13 Ağustos 2015 Perşembe

Spor Toto Süper Lig 2015-2016 Sezonu İncelemesi

Futbol bir tutkudur, aşkların en büyüklerindendir. Türkiye'de bu sözleri duyamayacağınız kişi sayısı çok azdır. Her ne kadar "Kirlendi, zevk vermiyor, Türk futbolu geriliyor!" nidalarını yıl boyunca sohbetlerimize sıkıştırsak da; yine de futbolsuz yapamayız ve kuruluruz her maçı izlemeye televizyon karşısına... Futbolsuz hep bir şey eksiktir, futbolsuz yarım kalmış hissedersin. Sezon bitiminde tatil olan o 2.5 ay bir türlü geçmek bilmez. Takvimlerde işaretler sayarsın gerekirse... İşte o kutsal gün geldi. Spor Toto Süper Lig'de 2015-2016 sezonu Cuma günü oynanacak Fenerbahçe-Eskişehirspor maçı ile kapılarını açıyor. Geçtiğimiz sezonun şampiyonunun Hamza Hamzaoğlu yönetimindeki Galatasaray olduğunu bir kez daha hatırlatalım...

Galatasaray, yaz döneminde genellikle genç ve ucuz isimlere yöneldi. Fenerbahçe, ciddi miktarda bir transfer ücreti harcayarak Türkiye için bir rekor kırmış oldu. Beşiktaş hem hoca hem de kadro takviyeleriyle dikkat çekti. Trabzonspor, Shota Arveladze ile başarılı olabilecek mi? Bursaspor, şampiyon antrenörü Ertuğrul Sağlam ile aynı rüyayı bir kez daha yaşayabilecek mi? Nokta tavsiyeleriyle Başakşehir'in durumu ne olacak? Rıza hoca, Kasımpaşa'yı kanatlandırabilecek mi? Ligin yenileri Kayserispor, Antalyaspor ve Osmanlıspor'un akibeti neler olacak? Bu ve bunun gibi tüm soruların hepsi Cuma günü başlayıp Mayıs ayının sonunda bitecek Spor Toto Süper Lig'in 2015-2016 sezonunda yanıtlanacak.

Spor Toto Süper Ligi, yeni sezonda yıldızlara da doymuş olacak. Robin Van Persie, Nani, Kjaer, Mario Gomez, Ricardo Quaresma, Samuel Eto'o, Lukas Podolski, Mbia, Tomas Necid, Isaac Cuenca, Hugo Rodallega gibi Avrupa'da önemli sayıda başarı ve tecrübe kazanmış isim, yeni sezonda ligimizde mücadele edecek. Başlayacak yeni sezon öncesi, takımlarımızın durumunu ve muhtemel dizilişlerini sizlere analiz etmek istedim. Sıralama en yüksek kadro değerinden, en düşüğüne doğru hazırlanmıştır, bilginize...

Fenerbahçe

Sarı-Lacivertliler, yeni sezon için takımı Olympiakos'ta yaşadığı şampiyonluklarla dikkat çeken Vitor Pereira'ya emanet etti. Sportif Direktörlüğe getirilen Terraneo ise, Fenerbahçe'ye kazandırdığı yıldız transferlerle yeni sezon öncesi büyük sükse yaptı. Pereira, genellikle hücum futbolunu benimseyen bir karaktere sahip... Ancak, Olympiakos yıllarında defansif özelliklerinin arttığını fazlasıyla gözlemledik. Yani takım zaman zaman 1-0'ın üstüne yattığında; Sarı-Lacivertli taraftarlar şikayet etmemeli ve bu duruma alışmalı... Takıma katılan isimler; Sao Paulo'dan Josef de Souza, Lille'den Simon Kjaer, Manchester United'ten Robin Van Persie ve Nani, Porto'dan kiralık olarak Fabiano ve Ba, Bursaspor'dan Şener Özbayraklı, Fernandao ve son olarak Ozan Tufan oldu. Kiralık sözleşmesi biten Stoch ise, Fenerbahçe'ye geri döndü ve takımda tutuldu. Emmanuel Emenike, Mert, Dirk Kuyt, Webo, Egemen, Selçuk, Emre, Bekir ve Beykan ise takımdan gönderilen isimler oldu. Takımdan ayrılan bu isimler ile birlikte, Fenerbahçe yaş ortalamasını bir hayli düşürdü ve rahatlamış oldu. Ayrıca, Sarı-Lacivertliler, yarışacağı üç kulvar için iki tane kaliteli 11 çıkaracağı bir kadroya sahip oldu. Uzun ve yorucu sezonda, bu durum, onlar için çok büyük bir avantaj... İki Shakhtar Donetsk maçında, takımın birbirine ve sisteme alışamadığı görüldü. Defansif zaaflar da dikkat çekince; Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nden elenmiş oldu. Yollarına Avrupa Ligi'nde devam edecekler. Yarın çıkacakları karşılaşma öncesi, hala hazır görünmüyorlar. Yıldızları Robin Van Persie'nin form durumu ve performansı da onlar için önemli bir mesele olacak sezon boyu... Takımın tam olarak oturması için birkaç haftaya ihtiyaçları var.


Bir dal Van Persie alır mısınız ? :)


Galatasaray

Sezonu 3 kupa ile kapatan ve Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu ile önemli bir uyum yakalayan Galatasaray, sezona mutlu ve güçlü giren ekiplerden... Dördüncü yıldızı takan Türkiye'de ilk kulüp olan Galatasaray; Fenerbahçe ve Beşiktaş ile girecekleri şampiyonluk yarışı öncesi, kadrosunu en az geliştirebilen ekip konumunda... Mali yetersizliklerden ve Financial Fair Play'den alabilecekleri olası bir Avrupa'dan men cezasından dolayı genellikle genç ve az maliyetli isimlere yöneldiler. Takımın en önemli transferi, Arsenal'den takıma kazandırılan ve Almanya milli takımı ile şampiyonluklar kazanmış Lukas Podolski oldu. Podolski'nin hem sol açık hem forvet olarak forma giyebilecek olması, Hamza Hoca'nın elini güçlendirecek. Takıma katılan diğer isimler ise; Troyes'tan Lionel Carole, Akhisar'dan Bilal Kısa, Real Madrid Castilla'dan Jose Rodriguez ve Reading'ten Jem Karacan oldu. Sercan Yıldırım ise şu an için kulüpte kaldı. Amrabat, Bruma, Aydın Yılmaz, Dany, Pandev, Gökhan Zan ve Sinan Bolat takımdan ayrılan isimler... Dzemaili ve Melo'nun da ayrılması gündemde... Melo problemi, iki sezondur olduğu gibi Galatasaray'ın başını ağrıtmaya devam ediyor. Melo, Galatasaray'ı küçük görüyor ve her sezon bencilce davranışlarıyla kulübü küçük duruma düşürüyor. Melo'ya bu konuda çok fazla prim veren Galatasaray yönetimi ve teknik kadrosu, bu sorunun tek hatalısı... Brezilyalı yıldız ise, bu saatten sonra kalması durumunda ne kendine ne de takımın sistemine fayda sağlayabilir. Carole, Podolski ve Bilal; kamp dönemindeki formda performanslarıyla dikkat çekti. 7 numarayı alan Yasin ise, formayı kolay kolay kaptırmayacağını performansını arttırarak kanıtladı.


Galatasaray'ın yeni yeteneği Carole'ü yakından tanıyalım:


Beşiktaş

Slaven Bilic ile balayının kısa sürdüğü Beşiktaş'ta yeni teknik patron, Bursaspor'a oynattığı pozitif takım oyunuyla dikkat çeken ve Türk futbol tarihinde özel bir yeri olan Şenol Güneş oldu. Deneyimli hoca, geldiği günden bu yana yaptığı olumlu açıklamalarıyla Siyah-Beyazlı taraftarların kalbine su serpmeye devam ediyor. Öte yandan, Bursaspor'a yaptığı gibi; Beşiktaş'ın sezon sonunda ligin göze en hoş gelen futbolu oynayan takımı yapacağı görüşündeyim. Yani Beşiktaşlı taraftarlar, artık 3 puan kaybetse bile en azından sahada güzel futbol görecek ve takımını alkışlayacak. Yeni sezon öncesi, Vodafone Arena'nın hala bitmemiş olması, Siyah-Beyazlıların önündeki tek dezavantaj... Çatı çökmesi ile birlikte, stadın bu seneye yetişemeyeceğini ve Beşiktaş'ın yine stadsız kalacağını düşünüyorum. Yönetim, stad yapılana kadar tüm maçların zülumpiyat (!) Olimpiyat Stadı'nda oynanacağını açıkladı. Yeni sezon öncesi, takıma katılan isimler Fiorentina'dan Mario Gomez, Porto'dan Ricardo Quaresma, Gremio'dan Rhodolfo, Hoffenheim'den Beck ve Gençlerbirliği'nden Tosic oldu. Demba Ba, Atınç Nukan, Sivok ve Holosko ise takımdan gönderildi. Kiralık sözleşmesi biten Ömer Şişmanoğlu Beşiktaş'a geri döndü. 


Mario Gomez golleri izleyip biraz daha heyecanlanalım:


Trabzonspor

Önce Ersun Yanal'ın ayrılışı, sonra Shota'nın takımın başına getirilişi, ardından Onur kavgası ve Rabotnicki'ye elenip Avrupa Ligi'ne veda etmek... Tüm bunlar, Trabzonspor'un bir kaos ortamında lige başlayacağının işareti... Transferler Shota'nın istekleriyle Sportif Direktör Süleyman Hurma tarafından yönetilse de; Bordo-Mavililerin halen daha stoper ve sağ açık konusunda eksikleri görülüyor. Shota "Ferguson gibi olacağım!" dese de Trabzonspor için yeni sezonda işler umulduğu gibi gitmeyebilir. Hull'dan N'Doye, Sevilla'dan Mbia, Lazio'dan Cavanda, Alkmaar'dan Esteban, Kayserispor'dan Okay ve Alper takıma katılan yeni isimler oldu. Waris, Gökhan Karadeniz, Caner, Abdülkadir, Kadir, Belkalem ve Hakan takımdan ayrılan isimler oldular. 


