10 Ekim 2015 Cumartesi

Karanlık günde "altın" 3 puan


Aslında maça konsantre olabilmek zordu bugün... Ankara canımızı yaktı, nefesimizi kesti. Bu hain saldırının sorumlusunu çok da uzakta aramamak gerek; ancak bu saldırının bugün milli heyecanın önüne geçtiği gerçek.... Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diliyorum.

Gelelim milli maça... EURO 2016'ya direkt olarak katılmayı garantileyen Çek Cumhuriyeti, yedek ağırlıklı bir kadro ile sahadaydı. Teknik direktör Vrba, büyük turnuva öncesi tüm oyuncularını süzüyor; kimi yanına alacağına karar vermek istiyordu. Türkiye kadrosunda ise aslında Arda forvette ve sistem değişik veya Umut'u bekliyordum. Cenk Tosun'u görünce ise tatlı bir şaşkınlık oldu. Milli Takımlar Sorumlusu Fatih Terim'in kadro konusunda egolarından kurtulmuş olması beni mutlu etti. Savunma ve orta saha kurgusu da bozulmazken; sadece sağ kanatta Hollanda maçındaki gibi Oğuzhan yer aldı ve Gökhan Töre bu maçta da kızağa çekildi. 

Milli takımda sadece Burak Yılmaz'a bağımlı kalmak, o olmadığında da Umut Bulut'a katlanmak gerçekten sinir bozucuydu. Cenk Tosun, gelecek günler için iyi bir hamle... Nitekim ilk yarıda Milli takımımız iyi oynamasa da; ileride Cenk-Oğuzhan ikilisinin Beşiktaş'taki o kolej takımı havasını ülke takımına taşıdıklarını gördük. Şener Özbayraklı ve Caner Erkin'de iki-üç haftadır devam eden bariz bir form düşüklüğü vardı. Bunu çoğumuz arkadaş sohbetlerinde hep dile getirdi. Bu iki yıldız, ilk yarıda da vasatı aşamadı. Ozan Tufan da vasatı aşamayanlardandı. Arda Turan'ın ise liderliğini yansıtamadığını gördük. Halbuki Barcelona'nın cezası nedeniyle maç eksiği fazla olan Arda Kaptan'a en çok ihtiyacımız olduğu zamanlar....

İlk yarı, isabetli şutu olmayan bir ilk yarıydı. Çek Cumhuriyeti topa daha çok sahip olan ve daha çok atak oynayan taraftı. Takım halinde savunmaya ve hücuma destek verdiler. Turnuvayı garantileseler bile sistemlerinden ödün vermemeleri, tebriği hak ediyor. Çekler adına ilk yarının en çok parlayan ismi Pavel Kaderabek'ti. Football Manager hastası olarak 2 sene önce bizzat kendim bulup çıkardığım Kaderabek, reel futbol yaşamında ise beklenen patlamayı geçtiğimiz yıl yaptı. İşte o Kaderabek, maçta ilk yarının en etkili ismiydi. Ofansif bir bek olarak görevini fazlasıyla yaptı. Çekler'in hücuma çıktığı hemen hemen her topta, mutlaka bir Kaderabek etkisi vardı. Bu arada maçın başlarında Cenk'in golünde ofsayt kararının doğru olduğunu söylemeyi unutmayalım.

Rüzgarı tersine çevirdik

İkinci yarıya da Çek Cumhuriyeti daha iyi başlayan taraftı. Ev sahibi Dockal ile maçın ilk isabetli şutunu da buldu, Volkan başarılıydı. Öte yandan Milli takımımız, devre arasında Fatih Terim'den azar yemişçesine topla oynama konusunda daha etkiliydi. Özellikle 52. dakikadan itibaren direncini giderek arttırarak ataklarını çoğalttı. Bunun karşılığını da penaltı golüyle aldı. Çek Cumhuriyeti ceza sahası içinde Serdar Aziz çekilince, hakem penaltı noktasını gösterdi. Topun başındaki Selçuk İnan topu ve kaleciyi farklı yönlere göndererek Türkiye'yi 1-0 öne geçirdi. Selçuk, Milli takım formasıyla 7. golünü atmış oldu. Ardından Cenk, yerini Volkan Şen'e bıraktı. Böylelikle maç başında beklediğim üzere Arda merkeze geçmiş oldu. Ve Volkan'ın girişiyle Türkiye daha da canlandı. Sol kanatta Volkan ile bulduğumuz net şans, auta çıktı.Volkan'ın arzulu oyunu, Türkiye'nin üçüncü bölgede daha fazla kalmasını sağladı, önemli bir artı oldu. 

Çek Cumhuriyeti'nin iyice oyundan düşmesiyle Türkiye kontrolü eline aldı. Bu bölümde Arda ve Volkan'ın inisiyatif alışı oyun görüşümüzü rahatlattı.Böylelikle ikinci golü bulduk. Arda'nın milimetrik pasında 79'da topla buluşan Hakan Çalhanoğlu, düzgün bir vuruşla skoru 2-0'a getirdi. Bu golde, Arda'nın o özlediğimiz lider özelliğini de görmüş olduk. 

Özellikle ilk yarıdaki futbolu çoğu kişi için kötü olabilir; ancak ben Türkiye'nin bu gece tam da oynamak zorunda olduğu gibi oynadığını düşünüyorum. İlk yarıda topun arkasına geçilerek rakip tartıldı. İkinci yarıda ise, rahat rakibi karşısında dizginleri eline alarak şansını aradı ve 52-75 arası 23 dakikalık bölüm buna yetti. Zaten Türkiye'nin karakteri bu: "hedef maçlarımızı her zaman iyi oynuyoruz!" 2-0 galibiyetle birlikte alınan 3 puan; bu kötü günde bir nebze olsun nefes aldırdı. Salı günü Konya'da şölen havasında bir maç oynayacağız garantilemiş İzlanda ile... Üstelik 1 puan alma lüksümüz de olacak. Play-Off'lar için kapının eşiğinden girmek üzereyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder