10 Eylül 2015 Perşembe

Mario Gomez: Yıldız Kayması Mı Yoksa Parlaması Mı?


Futbolcuların genel karakteridir bu... Doğarlar, yükselirler, parlarlar, alçalma başlar ve son aşama olan düşüş ya da kayma gelir. Özellikle dünyanın en büyük beş liginde, futbolcular bu hazin skalayı daha sert geçişlerle yaşıyor. Yükseliş ve parlama dönemleri uzun sürdüğü gibi, düşüş dönemlerinde geçişleri çok daha sert ve acılı olabiliyor. Önce yıldız oldukları takımlarında forma süreleri azalıyorya da geçirdikleri ağır sakatlıklardan sonra bir türlü form yakalayamıyorlar. Bunun sonucu, dünyanın en iyi beş liginden daha aşağı liglere düşmek oluyor. Son yıllarda, yıldızı kayan futbolcuların tercih ettiği ülkelerin başında Türkiye, Amerika MLS, Katar ve Arap ülkeleri geliyor; biraz da Rusya...

Almanların usta golcüsü Mario Gomez de bu modaya uydu ve uzun görüşmelerin ardından Beşiktaş'ın yolunu tuttu. Özgeçmişinde Bayern Münih ve Stuttgart'ta attığı golleri barındıran Gomez; aynı özgeçmişte iki önemli sakatlığa da sahip... Zaten Türk spor otoritelerinin de en büyük çekincesi, Gomez'in Fiorentina'da yaşadığı ve biri 7 biri de 5 ay süren sakatlıkları oldu. En önemli nokta, bu iki sakatlığın ayrı yerlerden oluşuydu. Bu yüzden büyük umutlarla transfer edildiği Fiorentina'da fazla forma şansı bulamadı. Yine büyük umutlarla geldiği ve taraftarın sevgilisi olacağı Beşiktaş'ta; Bundesliga günlerinden esintiler mi yaşatacak yoksa yıldız kayması devam mı edecek sezon sonunda göreceğiz. Ancak Gomez'in Beşikta antrenmanlarında çok hırslı ve istekli olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Stuttgart'ta Parladı

Ulm'un genç takımında oynarken; 2001 yılında Stuttgart'ın U17 takımına transfer olan Mario Gomez, burada yapılı fiziği ve üstünlüğüyle dikkat çekti ve kısa sürede U19 takımının yolunu tuttu. 2 senelik bu maceranın ardından, Stuttgart II takımına geçti ve profesyonel olma şansını burada yakaladı. Bu serüveninde, toplam 35 gol atarken dikkatleri de üzerine çekiyordu. 2003'ten beri orada ara ara fırsat bulsa da; 2005'te Stuttgart'ın A takımının üzerine titremesiyle as takıma geçti ve Bundesliga deneyimi yaşamaya başladı. Ertesi yıl, 2006-2007 sezonunda Stuttgart, tarihinin en iyi futbolunu sergileyerek şampiyon olurken; Mario Gomez de 25 maçta forma giyiyor ve 14 gol-7 asistlik performansıyla şampiyonlukta önemli bir rol oynuyordu. Ve o yıl, Bundesliga'nın en iyi futbolcusu da seçiliyordu. Bu yükseliş dönemiydi.

Stuttgart formasıyla toplamda 156 maça çıkan Mario Gomez, 87 gol ve 24 asistle kalitesini kanıtladı. 2009 yılında Bayern Münih, onun için Stuttgart'a 35 Milyon Euro ödüyordu.

Bayern'de Kazanılmadık Kupa Bırakmadı

2009'da Bayern Münih'e gelen Mario Gomez, o yıl, Bundesliga'nın en pahalı futbolcusu unvanını da eline alıyordu. İlk yalında bir uyum süreci geçirirken; esas patlamayı ikinci yılında yaptı. Bayern Münih, 2010 yılından itibaren Almanya futbolunda tekrar üstünlüğü eline almaya başladığında; Gomez de golleriyle takımına katkı verdi. 2010-2011 sezonunda, 28 gol kaydederken; Bundesliga'nın gol kralı oldu. 2011-2012 sezonunda ise forma giydiği 52 resmi maçta, rakip file bekçilerini 41 kez mağlup etti ve o dönem için kırılması zor bir istatistik yakaladı.

Gomez; Bayern ile Bundesliga, Şampiyonlar Ligi ve Almanya Kupası gibi tüm kupaları kaldırma başarısı da yakaladı. Bavyera ekibinin formasını sırtına geçirdiği dört sezonda, her 103 dakikada bir gol atma sevinci yaşadı. 174 kez giydiği Bayern Münih formasıyla 113 gol ve 26 asistlik bir performans sergiliyordu. Gomez, parlama dönemine girmişti.

Fiorentina=Sakatlık

Tarihler 2013 yazını gösterdiğinde, Gomez, 15.5 Milyon karşılığında Fiorentina takımına transfer oldu. Burada çok iyi karşılandı. Gomez'in aranan kan olduğu ve Fiorentina'yı eski şaşaalı günlerine döndürülebileceği konuşuluyordu. İşler pek umulduğu gibi gitmedi. Uğursuzluklar, Mario Gomez'in yakasına yapıştı. 1.89 cm boyundaki Alman, Fiorentina'daki iki sezonu boyunca sakatlıklarla boğuştu. İki ayrı yerinde 7 ay ve 5 ay futboldan uzak kaldığı 2 sakatlık yaşadı. İlk sakatlığının ardından rehabilitasyon süreci iyi gitse ve form tutmaya başlasa da; hemen ardından gelen ikinci sakatlık moralleri bozdu. Gomez, düşüş sürecine geçiyordu.

Geçtiğimiz ay ise, Fiorentina; Gomez'in maaşını ödeyemeyeceği için onu gözden çıkardı. Devreye Beşiktaş girdi ve uzun süren görüşmeler sonucunda masada akıllı durarak Almanların golcüsünü renklerine bağladı. Artık onu Kartal olarak Türkiye'de izleyebileceğiz. Yalnız şu unutulmamalı ki, Gomez Türkiye'ye gelirken; son 6 sezonda 5 büyük ligde şutlarını gole çevirme oranı en yüksek 4. futbolcu(50) unvanıyla geliyordu. Yani sakatlıklar onu derinden sarsmıştı; ancak hem yaşı 30'du hem de yeniden ayağa kalkabilecek gücü fazlasıyla vardı. O yüzden ateşli taraftar grubuyla kendisini gaza getirebileceği ve iyi kazanabileceği Beşiktaş'ı seçti.

Beşiktaş kısmına geçmeden önce; Mario Gomez'in Almanya milli takımının formasını her yaş kategorisinde giydiğini hatırlatalım. Almanya A Milli takımıyla ise 59 maça çıkarken; 26 gol atma başarısını gösterdi. Son yıllarda büyük başarılar yaşayan Almanya Milli takımının da Fiorentina'ya gidene kadar bir parçasıydı.

Kartal, Ayağa Kaldırır Mı?

Mario Gomez, bu yaz yaşadığı başarılar ve ağır sakatlıkların gölgesinde Beşiktaş'ın yolunu tuttu. Yazının başında belirttiğim gibi, düşmeye başlayan yıldızların seçtiği yolu seçti. Rotası Türkiye'ydi. Burada oldukça iyi karşılandı ve moral kazandı. Antrenmandaki hırslı ve istekli çalışmalarıyla futbolseverler adına gelecek için umut verse de; aynı katkıyı henüz çıktığı 3 Süper Lig karşılaşmasında verebilmiş değil... Tabii ki lig uzun maraton, mutlaka onun da sazı eline alacağı zamanlar gelecektir. Tabii ki aksini düşünebilirsiniz; ancak ben Mario Gomez vakasında bir yıldız kayması değil, tekrardan bir yıldız PARLAMASI yaşanacağını düşünüyorum. Bu görüşümün açıklaması hemen aşağıda:

  1. İnatçı ve hırslı yapısı: Mario Gomez, hem golcülüğü hem de karakteriyle tipik bir Alman... Bitiriciliği ve hava topları da oldukça gelişmiş. Fiorentina döneminde yaşadığı ağır sakatlıkların üstesinden hırsı ve inatçılığı ile gelmeyi bildi. Beşiktaş ile yeni bir başlangıç yaptı. Avrupa'nın beş büyük ligine ve Almanya Teknik Direktörü Joachim Löw'e kanıtlayacağı şeyler var. 
  2. Beşiktaş'ın oyun sistemi: Şenol Güneş, Beşiktaş'a Bursaspor'dayken başarıya ulaştığı taktiği kurguluyor. İlk üç haftada, bazı sıkıntılar ve kopmalar olsa da bu taktiği uyguladı. Burada sağdan ve soldan ortalar gelecek, bekler hücuma katılacak. Tüm toplar uzun boylu bir pivot forvette toplanacak. Onun indirdiği toplara ve açtığı alanlara hemen takım arkadaşları koşacak. Geçen yıl Bursaspor'da bu görevi Fernandao yapıyordu. Şimdi ise Beşiktaş'ta işinin ehli Mario Gomez var. Bu bakımdan takımın sistemi de Gomez'e çok uygun ve uyum sürecini atlattıktan sonra gollerine başlar.
  3. Şenol Güneş faktörü: Şenol Güneş, antrenörlüğü boyunca yıldızlardan ve genç isimlerden çok iyi yararlanmış ve onların performansını yüzde 200'e çıkartabilmiş bir isim... Geçen sezonki Bursaspor'dan Fernandao'yu, Volkan'ı, Şener'i, Ozan'ı ve Emre'yi hatırlayın. Bu "Güneş"ten Mario Gomez de nasibini alabilir ve ilerleyen sezonda küçük çaplı bir patlama yapabilir. Şenol Güneş'in antrenmanlarda onun üzerine titrediğini düşünürsek, hiç de zor değil...