Bursaspor

Bursaspor için 2015-2016 sezonu çok riskli başlıyor. Öncelikle teknik direktör Şenol Güneş, Bursaspor'un yolunu tuttu. Ardından takımın iskeletini oluşturan Ozan Tufan, Şener, Fernandao, Belluschi takımdan ayrıldı. Böyle bir kaos ortamında başladı Timsahlar yeni sezon hazırlıklarına... Takım, daha önce Bursaspor'u tarihinde ilk kez şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam'a yeniden emanet edildi. Yukarıda saydığım isimlere ek olarak Enes, Civelli ve Batuhan Altıntaş da takımdan ayrıldı. Yeşil-Beyazlılar birçok isimle anlaştı. Öncelikle Josue tekrar kiralandı. Zwolle'den Necid, Hoffenheim'den Advincula, Parma'dan Jorquera, Shkendija'dan Berisha, Beşiktaş'tan Sivok, Fenerbahçe'den Mert, Galatasaray'dan Dany, Karabükspor'dan Erdem, Deportivo'dan Cuenca, Club Brugge'den De Sutter ve Standard Liege'den Bia takıma katıldı. Dinamo Moskova'dan Dzudszak'ın da takıma katılacağı belirtiliyor. Bu transferlerle birlikte Süper Kupa'da da gördük ki, Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'u daha defansif ve Şenol Güneş Bursa'sından çok daha az yaratıcı bir takım kimliğinde olacak. Yapılan yeni transferlerin uyumu, defansif futbol ve takımın oturması derken Yeşil-Beyazlı taraftarları ecel terleri dökeceği günler bekliyor.


Takımın yeni forveti Necid'den bir dal alalım:



Medipol Başakşehir

Geçtiğimiz sezon Abdullah Avcı yönetiminde ligi 4. bitiren Başakşehir, Avrupa Ligi'nde mücadele etme hakkı kazanmıştı.Alkmaar'a elenerek Avrupa'ya çabuk veda ettiler. Özellikle savunmalarıyla ilerisi için bir umut vermediler. Geçtiğimiz sezonun en iyi savunmacılarından biri olan Epureanu'nun ilk yarıyı kapatması, onları fazlasıyla zorlayacak. Özetle, geçen yıl kadar defansif bir takım olamayacaklar, daha çok gol yiyeceklerini düşünüyorum. Fenerbahçe'den Emre ve Bekir, Split'ten Cikalleshi, FC Heart'tan Musa ve Kayseri Erciyes'ten Cenk Ahmet takıma katılan isimler oldu. Tayfun, Rızvan ve Tom ise takımdan ayrıldı. Abdullah Avcı, yeni sezonda hücum bölgesinde Perbet'yi daha çok düşünmeli.. Fransız golcü, bu ligde önemli işler yapabilecek kalitede...


Kasımpaşa

Kasımpaşa da teknik direktör değiştirdi ve takımın başına Mersin İY'den tanıdığımız Rıza Çalımbay'ı getirdi. Rıza Hoca önderliğinde değişik bir yaz transfer dönemi geçirdiler. Gelen isimler pek dikkat çekmese de; gidenler Kasımpaşa'ya önemli bir kayıp yaşatabilir. Ancak Rıza Hoca'nın başında olduğu takımların hem sistem hem de oyunculara yapılan fiziksel-mental takviyelerle sezona hep iyi başladığı gerçeği de önümüzde... Litex'ten Bozhikov, Galatasaray'dan Aydın Yılmaz, Chelsea'den kiralık Omeruo, Kayserispor'dan Abdullah, Gaziantepspor'dan Eray, Bahia'dan Titi, Gençlerbirliği'nden Ramazan, Sivasspor'dan kiralık olarak Hakan Arslan ve Rio Ave'den kiralık olarak Del Valle transfer edildi. Babel, Özer, Aytaç, Barış, İlhan, Sancak, Alpaslan ve Viudez ise takımdan ayrıldı.


Kasımpaşa'nın yeni hücum gücü Del Valle'ye bir göz atalım:


Eskişehirspor

Michael Skibbe ile yoluna devam eden Eskişehirspor, yeni sezon öncesi ihtiyacı olan mevkilere transfer yapma yoluna gitti. Önemli isimler takıma kazandırılırken; defans ve orta saha anlamında biraz yetersiz kaldıkları hissediliyor. Sezon öncesi hazırlık kamplarında ve TSYD kupasında iyi sinyaller vermediler. Skibbe'nin Es-Es'i yine zorlu takımlara sürpriz yapmaya ve sezon sonu orta sıralarda tutunmaya çalışacak. Akhisar'dan Gekaz, Çaykur Rizespor'dan Engin Bekdemir, Ankaragücü'nden Aytaç, Qarabag'dan Muarem, Karabükspor'dan Emre, Kayseri Erciyes'ten Anıl Karaer, Grasshoppers'tan Ben Khalifa, Nueva'dan Defederico ve Standard Liege'den kiralık olarak Alpaslan transfer edildi. Ergün, Serdar Özkan, Sissoko, Diego, Hürriyet ve Mori ise takımdan ayrıldı.



Gençlerbirliği

Gençlerbirliği, yeni sezon öncesi teknik direktör değiştirme modasına uydu ve takımın patronu olarak İskoçya liginden başka pek tecrübesi olmayan Stuart Baxter'i takımın başına getirdi. Bu seçim orta şekerli olarak gözükse de; eğer tutarsa, çokça bahsedilecektir. Yaz transfer dönemi piyasasında bir hayli aktiftiler. Tosic'i kaybetmeleri onlar için dezavantaj oldu; ancak Uğur Çiftçi, o açığı fazlasıyla kapatacaktır. Sağ bek eksikleri ciddi olarak görülüyor. Hazırlık kampında başarılı maçlar çıkardılar ve kondisyon anlamında formda gözüktüler. Özellikle El Kabir oldukça formdaydı, bu formunu sürdürmesi halinde sezon sonu Gençlerbirliği'nde kalmayacaktır. AIK'ten Dimitriadis, Odense'den Spelmann, Hacken'den Atta, Steau Bükreş'ten Latovlevici, Zulte Waregem'den Skulason ve Hammarby'den Hopf transfer edilen isimler oldu. Tosic, Özgür, Ramazan, Antal, Hakan, Petrovic, Gosso, Ekigho, Hleb, Sedat ve Nizamettin takımdan ayrıldı.


Çaykur Rizespor

Hikmet Karaman ile yoluna devam eden Karadeniz ekibi, transfer döneminde fazla aktif değildi. Geçen sezonun başarılı kadrosunda, ihtiyacı olan yerlere takviye yapma yoluna gittiler. Yapılan transfer önderliğinde, daha ofansif bir Rize izleyeceğimizi düşünüyorum. Gol yollarında zorlanmayacaklardır. Hazırlık maçlarında da bunu gözlemledi. Takıma öncelikli olarak Kortrijk'den forvet Teddy Chevalier kazandırılarak önemli bir iş yapıldı. Chevalier, bitiriciliği ile Spor Toto Süper Lig'in dikkat çeken yıldızlarından olacaktır. Jagellonia'dan Tuszynski ve Dzalamidze, Ankaragücü'nden Gökhan, Karabükspor'dan Ahmet İlhan, Stuttgart'tan Robin Yalçın, Paok'tan Itandje, Kayseri Erciyes'ten Diakhate ve Boye, Akhisar'dan Mehmet Akyüz ve Al-Shorta'dan Durgham takıma kazandırılan diğer isimler... Ali Adnan, Engin, Giray, Sezer, Serkan, Oğuzhan, Cenk ve Aykut gibi isimler de takımdan ayrıldı.


Chevalier'den bir demet sunayım size:


Sivasspor

Sergen Yalçın önderliğinde lige devam eden Sivasspor, transfer sezonunda fazla aktif değildi. Bütçeleri doğrultusunda düşük bonservis bedelli isimlere yöneldiler. Sergen Yalçın, iddialı açıklamalarıyla hedeflerini belirtiyor; ancak ellerindeki kadro bunu başaracak mı hep birlikte göreceğiz. Hazırlık kamplarında pek isi sinyaller vermediler. Ludogorets'ten transfer edilen Abalo, fark yaratacak bir isim ve Sivasspor'un gol yollarında etkili olacaktır. Karabük'ten Hakan, Erkan ve Yiğit, Kerkyra'dan Setkus, Erciyesspor'dan Orhan ve Fenerbahçe'den Beykan takıma kazandırılan diğer isimler. Kadir, Utaka, Cihan, Abdurrahman, Uğur ve Hakan ise takımdan ayrıldı.


Abalo'yu bir izleyelim mi?:


Osmanlıspor

PTT 1. Lig'den yükselerek bu sezon Süper Lig'de mücadele etmeye hak kazanan Osmanlıspor, takımın patron koltuğuna Mustafa Reşit Akçay'ı oturttu. Hazırlık maçlarında diri ve formda bir görüntü verdiler. Akçay'ın transfer raporları doğrultusunda listedeki isimleri kadrolarına kattılar. Bodo'dan NDiaye, Astra'dan Seto, Fenerbahçe'den Webo, Boluspor'dan Ömer, Benfica'dan Artur, Udinese'den kiralık olarak Torje, Gençlerbirliği'nden Hakan, Ruzemberok'tan Sapara, Konya'dan Mehmet Güven, Karabük'ten Musa, Rio Ave'den Pinto, Hajduk'tan Vrsajevic ve Atletigo MG'den Patric transfer edildi. Ragıp, Ercüment, Ahmet, Muhammet Reis, Dilaver, Caner ve Mehmet Yıldız takımdan ayrılan isimler oldu. Soro'nun durumu da belirsizliğini koruyor.


Torje, her takım için büyük bir güç:


Kayserispor

Türkiye'nin en genç teknik direktörü Cüneyt Dumlupınar yönetiminde geçtiğimiz sezon Spor Toto Süper Lig'de mücadele etmeye hak kazanan Kayserispor, ilk iş olarak Cüneyt Dumlupınar'ı büyük bir ayıpla görevden aldı ve takımın başına Tolunay Kafkas'ı getirdi. Tolunay Kafkas, geldiği gibi yarım kalmış işlerinin olduğunu belirtti ve hazırlıklara başladı. Hazırlık maçlarından gördüğüm kadarıyla yeni sezonda daha dikine ve daha agresif bir Kayserispor izleyeceğiz. Okan ve Alper gibi önemli gençleri kaybetmeleri onlar adına bir dezavantaj... Nobre, Bobo, Abdullah Durak, Anıl, Mehmet Eren, Cemil, Çağlar, Serkan, Serdar, Yener, Sereno ve Murat Akın takımdan ayrılan diğer isimler oldu. Benfica'dan iki kiralık Diego Lopes ve Derley, Galatasaray'dan kiralık olarak Furkan, Go Ahead'den Deniz Türüç, Trabzon'dan iki kiralık Zeki ve Mustafa Akbaş, Karabükspor'dan Abdülaziz, Mabiala ve Sow takıma katılan isimler oldu. Özellikle Deniz Türüç, Spor Toto Süper Lig'de kalitesini fazlasıyla ispatlayabilecek bir genç..


Antalyaspor

Teknik Direktör Yusuf Şimşek önderliğinde play-off'lar sonucu Spor Toto Süper Lig'e yükselen Antalyaspor, yine Yusuf Şimşek ile yoluna devam ediyor. Başkan Gültekin Gencer sayesinde flaş transferlere imza atarlarken; Eto'o'nun tam olarak hazır olmadığı gözüktü. Ayrıca hazırlık maçlarında pek de iyi sinyaller vermediler. Hedefleri küme düşmemek olacak. Kaleci ve savunma anlamında transferlere ihtiyaçları var. Samuel Eto'o'yu renklerine bağlayarak sansasyonel bir transfere imza attılar. Zeljeznicar'dan Kvesic, Nürnberg'den Celustka, Eskişehir'den Serdar Özkan, Karşıyaka'dan Rıdvan, Sivasspor'dan Kadir, Chievo'dan kiralık olarak Lazarevic, Samsunspor'dan Mbilla, Coritiba'dan Chico ve Akhisar'dan Koray transfer edilen diğer isimler oldu. Boum, Adem, Mehmet Sedef, Arif, Çağrı ve Ramazan ise takımdan ayrıldı.


Torku Konyaspor

Aykut Kocaman ile uyumlu bir birliktelik yakalayan Konyaspor, Avrupa kupaları hedefi doğrultusunda deneyimli çalıştırıcı ile yoluna devam etti. Hazırlık maçlarında dirençli ve pas ağırlıklı bir futbol ortaya koydular. Transfer döneminde genellikle ucuz ve bonservisi elinde olan isimlere yöneldiler. Torje'nin yokluğunda, takımın liderliğini Meha üstlenebilir. Özellikle Bosna Hersek Ligi'nin gol kralı Bajic, yetenekleriyle Yeşil-Beyazlılar adına fark yaratan bir isim olabilir. Zejeznicar'dan Bajic, Legia Varşova'dan Dossa Junior, Rize'den Serkan, Paderborn'dan Meha, Eskişehitspor'dan Sissoko, Aue'den Selçuk, Gençlerbirliği'nden Emre Can ve Karabükspor'dan kiralık olarak Traore takıma katılan isimler oldu. Hasan Kabze, Fuchs, Barış, Kokalovic, Recep, İshak, Torje ve Mehmet gibi isimler de takımdan ayrıldı.


Yeni yetenek Meha:


Gaziantepspor

Yeni sezon öncesi mali açıdan iyi durumda bulunmayan Gaziantepspor, önemli transferler yapamadı ve kiralık ile bonservisi elinde isimlere yöneldi. Teknik direktörlüğe Mutlu Topçu getirildi. Onları bu sene defansif ağırlıklı izleyebiliriz. Bu yüzden Chico'yu kaybetmeleri kötü oldu diyebiliriz. Hazırlık karşılaşmalarında, pek hazır olmadıkları görüldü. Boluspor'dan İsmail Haktan, Antalyaspor'dan Mehmet Sedef, Galatasaray'dan kiralık olarak Alperen, Bayrampaşa'dan Süleyman, Torpedo'dan Putilo, Chapecoense'den Abuda ve Granada'dan Larsson transfer edildi. Özellikle Larsson'un hücum anlamında Kırmızı-Siyahlılara önemli katkı verecektir. Chico, Binya, Şenol, Eray, Gökhan ve Leal de takımdan ayrılan isimlerdi.


Akhisar Belediye

Akhisar, yeni sezon öncesi, geçtiğimiz sezon Balıkesirspor ile mücadele eden Cihat Arslan'ı teknik direktörlüğe getirdi. Cihat Hoca'nın etkileriyle, Akhisar sezonun güzel futbol sergileyen takımlarından biri olabilir. Yalnız Gekas ve Bilal'i kaybetmeleri büyük handikap... Bilal, saha içinde takımın en büyük yönlendiricisiydi. Gekas'sız ve Bilal'siz oynamak, Akhisar'lı futbolcular için yeni ve sancılı bir deneyim olacak. Orta sahada orta alana transfer ihtiyaçları var. Trabzon'dan Caner, Abdülkadir ve Kadir, Balıkesirspor'dan Aykut, Konya'dan Hasan Kabze, Porto'dan kiralık olarak Sami, Şanlıurfa'dan Bora, Fulham'dan Rodallega, Partizan'dan Lukac ve Karabük'ten Onur transfer edilen isimler oldu. Gekas, Yiğit, Mehmet Akyüz, Oğuz, Luan, Zokora, Koray, Sertan, Zeki ve Vaz Te ise gönderilen isimler... Rodallega ve Sami eşliğinde, Ege ekibinin yaratıcı gücü bir hayli artacak.


Mersin İdmanyurdu

Mersin için son derece olumsuz bir sezon... Getirilen transfer yasağı nedeniyle takıma takviye yapamadılar. Bunun yanında Rıza Çalımbay, yönetimle ters düşmesi sonucu takımdan ayrıldı. Takımın başına Mesut Bakkal getirildi. Nihat Şahin, Sinan, Servet, Serkan, Adem takımdan ayrılan isimler oldu. Hasan, Kudbettin ve Cemal gibi gençleri altyapıdan as kadroya dahil ettiler. Nakoulma, Khalili ve Mitrovic gibi isimleri kadroda tutmaları en büyük artıları oldu. Mesut Hoca önderliğinde bu yıl Spor Toto Süper Lig'de fazlasıyla yıpratıcı bir savaş verecekler.


8 Ağustos 2015 Cumartesi

Dört Yıldız, Üç Kupa


Türkiye'de o büyülü haftalar geldi çattı yine... Futbol ateşi yanmaya başladı. Haftaya başlayacak Spor Toto Süper Lig öncesi içimiz kıpır kıpır.. TFF Süper Kupa 2015'te Spor Toto Süper Lig ve Ziraat Türkiye Kupası sahibi Galatasaray, Ziraat Türkie Kupası finalisti Bursaspor ile başlayacak yeni sezon öncesi kozlarını paylaştı. Karşılaşmada gülen taraf, Bursaspor'u Yasin'in golüyle 1-0 geçen Galatasaray oldu. Galatasaray, 3'te 3 yapmış da oldu. Spor Toto Süper Lig ve Ziraat Türkiye Kupası'nın ardından TFF Süper Kupa zaferi geldi.

Ankara'da tribünde yer yer boşluk olsa da ilginin yeterli olduğunu söylemek mümkün... Dördüncü yıldız apoletini takan Galatasaray, 18 takım içerisinde en hazır takım görüntüsünü vermişti hazırlık kamplarında... İlk 11'de yeni transferlerden Podolski ve Bilal Kısa yer aldı. Podolski sol açıkta forma giyerken; Bilal Kısa da Melo'nun yerinde oynadı. Bursaspor'da, Ertuğrul Sağlam'ın gelişi ve önemli oyuncuların gidişiyle taşlar yerinden oynamıştı. Yeşil-Beyazlıların hem kadro olarak hem de oyun mantalitesi anlamında çok değiştiklerini gördük. Yeni transferlerden Mert Günok kalede, Erdem ve Sivok defansta, Jorquera ise orta sahada yer aldı. Teknik direktör Ertuğrul Sağlam, sol bekte Aziz Behich'i değerlendirirken; Emre Taşdemir'in atletik özellikleri ve hızından sol ön bölümde yararlanmak istedi. Böylelikle Sabri-Yasin kulvarını da bozacaktı. Ertuğrul Sağlam, Ozan Tufan'a sağ açık olarak görev verirken; Necid'in sakatlığı yüzünden Cedric Bakambu'yu forvete çekmişti.

Maça hızlı başlayan taraf, Galatasaray oldu. Bilal ile Selçuk oyunu kurarlarken; Sarı-Kırmızılılar özellikle Sneijder, Yasin ve Podolski ile etkili olmaya çalıştı. Yasin Öztekin ve Podolski, Bursaspor savunmasında rahatça hareket ederken; Bilal ise ön liberodan attığı etkili paslar ve oynadığı akıllı oyunla dikkat çekti. İlk 20 dakikada Galatasaraylı futbolculara geçit vermeyen Mert Günok, 21. dakikada kalesinde golü gördü. Sağ kulvarda topu önüne alan Yasin, çalımlarla içeri doğru girdi ve düzgün vuruşunda, Mert'in de tedirgin halde yakalanmasıyla Sarı Kırmızılılar 1-0 öne geçti. Bu golde Bursaspor'lu Aziz,Sivok ve Serdar'ın birbirine bakması ve Yasin'in önüne atlamamaları büyük bir defansif hataya neden oldu. Golden sonra da yüklenmeye devam eden Galatasaray, yine Yasin ve Sneijder ile etkili pozisyonlar bulmaya çalıştı. Sneijder'in gelişine güzel şutunu, aynı güzellikte çıkaran Mert, kalesinde etkiliydi. Bursaspor, ilk yarıda oyunu daha çok kendi yarı alanında kabul etti ve kaptığı toplarla hızlı hücumlar yakalamayı hesapladı. Ancak Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'u şu an için aşırı defansif gözüktü. Önemli bir finalde yeşil beyazlılar, sahada 8 defansif asıllı futbolcuyla (Aziz-Sivok-Serdar-Erdem-Şamil-Jorquera-Ozan-Emre) yer aldı. Hal böyle olunca üçüncü bölgede çoğalamadılar ve rakip kalede fazla tehlike yaratamadılar. Konuk ekip için ilk yarıda tek önemli pozisyon vardı, o da Bakambu ve Ozan'ın art arda Muslera'ya takıldıkları pozisyon... Sivok'un bir golü de haklı olarak ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Galatasaray, soyunma odasına 1-0 galip giren taraf oldu. Galatasaray'da Bilal ve Yasin ilk yarıda bir adım öne çıkarken; Bursaspor'da ise Mert, Ozan ve Emre dikkat çeken isimlerdi.

İkinci yarıda takımlar risksiz oyunu tercih etti ve maç genel olarak orta saha mücadelesi şeklinde geçti. Yani bu iki takımı, ikinci yarıdaki futbollarıyla değerlendiremeyiz. Bakambu ve Yasin'in karşılıklı atakları hariç ikinci devrede tehlikeli bir pozisyon olmadı. İkinci yarıda teknik direktörlerin oyuncu değişikleriyle birlikte denediği stratejiler damga vurdu. Galatasaray'da Jem Karacan, Bursaspor'da da Advincula yeni takımlarıyla ilk kez resmi bir maça çıktı. Ertuğrul Sağlam; Ozan İpek değişikliğiyle Emre'yi sol beke, Advincula değişikliği ile de Ozan'ı orta alana döndürdü. Galatasaray'da ise Emre, Jem ve Umut oyuna sırasıyla giren isimler oldu. Oyunun son bölümlerinde, Emre Çolak'ın Ozan Tufan'a istemeyerek de yaptığı sert hareket sonucu direkt kırmızı kartla oyundan atılması, finale gölge düşürdü. Direkt Ozan'ı sakatlayabilecek bir hamleydi.

Bu bölümün ardından 10 kişi kalan Galatasaray'a karşı iyice yüklenen Bursaspor, aradığı fırsatları bulamadı ve maçta gülen taraf, 1-0 ile Galatasaray oldu. Bu sonucun ardından, Galatasaray 3'te 3 yaparak Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu ile başarısını bir kez daha taçlandırdı. Bursaspor ise, Ertuğrul Sağlam'ın gelişi sonrası iyice defansif gözüktü ve ilerisi için pek güven vermedi. Yeşil-Beyazlı taraftarlara, Ertuğrul Sağlam ile birlikte tekrar kahır günlerinin geldiğini söylemek şu an için doğru bir tabir olur. Galatasaray'da Bilal Kısa ile Yasin Öztekin'in kırk yıllık Galatasaraylı gibi oynadıklarını unutmamak gerek... Bilal Melo'yu asla aratmazken; oyunun iki yönüne de katkısıyla alkışlandı. Yasin Öztekin ise, aldığı 7 numaralı formasıyla daha da kanatlanmış gözüktü. Bir olumsuzluk yaşamadığı sürece, ligimizde Galatasaray'ın en büyük silahlarından olacaktır bu sezon...

Seni çok özledik Spor Toto Süper Lig! Ama ondan da çok özlediğimiz, aç olduğumuz bir şey var: Kaliteli futbol...

Watford Kaçtı,Everton Kovaladı


Geçtiğimiz yıl, Avrupa Ligi ile birlikte götürdüğü için Premier Lig'de zorlanan Everton; 2015-2016 futbol sezonuna taptaze bir başlangıç yapmak için çıktı Goodison Park çimlerine bugün... Roberto Martinez önderliğinde kaynaşan, takım oyununun gerekliliklerini yerine getiren Mavi-Beyazlılar, Baines'in sakatlığıyla kadro açısından zor duruma düşüyordu. Ligin yenisi Watford ise, Premier Lig'e yükselmenin mutluluğu ve hırsıyla güzel bir biçimde geliştirmişti kadrosunu... Stad tam dolu, zemin futbol için müsaitti.

Everton'da yeni transferlerden sadece Cleverley forma giyiyordu. Deulofeu ilk 18'de yoktu. Kaptan Baines'in sakatlığında; Oviedo yedek otururken, altyapıdan çıkardıkları genç Galloway forma giydi. Cleverley sol açık olarak görev yaparken; diğer Everton bildiğimiz gibiydi. Watford, 4-4-1-1 sistemini benimseyerek maça çıkmıştı. Yeni transferlerden Nyom, Prödl, Behrami, Capoue, Holebas ve Jurado sahne aldı. Ighalo ve Berghuis'in içinde yer aldığı daha ofansif bir kadro bekleniyordu; ancak Sanchez Flores, defansif ağırlıklı ve kontra atağı benimseyen bir oyuncu grubuyla sahaya çıktı. Yedek kulübesine bakıldığında ise, hamle açısından da avantajlı olan taraf, konuk ekip Watford'tu.

Everton, maça tutuk başlayınca, Watford defansif özellikleri ağır basan orta sahasıyla topu ele geçirdi ve ilk 10 dakikalık bölümde iyi pas yaptı. Anya ve Jurado istekli futbollarıyla dikkat çekiyordu. Jurado orta saha ile Deeney arasında köprü görevi görürken; Anya ise sağ kanatta hızıyla etkili oldu. Watford'un kurduğu baskı, 13. dakikada sonuç verdi ve ön libero Miguel Layun, Everton savunmasından dönen topa yaptığı düzgün vuruşla takımını 1-0 öne geçirdi. Golden sonra Everton, Lukaku ve Mirallas önderliğinde etkili olmaya çalışsa da atakları cılız kaldı. Barkley, dikine oyunuyla dikkat çekti; ancak Watford'un onu durdurmak için Behrami-Layun kıskacı vardı. Savunmada ve orta sahanın defansif bölümünde ayakları yere sağlam basan konuk ekip Watford, ilk yarı boyunca Everton'a çok ciddi bir pozisyon vermedi. Anya ve Jurado önderliğinde kontralara çıksalar da ikinci gol için Everton kalecisi Howard'ı geçemediler. Hal böyle olunca, konuk ekip Watford, Premier Lig'deki ilk maçında soyunma odasına 1-0 galip girdi.

İkinci yarıya, Everton'un daha agresif başladığını gördük. Roberto Martinez'in öğrencileri, ilk 15 dakikalık bölümde yüklenirken; Watford iyice geriye yaslandı. Martinez'in defanstan Galloway'i çıkarıp forvete Kone'yi alması, mavi-beyazlıları rahat bir şekilde ileriye top taşımasını sağladı. Watford'da ise yorulan Jurado, yerini Ighalo'ya bırakırken; Watford'un ileride top tutması amaçlandı. Bu dakikalarda baskısını arttıran Everton, Watford defansından dönen topta Barkley'nin sert şutuyla durumu 1-1'e getirdi. Golden sonra silkinen Watford, kontra ataklarla maça ortak olmaya çalıştı ve karşılığını 7 dakika sonra aldı. Oyuna sonradan giren Ighalo, durumu 2-1 yaptı. Bu dakikalar gol düellosu şeklinde geçti. Watford'un golden sonra geri çekilmesinin ardından; Everton tekrar ataklarını sürdürdü ve Kone, müsait pozisyonda durumu tekrardan eşitleyen golü attı. Kalan sürede maçta başka gol olmayınca, Everton ile Watford 2-2 berabere kaldı.

Everton'un orta saha ve hücum anlamında eksikleri olduğu görülürken; Watford ise kontra temelli oyunuyla şu an için beğeni topladı. Ancak konuk ekipte Ighalo gibi yaratıcı bir gücün her zaman ilk 11'de olması ve takımı yönlendirmesi gerekiyor. İyi bir Berghuis de sağ açık olarak takımda fark yaratacaktır. Yani gelecek ev sahibi için bulanıkken; konuk ekip için bir hayli aydınlık duruyor.

Walker, Ev Sahibine Çalıştı: 1-0!


Premier Lig'te 2015-2016 sezonu, Manchester United-Tottenham Hotspur maçında çalan düdükle başladı. Manchester United'li taraftarlar Van Gaal'e ve takıma olan inancını bir kez daha gösterdi ve Old Trafford Stadı'nı sanki bir düğün yeriymiş gibi doldurdu. Hazırlık kampında göz dolduran Manchester United; Darmian, Schweinsteiger, Romero, Schneiderlin, Depay gibi takviyelerle taraftarının karşısına çıkıyordu. Tottenham'da ise formsuz bir hazırlık kampı geçirilmiş ve özellikle ofans anlamında iyi sinyaller verilmemişti. Kane'ye çok bağlı Londra ekibi, genç İngiliz rakipler tarafından çözüldüğü zaman ne yapabilecek merak ediliyor.

Manchester United'ta yeni transferlerden Schweinsteiger hariç hepsi sahadaydı. Darmian sağ bekteki yerini almıştı. Van Persie ve Falcao'nun gidişiyle, Wayne Rooney, esas olan yerine geçti. İngiliz golcü, bana göre en iyi performansını ileri uçta santrfor olarak gösteriyor. Bu sezon o bölgedeki futboluyla 20-25 gol sınırına ulaşacağını düşünüyorum. Stoper tandemi de Smalling-Blind ikilisinden kurulurken; PSV zamanında sol açık ve forvet olarak oynayan genç Hollandalı Memphis Depay, 10 numara pozisyonunda Rooney'nin arkasında yer aldı. Tottenham'da ise yeni transfer Alderweireld partneri Vertonghen ile stoperde Belçika ekolü yaratıyordu. Arjantinli çalıştırıcı Pochettino; Capoue, Stambouli ve Paulinho gibi ön liberolarının takımdan ayrılışıyla; o bölgeye stoper Eric Dier'i devşirdi. Dier, atletik özellikleriyle stoperde daha etkili; ancak yeni görevinin de üstesinden başarıyla gelecektir. Tottenham'da tek sürpriz, Lamela'nın yedek başlayışı ve sağ açıkta Dembele'nin oynayışı oldu. Bu hamle, ofansif bek Darmian'ın hücuma daha çok çıkmasını engellemek ve Mata ile bağlantısını kesmek içindi.

İlk yarıda ilk 22 dakikada sanki ev sahibi Tottenham gibiydi. Manchester United yarı alanına önde baskı uyguladılar ve şok preslerle top kazandılar. Ev sahibini kendi yarı alanından çıkartmadıkları gibi, Kane-Eriksen önderliğinde buldukları pozisyonları değerlendiremediler. Kırmızı Şeytanlar ise, bu durgunluğunu 23'ten sonra atabildi. Rakip kaleye geldikleri ilk pozisyonda da golü buldular. Depay-Young-Rooney üçgeninde; topla buluşan Rooney yavaş kaldı ve kötü bir vuruş yaptı; topa son dokunan Tottenham sağ beki Walker, topu kendi ağlarına gönderdi. Böylelikle Premier Lig'de 2015-2016 sezonunun ilk golünü, Tottenham'lı Kyle Walker, kendi kalesine atmış oldu. İki takım arasında, golden sonra roller değişti. Manchester United kendini bulup Tottenham kalesine yüklenirken; Tottenham da kendi yarı alanından daha zor çıkabilen bir kimliğe büründü. Manchester United'in tehlikeli ataklarıyla kalan bölüm geçilirken; ev sahibi devreye 1-0 üstün girdi. İlk yarıda ev sahibinden dikkat çeken isimler kaleci Romero, Darmian ve Depay oldular. Tottenham'da ise Eriksen ve Kane hareketliliğiyle göze battı.

İkinci yarıya önce olmanın moraliyle başlayan Manchester United, rahat bir futbol benimsedi. Cılız Tottenham ataklarında ise kaleci Romero ve stoper Smalling yıldızlaştı. Alman tranzsfer Schweinsteiger de Carrick'in yerine oyuna girerek ilk defa resmi bir maçta formayı sırtına geçirdi. Tottenham'ın hücum konusunda zorlandığını ve üçüncü bölgede topu tutamadığını ikinci yarı da gözlemleme fırsatı buldum. Yeni sezonun ilk maçı, Manchester United'in 1-0 üstünlüğü ile sona ermiş oldu. Tottenham'ın ilk 22, Manchester United'in ise ilk yarının son 23 dakikalık futbolu, iki takıma da gelecek için umut verdi.

7 Ağustos 2015 Cuma

İngiltere Premier Lig'de Yeni Sezona Bakış



Hasret dolu günler, üzücü haftalar ve geçmek bilmeyen iki buçuk ay sona erdi. İngiltere Premier Lig'de 2015-2016 sezonu Cumartesi günü oynanacak maçlar ile start veriyor. Geçtiğimiz yıl Chelsea'nin şampiyon olduğu heyecan dolu ligde, yine birbirinden önemli takımlar rekabet edecek. Büyük heyecanı, yayın hakkını elinde bulunduran Lig TV, Lig TV 2 ve 3 numaralı kanallarından yayınlayacak. Yeni sezon öncesi, bu yıl lige yeni yükselen Bournemouth, Watford ve Norwich'e de iyi şanslar dileyelim. Yine Chelsea, Manchester United ve Manchester City'nin çekiştiği; Arsenal ve Liverpool'un onları zorlayacağı bir sene bizi bekliyor gibi. Başlayacak 2015-2016 sezonu öncesi takımların transferlerini, durumlarını ve muhtemel dizilişlerini özetlemek istedim.

Chelsea

Chelsea, istikrar ve uyum açısından; yine en büyük favori olarak gösteriliyor. Maviler, deneyimli teknik direktör Jose Mourinho önderliğinde sistemini iyice oturttu. Oyuncular birbirlerini iyi tanıyor ve herkes takım arkadaşının neler yapabileceğini biliyor. Yaz transfer dönemini de sessiz sedasız geçirdiler. Monaco'dan Falcao'yu kiralarlarken; Stoke City'nin başarılı kalecisi Asmir Begovic'i, Fluminense'den genç Brezilyalı yetenek Kenedy'i ve Atletico PR'den Nathan'ı transfer ettiler. Deneyimli kaleci Petr Cech Arsenal'e, Filipe Atletico Madrid'e, Kakuta Sevilla'ya, Thorgan Hazard Mönchengladbach'a transfer olurken; Pasalic Monaco'ya, Bamford Crystal Palace'ye, Van Ginkel Stoke City'e ve Salah Roma'ya kiralandı. Transfer dönemi bitmeden, bir sol bek arayışları var. Giderek yaşlanan savunma yüzünden, yavaşlık problemi yaşamaları muhtemel; yaratıcılık ve bitiricilik anlamında ise hiçbir sorunları yok.


Manchester City

City teknik direktörü Manuel Pellegrini'nin bu yıl artık son şansı dersek, yanılmış olmayız. Yapılan onca harcamaya rağmen; Avrupa'da başarı gelmedi ve ligde de şampiyonluk Chelsea'ye kaptırıldı. Manchester'in mavi yakası, bu yıl çok daha agresif ve hırslı bir hazırlık dönemi geçirdi. Financial Fair Play yükümlülükleri ve bünyesindeki İngiliz oyuncuların azlığı nedeniyle tek tip bir transfer politikası izlediler. 63 Milyon Sterlin'e İngiltere tarihinde rekor bir fiyatla Liverpool'un altın genci Raheem Sterling transfer edildi. Ardından Aston Villa'dan her zaman ilk 11'i zorlayabilecek bir orta saha Delph alındı. Ayrıca Fulham'dan Patrick Roberts ve Bursaspor'dan Enes Ünal genç yetenekler olarak kadroya katıldı. Negredo Valencia'ya, Nastasic Schalke'ye, Karim Rekik Marsilya'ya, Sinclair Aston Villa'ya, Milner Liverpool'a, Richards Aston Villa'ya,Guidetti Celta Vigo'ya ve Boyata Celtic'e gönderilirken; Jovetic de 2 yıllığına Inter'e kiralandı. Ofans anlamında rotasyonlarının dar olması, yaşayabilecekleri tek sıkıntı olabilir. Sterling transferi ile bu sene oldukça iddialılar... Pellegrini genelde tek forvetli sistem tercih ediyor; ancak şu an ellerinde 4-4-2 ile de tehlikeli olabilecek bir kadro var.



Arsenal

Arsene Wenger'in Arsenal'i, hazırlık kampında yapılan çalışmalarla yeni sezona hep mental ve fiziksel açıdan formda başlar. Bu yıl da öyle oldu ve Community Shields'ta Chelsea'yi 1-0 mağlup etmeyi başardılar. Bu sezon Chelsea'den transfer ettikleri ve şu ana kadar ki tek transferleri olan Petr Cech Topçular'da formda başladı. 3 maça çıkarken kalesinde gol görmedi. Kırmızı-beyazlılar, savunma ve orta saha anlamında sezona yine oldukça sağlam giriyor. Ancak bariz bir şekilde forvete ihtiyacı oldukları görülüyor. Bu sezon daha iyi işler yapabilecekleri görüşündeyim; eğer beklenilen yıldız forvet transferi gelirse... Podolski'yi Galatasaray'a ve Diaby'i Marsilya'ya gönderirlerken; Gnabry'i WBA'ya ve Sanogo'yu da Arsenal'e kiraladılar. Sezon öncesi Wilshere'nin bacağının kırılması moralleri bozdu. Formda bir Walcott'un oluşu ise Wenger'i sevindiriyor. Şu anki formu sebebiyle, Wenger onu en ileri uçta değerlendirecektir.


Manchester United

Louis Van Gaal, Premier Lig'deki ikinci yılında artık daha tecrübeli, sistemini oturtmuş ve daha iyi bir oyuncu grubuna sahip... Bu yıl tek hedefleri şampiyonluğa oynayacak bir takım yaratmaktı ve bu uğurda yola devam ediyorlar. Önemli isimleri takıma kattılar ve yıldız kaleci De Gea'yı da ısrarla takımda tutarak iyi bir iş başardılar. De Gea, hazırlık kampının yıldızlarındandı bana göre formuyla... Southampton'dan 25 Milyon Sterlin'e Morgan Schneiderlin, PSV'den 27 Milyon Euro'ya Memphis Depay, Bayern Münih'ten 18 Milyon Euro'ya Bastian Schweinsteiger, Torino'dan 18 Milyon Euro'ya Matteo Darmian ve Sampdoria'dan kaleci Sergio Romero transfer edildi. Rafael Lyon'a, Nani ve Van Persie Fenerbahçe'ye, Angel Di Maria 63 Milyon Euro'ya PSG'ye ve Cleverley Everton'a gönderildi. Kırmızı Şeytanlar'da ufak çaplı bir forvet krizi var. Wayne Rooney bu sene en ileri uçta oynayacak evet; ama ellerinde başka forvet bulunmuyor. Di Maria'nın satışından gelen parayla, takımı forvet ve orta saha anlamında geliştirmeleri bekleniyor.


Liverpool

Detaylı bir Liverpool incelemesi isteyenler, bu yazıdan hemen önceki postu okuyarak bilgi alabilirler. Liverpool, sezona vasat hocası Brendan Rodgers'in ısrarla arkasında durarak başlayacak. Geçtiğimiz yıl Suarez'in takımdan gidişiyle bocalayan Liverpool, bir krizi de yıldız oyuncusu Sterling ile yaşadı. Transfer dahisi (!) olarak bildiğimiz Rodgers, bu sefer herkesi şaşırttı ve gerçekten olumlu hamleler yaptı. Aston Villa'dan Christian Benteke, Bolton'dan Bogdan, Hoffenheim'den Roberto Firmino, Charlton'dan Gomez, Burnley'den Ings, Manchester City'den Milner ve Southampton'dan Nathaniel Clyne takıma katılan isimler oldular. Bunun yanında Steven Gerrard LA Galaxy'e, Glenn Johnson Stoke'a, Sterling Manchester City'e, Coates Sunderland'a, Manquillo tekrardan Atletico Madrid'e gönderilen isimler oldular. Jose Enrique, Lucas ve Balotelli'nin de yakın zamanda ayrılması gündemde... Kırmızılar, özellikle bek konusunda ve Efsane Kaptan'ın yerinin dolduruluşu açısından bu yıl sıkıntı yaşayacak gibi... Benteke'nin sakatlanmaması için hep birlikte dua edelim!


Tottenham

Londra ekibi, sessiz sakin bir yaz dönemi geçiren ekiplerden sayılır. Hazırlık kampında oynadıkları futbol fazla tat vermedi ve hazır gözükmediler. Transfer döneminde de sessiz gidiyorlar. Arjantinli çalıştırıcı Pochettino önderliğinde ligin sürprizini yapmaya çalışacaklar. Geçtiğimiz yıl parlayan Harry Kane, takımın yine en büyük kozu olacak. Yine de Soldado'nun formsuzluğu da düşünülünce forvete takviyeye ihtiyaç var gibi gözüküyor. Orta sahanın ortası da Stambouli, Paulinho ve Capoue gibi isimlerin gidişiyle boş görünüyor. Tottenham'a daha transfer şart... Atletico Madrid'den Alderweireld'i, Köln'den Wimmer'i ve Burnley'den Trippier'i transfer ettiler. Paulinho GZ Evergrande'ye, Capoue Watford'a, Stambouli PSG'ye, Chiriches Napoli'ye, Holtby Hamburg'a ve Kaboul Sunderland'e satıldı. Friedel ise emekli oldu.


Southampton

Ronald Koeman'ın çalıştırdığı Kırmızı-Beyazlılar, geçtiğimiz yıl güzel bir futbol sergileyerek iyi sonuçlar aldılar ve bu sezon Avrupa Ligi'ne katılmayı başardılar. Transferde oldukça kan kaybetseler de, kurt hoca Koeman yerlerini doldurmasını bildi. Bu yıl yine etkili orta sahası ile rakiplerin korkulu rüyası olmaya adaylar... Tabi lig-Avrupa Ligi bir arada nasıl etkilenirler; şu an için orası muamma... Feyenoord'dan Clasie, Malaga'dan Juanmi, Sporting Lizbon'dan Cedric Soares ve Twente'den Martina transfer edildi. Bunun yanında QPR'dan Caulker ve Fulham'dan Stekelenburg takıma katılan isimler oldular. Özellikle Clasie transferi, Premier Lig'de fark yaratacak gibi.. Schneiderlin Manchester United'a, Clyne Liverpool'a, Osvaldo Porto'ya, Boruc Bournemouth'a, Hooiveld AIK'e gönderildi. Forvet anlamında Juanmi ve Pelle yetersiz gibi gözüküyor, bir forvet takviyesi daha şart gibi.. Yoksa Mane ve Tadic sazı daha fazla eline almalı... Stoper tandemi olarak da zayıf bir rotasyonları var.



Everton

Roberto Martinez ile iyi bir uyum yakalayan Everton, geçtiğimiz sezon lig ile Avrupa Ligi'ni bir arada götürmekte zorlanmış ve özellikle sezonun ikinci yarısına kadar çok sıkıntı çekmişti. Bu yıl böyle bir sıkıntıları olmayacak. Teknik Direktör Martinez, çok savaş verdi ve Stones, Coleman, Barkley, Mirallas ve Lukaku gibi isimleri kadroda tutmayı başardı. Birçok takıma sürpriz yapma potansiyelleri var. Transferde çok sessizdiler. Barcelona'dan Deulofeu, Manchester United'den Cleverley ve Olympiakos'tan Henen takıma katılan isimler oldular. Distin Bournemouth'a ve Alcaraz Las Palmas'a gönderildi. 


Newcastle United

Newcastle United, sezona Championship'ten yukarısında bir İngiltere tecrübesi olmayan Steve McLaren ile sezona başlayacak. Spor basını tarafından bu hamle eleştirilse de; McLaren, gelir gelmez tecrübesini takıma yansıttı ve olumlu transfer hamleleriyle iyi bir takım ortaya çıkardı. Tabii ki elinde sihirli değnek yok; her sorun bir anda çözülmeyecek. Ancak siyah-beyazlılar özellikle iç sahadaki baskılı oyunuyla Avrupa Ligi yarışının içinde yer almaya çalışacaktır. PSV'den Wijnaldum, Anderlecht'ten forvet Mitrovic ve defans Mbemba takıma katılan isimler oldular. Bu üç isme, 50 Milyon Euro gibi bir rakam harcadılar. Taylor ve Gutierrez ise takımdan ayrılan isimler oldular.


West Ham United

Yeni sezon öncesi takımın başına eski oyuncusu Slaven Bilic'i getiren West Ham, Hırvat hocaya hatırı sayılır bir bütçe de sundu. Bilic, yaptığı hamlelerle kadroyu geliştirmeye çalıştı; ancak sıkıntılar bitebilmiş değil... Avrupa Ligi maçlarından dolayı sezonu erken açtılar. Birkikrkara'yı zorla penaltılarla geçebilirlerken; Astra'ya ise rakibi küçümseyip yedek kadroyla çıkmaktan elendiler. Oynanan vasat futbol ve takımda uyumun olmayışı, taraftarları şimdiden sinirlendirmeye başladı. Üstüne Valencia'nın ciddi sakatlığı, iyice can sıktı. Juventus'tan Ogbonna'yı, Sampdoria'dan Obiang'ı, Marsilya'dan Payet'i, Hamilton'dan Hendrie'yi, Birmingham'dan Randolph'u transfer ederlerken; Arsenal'den Jenkinson'u ve Al-Jazira'dan Lanzini'yi kiraladılar. Bunun yanında; Downing, Cole ve Demel takımdan ayrılan isimler oldular. Bilic, orta sahaya daha takviye yapmaları gerektiğini belirtti. Takımda şu an bir karmaşa hakim, kısa vadede pek güvenilir durmuyorlar. Valencia'nın sakatlığı da bitiricilik anlamında onları çok etkileyecek.


Swansea

Eski futbolcuları Gary Monk'un görevi devralmasıyla 1 yıldır futbolunda düşüş görülen Swansea; Laudrup zamanında kesinlikle daha iyi futbol oynuyordu. Bony'nin satılması sonrası da oldukça gerilediler hücumda... Sadece Gomis'in eline bakıyorlardı; bu da önümüzdeki sezon için büyük bir sorundu. Kuğular, yaz transfer döneminde daha çok ofansif hamleler yaptılar ve hücum hattını kuvvetlendirdiler. Braga'dan Eder, St. Etienne'den Tabanou, Marsilya'dan Andre Ayew ve Heerenveen'den Nordtfeldt takıma katılan isimler oldular. Kadrodan kayıp yaşanmaması ise, Galler ekibi adına sevindiriciydi. Eder ve Ayew ile hücum hattında hem kuvvetlendiler hem de dış saha maçları adına elleri kuvvetlenmiş oldu. Bu yıl özellikle dış saha müsabakalarında zevk veren futbollarını bekliyorum. Yine de yumuşak karınları, defans...



Crystal Palace

Alan Pardew'un Ocak ayında göreve gelişiyle birlikte 6 ayda aradığı uyumu bulan Crystal Palace, sezonun ikinci yarısında bize futbol açısından güzel maçlar izletmişti. Yeni sezon öncesi takımda fazla kayıp yaşanmaması ve önemli transfer hamlelerinin yapılması, Crystal Palace'ı ligin sürprize açık ve en tehlikeli takımlarından biri haline getirdi. Özellikle Wickham ve Cabaye hamleleri, onlara bir seviye atlatan transferler oldu. İç sahada ve dış sahada, Pardew mantalitesini uyumlu bir takım oyunuyla sergileyeceklerdir. PSG'den Cabaye, Sunderland'tan Wickham, QPR'den McCarthy, Wolwerhampton'dan Sako ve Chelsea'den kiralık olarak gelen Bamford takıma katılan önemli isimler oldular. Böylelikle ofans hattında alternatifleri de artmış oldu. Dobbie, Ramage ve Ameobi ise takımdan ayrılan isimler oldu.



Sunderland

Geçtiğimiz sezon Mart ayında deneyimli Advocaat'ı takımın başına getiren Sunderland, son dönemde yaptığı çıkışla ligde kalmayı başarmıştı. Yeni sezona da kurt Hollandalı hocayla devam kararı verilirken; takıma önemli isimler katıldı. Dinamo Kiev'den Jeremain Lens, Inter'den Alvarez, Tottenham'dan Kaboul, Estudiantes'ten Vergini, Celtic'den Matthews, Liverpool'dan Coates ve Rubin Kazan'dan kiralık olarak M'Vila takıma katılan isimler oldu. Wickham Crystal Palace'ye gönderilirken; Revelliere de takımdan ayrıldı. Ofans anlamında Sunderland, geçmiş sezonlardan daha etkili olacak gibi...



Stoke City

Mark Hughes ile istikrar yakalayan ve 2 senedir yoluna devam eden Stoke City, önemli hamleleriyle birlikte artık daha çok savaşan bir takım olmak istiyor. Premier Lig'deki ilk alışma sezonunu atlatan Bojan'ın üstüne daha çok yük binecek. Hannover'den Joselu, Leverkusen'den Wollscheid, Midtjylland'dan Haugaard, Barcelona'dan Afellay ve Moha, Aston Villa'dan Given, Liverpool'dan Glenn Johnson ve Chelsea'den kiralık olaran Van Ginkel takıma katılan isimler oldular. Begovic Chelsea'nin yolunu tutarken; N'zonzi Sevilla'ya, Huth ise Leicester City'e gönderildi.



Aston Villa

İki önemli silahı Benteke ve Delph'i kaybeden Aston Villa, sezona kolu kanadı kırık başlayacak. Yaz döneminde transfer borsasında bir hayli etkinlerdi ve dokuz isimle kadrolarını güçlendirdiler. Yine de ilk birkaç hafta sistem oturana kadar Benteke ve Delph'i arayacaklarını düşünüyorum. Nantes'tan transfer edilen Veretout, Fransa futbolunun geleceği ve geçtiğimiz yıl Ligue 1'in performans anlamında en iyi oyuncularından.. Premier Lig'e çok şey katacaktır, ayrı bir gözle izlenmesi gerekir. Blackburn'den transfer edilen Gestede, Championship'ten sonra ilk kez bir Premier Lig deneyimi yaşayacak. Lorient'ten Jordan Ayew, Nice'ten Amavi, Lille'den Gueye, Manchester City'den Sinclair ve Richards, Cordoba'dan Crespo ve Norwich'ten kaleci Bunn diğer transfer edilen isimler... Benteke Liverpool'un, Delph Manchester City'nin, Weimann ve Bent Derby'nin,Sylla Rennes'in, Luna Eibar'ın ve Given Stoke'un yolunu tutarken; Vlaar takımdan ayrıldı, Cissokho da Porto'ya kiralandı. 



Leicester City

Geçtiğimiz yıl Nigel Pearson yönetiminde özellikle sezonun ikinci yarısında yenilmesi zor bir takım olan Leicester, bu sayede ligde kalmasını bilmişti. Ancak sezon bitiminin ardından Pearson, istediği transferlerde diretince, yönetim tarafından gönderildi. Bence çok hatalı bir karar oldu. Takımın başına ise Claudio Ranieri getirildi. İtalyan hoca, soğukkanlı tavrıyla oyuncularına ve basına nasıl davranır adete üç bilinmeyenli bir denklem... Mainz'dan Okazaki, Caen'den Kante, Atalanta'dan Benalouane, Stoke'tan Huth ve Schalke'den Fuchs takıma katılan önemli isimler oldu. Standar Liege'ye giden Knockaert ve Olympiakos'un yolunu tutan Cambiasso, takımın önemli kayıpları oldu. Ranieri önderliğinde, ilk haftalarda onlara kuşkuyla bakmamız gerekiyor.



WBA

Tony Pulis'in 2014-2015 sezonunun ikinci yarısında takımı devralmasıyla savunma ve hücum anlamında toparlanan WBA, deneyimli çalıştırıcı ile yoluna devam ediyor. Takıma önemli hamleler yapıldı. Savunmada daha kuvvetlenirlerken; hücumda opsiyonları daha da artan bir takım haline geldiler. Liverpool'dan Rickie Lambert, Arsenal'dan kiralık olarak Gnabry, Hull'dan Chester ve Wigan'dan McClean takıma katılan yeni isimler oldular. Davidson Huddersfield'a, Baird Derby'e, Mulumbu ve Dorrans Norwich'e gönderildi. Yeni sezonda, gözler yine Berahino'nun üzerinde olacak.


Watford

Watford, Championship'te ikinci olarak Premier Lig'e çıkma başarısı gösterdi. Ancak büyütülen hedefler doğrultusunda, takımın başını Quique-Sanchez Flores'in getirilmesi bana göre son derece yanlış bir hareket oldu. Flores, çok fazla deneyimi olmayan ve İngiltere'yi hiç bilmeyen bir menajer... Sezon boyunca takım bu eksilerden etkilenecektir. Daha da ileri giderek ben Flores'in Watford'da sezonun ilk yarısının bitimini göremeyeceğini düşünüyorum. Onun dışında çok akılcı hamlelerle, ofansif anlamda çok güçlü bir kadro oluşturuldu. Bu yıl Watford'un maçları hep çok gollü geçecek. Transfer döneminde bir hayli etkinlerdi. Tottenham'dan Capoue, Spartak Moskova'dan Jurado, Alkmaar'dan Berghuis, Hamburg'tan Behrami, Roma'dan Cholebas, Steau'dan Arlauskis, Granada'dan Nyom, Werder Bremen'den Prödl, Napoli'den Britos ve Udinese'den Vydra gibi önemli isimler kalıcı olarak kadroya katıldı. Takımdan ayrılan çok önemli bir isim ise olmadı. Başka bir teknik direktör ile, çok rahat orta sıralarda tamamlayabilirler bu sezonu...


Norwich

Genç ve tecrübesiz Alex Neil'in göreve gelmesiyle sezonun ikinci yarısında Championship'te yükselişe geçen Norwich, Play-Off'lar sonucu Premier Lig biletini kazanmışlardı. Yola, yine güven vermeyen Neil ile devam ediyorlar. Kadro kalitesi, Premier Lig'in altında görünüyor. WBA'dan Dorrans ve Mulumbu, Liverpool'dan kiralık olarak Wisdom, Blackburn'den Kean ve Hull'dan Brady takıma katılan yeni isimler oldular. Bunn Aston Villa'ya, Garrido ise Las Palmas'a gönderildi.


Bournemouth

Genç teknik adam Eddie Hoew yönetiminde peri masalını başaran Bournemouth, hızlı yükselişine devam etti ve Championship'de şampiyonluğa ulaşarak Premier Lig'e çıktı. Eddie Howe'un karakter ve taktisyenlik anlamında Premier Lig'e renk katacağını düşünüyorum. Belki bütçesi çoğu Premier Lig kulübünün kat kat altında olabilir; ancak diğerlerinde de bir Howe yok... Kırmızı-Siyahlıların forveti Callum Wilson'un da hızı ve bitiriciliğiyle Premier Lig'e damga vuracağını düşünüyorum. İzleyin ve görün! Transfer döneminde Ipswich'ten Mings, St. Etienne'den Gradel, Middlesbrough'dan Tomlin, Reading'ten Federici, Everton'dan Distin, Blackburn'den King, Southampton'dan Boruc ve Chelsea'den kiralık olarak Atsu takıma katılan isimler oldu.


2015-2016 Sezonu Öncesi Liverpool



Kırmızılar'ın şampiyonluk özlemi bitmek bilmiyor. Brendan Rodgers'in vasat yönetiminde 2015-2016 sezonunda Premier Lig'e merhaba diyecek Liverpool, önceki 2 sezondan farklı olarak akıllı hamleleriyle dikkat çekiyor. Gerrard'ın ayağının kaydığı ve o zaman Chelsea'li Demba Ba'nın gol atarak Liverpool'u şampiyonluktan ettiği 2013-2014 sezonundan beri işler onlar için yolunda gitmiyor. Geçtiğimiz sezonu da Luis Suarez'in gidişi sonrası buhran ve teknik direktör Brendan Rodgers'in dahiyane (!) hamleleriyle geçirdiler. 2014-2015 sezonunu 6. sırada tamamlayan Merseyside'ın kırmızı yakası, bu yıl Avrupa Ligi'nde mücadele edecek.

Daha önceki bir yazımda da detaylı olarak belirttiğim transfer dahisi (!) Brendan Rodgers, aslında bu sezon beni ve tüm Liverpool taraftarını şaşırtacak anlamda iyi transferler yaptı. Benteke hamlesi, 2 yıldır beklediğimiz bir transferdi. Bogdan, kalesinde Jones'a göre ve Mignolet'in formsuz zamanlarında daha fazla katkı verebilir. İngilizlerin gelecekteki potansiyel yıldızı Joe Gomez, hem stoperde hem de bekte takımı toparlamaya çalışacak. Milner, Gerrard'ın ayrılışı sonrası; Büyük Kaptan'ın pozisyonunda gemiyi takım oyunuyla yönetmeye çalışacak. Firmino, Sterling'in ayrılış krizini atlatmak adına önemli bir hamle olarak görülürken; geçtiğimiz yıl Burnley'deki çıkışıyla dikkat çeken genç forvet Danny Ings, Liverpool'un yeni efsanelerinden biri olmak adına savaşacak. Tabii bu önemli transferlerle birlikte Brendan Rodgers, takımı nasıl yönetecek? Bu sorunun cevabı gerçekten muallak... Şu an en büyük isteğimiz, Galli hocanın maçtan maça ve maç içinde çok sistem değişikliği yapmaması... Ayrıca 4'lü defans anlayışını tekrardan benimsemesi... Çünkü yapılan yeni transferler ile birlikte, Liverpool'u şu an şahlandırabilecek tek taktik, 4-2-3-1 gibi duruyor!

Kale

Simon Mignolet, yine Liverpool'un kaleci kazağının en büyük adayı... Formda olduğu zamanlar neler yapabildiğini hepimiz iyi biliyoruz. Ancak Belçikalı kaleci Mignolet'in artık daha tedirgin olması ve performansını en az yüzde 85'lere çıkarması gerekiyor. Zira arkasında artık Jones yok... Bolton'dan sözleşmesi biten kaleci Adam Bogdan transfer edildi. Bogdan, benim her zaman Premier Lig ve Championship'te beğendiğim kalecilerden olmuştur. Mignolet'i de oldukça zorlayacaktır. Ward'ın kiraya verilişi sonrası, üçüncü kaleci olarak Liverpool altyapısının ürünü Ryan Fulton'u izleyeceğiz.

Savunma

Kırmızılar'da defans hattına Coates ve Glen Johnson'un ayrılışı ve Wisdom'un kiralık olarak verlmesi sonrası iki takviye yapıldı. Southampton forması giyen Nathaniel Clyne, Johnson'dan sonra sağ bekin yeni sahibi oldu. Liverpool'lular 4-5 yıllık arasın ardından nihayet gerçek bir bek izleyebilecek. Southampton'daki müthiş çıkışının ardından milli takıma yerleşen ve orada da sağ kulvarı kapan Clyne, Liverpool'da da formunu devam ettirecektir. İkinci olarak Championship ekiplerinden Charlton Athletic forması giyen geleceğin önemli yeteneği Joe Gomez transfer edildi. Özellikle son 2 yıldır kendini çok geliştiren ve İngiltere U21 ve U19 takımlarında da forma giyen Gomez, stoper olarak kendisine gelen şansı bekleyecek. Ayrıca Bordeaux'ya kiralık verilen Portekizli stoper Ilori de takımda kaldı.

Nathaniel Clyne,sağın yıllardır beklenen umudu

Defans dörtlüsünde Clyne sağ bek, Alberto Moreno ise sol bek olacak. Yerleri garanti... Stoper tandeminde ise Liverpool ile sözleşmesini uzatan Skrtel ve Fransız Sakho'yu bekliyorum. Geçtiğimiz yıl yaptığı basit hatalar ve vasat formuyla saç baş yolduran Dejan Lovren yedek bekleyecektir. Toure de yedek stoper olarak devam ediyor. Burada seçimim Clyne- Skrtel-Sakho-Moreno dörtlüsü olacak.

Kırmızılar'ın bu sezon savunmasındaki asıl problem, bekler olarak görülüyor. Manquillo'nun Atletico Madrid'e geri gönderilmesi, Johnson'un gidişi, Flanagan'ın Ocak'a kadar tam olarak sakatlığını atlatamayacağı ve vasat Jose Enrique'nin de takımdan ayrılmak üzere olduğu düşünülünce Liverpool'da şu an orjinal bek sayısı 2:Moreno ve Clyne... Onlar da ilk 11 oynayacaklar. Joe Gomez'in bek amaçlı alındığı konuşuluyor, hazırlık kampının çoğunda da onu sol bek olarak izledik. Ancak sağ stoper menşeili bir genç, bekte nasıl bir katkı verebilir, şu an büyük bir soru işareti... Türk asıllı Alman oyuncu Emre Can, bek olarak oynayabiliyor. Asıl mevkisi orta saha olsa da, şu an bek yetersizliğinden dolayı onu zaman zaman sağ bek ve sol bekte göreceğiz. Umarız bek problemi, başlarını çok ağrıtmaz.

Orta Saha

Öncelikle orta sahada içimiz kan ağlıyor. Futbolu güzelleştiren insan, Liverpool'luların efsane kaptanı Steven Gerrard; kulüpten ayrıldı ve kariyerinin son dönemlerini ABD MLS'de sürdürecek. yeri doldurulamaz bir futbolcu. Liverpool'un bu sezon en çok sıkıntı çektiği bölge... Henderson'a partner kim olacak? Lucas ve Allen çok yetersiz kalıyor. Üstelik takımın kötülerinden Lucas'ın (inşallah) gönderilmesi de gündemde... Öncelikle iki orta sahanın ortası sisteminde, Jordan Henderson'un yeri garanti... Gerrard'ın ayrılışının ardından takımın yeni kaptanı oldu, bu durum her yıl artan performansını daha da yukarılara taşıyacaktır. Bu sezondan itibaren artık ileriye de daha fazla çıkması ve skora katkı yapması da gerekiyor. Stevie'nin boşluğunu doldurmak adına yapılan en ciddi hamle, Manchester City ile sözleşmesi biten İngiliz kanat asıllı oyuncu James Milner'in takıma kazandırılması oldu. Futbol kariyerinin Manchester City bölümüne kadar sağ ve sol kanatta oynatılan Milner, City'e gelişiyle birlikte sistemde orta sahada da oynamaya fazlasıyla alıştı ve iyi işler yaptı. Gerrard sonrası orta sahayı toparlaması ve takımını hücuma çıkarması adına ben Milner'in orta sahada değerlendirileceğini düşünüyorum. Ayrıca, Liverpool'un hazırlık kampının en iyisi de bana göre Milner idi. Çabuk alışmıştı ve kırk yıllık Liverpool'lu gibi oynuyordu. Lallana, Emre Can ve Allen gibi isimler de zaman zaman rotasyon adına bu bölgede değerlendirilir.

Milner'dan yeni bir Gerrard çıkar mı?
Orta saha için Henderson-Milner ikilisinde karar kıldıktan sonra, geldik ofansif bölüme.... Öncelikle, Benteke transferi sonrası, takımın yıldız golcüsü Daniel Sturridge'in sol kulvara kayacağını düşünüyorum. Yani sol kanatta oynayacak; fakat bulduğu her fırsatta gizli bir forvet gibi içe kat edecek ve gol arayacak. Daha önce bu pozisyonda oynadığı maçları ve verdiği katkıyı zaten biliyoruz. Takımın beyni, yine Coutinho olacak. Ofansif orta saha olarak 10 numara görevini layıkıyla yapacak ve formunu daha da arttıracaktır. Sterling'in astronomik bir bedelle Manchester City'e transferi sonrası sağ açık olarak ise, Hoffenheim'den transfer edilen Roberto Firmino'yu bekliyorum. Genç Brezilyalı, artık basamak olarak zirveye çıktı ve bu noktada elinden gelenin en iyisini yapması gerekiyor. İki Latin Amerikalı olarak Coutinho ve Firmino'nun uyumu, Liverpool için de bir avantaj olacaktır. Sturridge ile de sürekli yer değiştireceklerdir. Birini sağda birini solda sık sık yer değiştirirken göreceğimizi düşünüyorum. İki yıldıza böyle bir sistem gerekiyor (Aşağıdaki formasyonda kırmızı işaret, maç boyunca sürekli yer değiştireceklerini anlatıyor. Sturridge'in üzerindeki futbol işareti de İngiliz golcünün gizli forvet görevini simgeliyor).

Ofansif orta sahada, her daim ilk 11'i zorlayacak Adam Lallana ve Jordon Ibe gibi iki önemli isim bulunuyor. Özellikle Sterling'in gidişi sonrası Ibe'ye daha çok inisiyatif verilmesi taraftarıyım. Her ne kadar takımı iyi yönetemese de genç oyunculara elmas gibi dokunan Rodgers, Ibe'den çok daha iyi bir Sterling yaratabilir. Lallana da uzun sezon boyunca gerek ofansif gerekse orta saha olarak değerlendirilecektir. Burada, Coutinho'nun yorulduğu zamanlar; Lille'den dönüşü sonrası takımda kalan Divock Origi de AMC olarak forma giyebilir. Satılması gündemde Mario Balotelli'yi de unutmamak lazım. Joao Teixeira da genç bir futbolcu olarak hocasından şans arayacak.  Bu durumda orta saha olarak Henderson-Milner-Sturridge-Coutinho-Firmino beşlisini söyleyebiliyoruz.

Forvet

Liverpool, 2014-2015 sezonunda forvetten çok çekti. Büyük umutlarla transfer edilen Mario Balotelli ve Rickie Lambert vasatı aşamadı. Yeni sezon öncesş Lambert, WBA'ya gönderildi. Balotelli ise, yapılan ilk ciddi teklife büyük ihtimalle satılacak. Takımda kalsa bile, geçen sezonki performansından sonra forma şansı bulabilmesi çok zor. Forvet mevkiine, 2015-2016 sezonu öncesi gelen 3 önemli isim var. Aston Villa'daki performansıyla gönüllerimizi fetheden Christian Benteke, Burnley'deki çıkışıyla hayallerimizi süsleyen Danny Ings ve kiralık olarak gittiği Lille'den dönen Divock Origi...

Liverpool'un kıymetli çocuğu Benteke
Forvette, formanın en ciddi adayı, Sturridge'yi sola kaydırdığımızda, Christian Benteke tabii ki... Aston Villa'dan 46 Milyon Sterlin'e transfer edilen Belçikalı golcü, sakatlıklar yüzünden çok çekse de kaliteli bir kumaşa sahip... Özellikle geçtiğimiz yıl sakatlıktan döndükten sonra 13 maçta 13 gol attığı bir performansı var ki, dillere destan... Fizyoterapistler ona Liverpool'da iyi bakacaktır, Benteke de gollerini sıralayacak ve Suarez sonrası kendini taraftarın gözbebeği yapacaktır. Her gece yatmadan "Allahım! Lütfen Benteke sakatlanmasın ve bomba gibi bir sezon geçirsin!" duası edeceğimiz neredeyse kesin... Genç İngiliz forvet Danny Ings'i uzun vadeli bir transfer olarak düşünmek lazım... Bulduğu şansları etkili bir şekilde değerlendirecek ve gelişimin burada tamamlayarak ilerleyen yıllarda Liverpool'a en yüksek katkıyı verecektir. İlk etapta, önümüzdeki yıl, ben ondan ligde 10 gol bekliyorum. Belçikalı Origi de dikkat edilmesi gereken bir yıldız adayı... Bitiricilik anlamında tam gelişememiş olsa da; en azından önümüzdeki yıllarda iyi bir rotasyon oyuncusu olacaktır.

Takımı yeni sezon öncesi değerlendirmemizin ardından; gelelim bu sezon düşündüğüm 11'e... Bence bu 11, Premier Lig ve başarı için en doğru 11...