30 Kasım 2015 Pazartesi

Akhisar, Kartalı Avladı!


Başakşehir Fatih Terim Stadyumu'nda, liderliğini pekiştirmek isteyen Beşiktaş ile son 5 haftada 12 puan toplayarak çıkışa geçen Cihat Arslan'ın Akhisar Belediye'si karşı karşıya geldi. Şenol Güneş, haftaiçinde Akhisar konusunda oldukça temkinliydi ve zor bir maç olacağını düşünüyordu. Aynı şekilde Cihat Arslan da Beşiktaş'a karşı tüm önlemleri alarak sahaya çıkacaktı. Ev sahibi Beşiktaş'ta teknik direktör Şenol Güneş, Ersan Gülüm'ün yokluğunda stoperde Tosic'e görev verdi. Buradan; deneyimli çalıştırıcının Franco ve Milosevic'i tamamen gözden çıkardığını söyleyebiliriz. Bunun yanında orta sahada tam iyileşemeyen Gökhan Töre'nin yerine kanatlarda Quaresma ve Olcay Şahan yer aldı. Sosa da Necip'in yerine formasına kavuşan isim oldu. Rakip Akhisar Belediye'de ise teknik direktör Cihat Arslan, Bursaspor karşısında kazanan kadroyu bozmadı ve o kadroyla sahaya çıkmayı tercih etti.

Maçın başlangıç düdüğünün ardından; ilk 10 dakikada alıştığımız Beşiktaş hücum presini göremedik. Maç, oldukça ortada başladı. Konuk ekip Akhisar, ilk tehlikeli atağında golü bulan isim oldu. Ahmet Cebe, Beşiktaş savunmasının boşluğundan yararlandı ve Güray'a mükemmel bir ara pas attı. Bu pasla birlikte kaleciyle karşı karşıya kalan Güray Vural, dengesini kaybetmesine rağmen kaleciyi çalımlayarak golünü attı ve İzmir ekibini 1-0 öne geçirdi. Beşiktaş, erken golün şokunu erken atlatmaya çalıştı ve rakip alanda etkisiz de olsa bir baskı kurdu. Bu dakikalarda Mario Gomez'in auta giden kafasıyla ilk tehlikeli ataklarını gerçekleştirdiler. Bu sezon ilk kez ilk 15 dakikada kalesinde gol gören Beşiktaş, yenik duruma düştükten sonra topun kontrolünü eline geçirdi; ancak rakip kaleye gitmekte oldukça zorlandı.Dakikalar 25'e gelene kadar, Beşiktaş sık sık Quaresma'nın kanadından etkili olmaya çalıştı; fakat vasat bir görünümdeydi. Ev sahibinin gole en çok yaklaştığı atak, 36. dakikada Oğuzhan'laydı. Genç orta sahanın beklenmedik sert şutunu, Akhisar kalecisi Lukac güçlükle çıkartabildi.

35'ten sonra devre arasına eşitlikle girmek için saldıran Beşiktaş, rakip kaleye iyice baskı yaptı. Olcay'ın pasında uygun durumda topla buluşan Quaresma, topu boş kaleye gönderemeyerek saç baş yoldurttu. İki dakika sonra Gomez'in şutu, az farkla dışarı çıktı. Beşiktaş bu baskısını bir türlü gole çeviremeyince; Akhisar daha da direnç kazandı ve cesaretlendi. Orta sahada topla buluşan Sami, Beşiktaşlı Rhodolfo'dan sıyrılıp ceza sahası ön çizgisinden normal hızda bir şut çıkardı. Beşiktaş kalecisi Tolga, büyük bir hata yaptı ve üzerine gelen topu içeri aldı. Sami'nin bu golüyle Akhisar, 2-0'lık üstünlüğü yakaladı. Takımlar, devre arasına bu skorla girdi. İlk yarıda konuk ekip Akhisar Belediye, sahada futbol adına ne yapılması gerekiyorsa en doğru biçimde yaptı ve karşılığını da 2 farklı üstünlükle almış oldu. Ege ekibi, Cihat Arslan yönetimindeki dirençli yapısını sürdürdü ve Beşiktaş'a karşı dersini iyi çalıştığını gösterdi. Yeşil-Beyazlılar, alan daraltma yöntemiyle Siyah-Beyazlıların pas yapmasını engelledi. Mario Gomez, Oğuzhan Özyakup ve Quaresma gibi isimlere çift markaj uyguladılar. Bunun yanında kontralarla birlikte Beşiktaş savunması ve kalecisinin de ikramlarını değerlendirdiler ve daha ilk 45'ten mutlu sona ulaştılar.

Cenk Sonu Değiştiremedi

Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş, tabelayı değiştirebilmek adına ikinci yarıya değişiklikle başladı. Son haftaların formsuz ismi Olcay Şahan, yerini Cenk Tosun'a bıraktı. Cenk, ikinci yarıda daha çok solda gibi yer alsa da; Siyah-Beyazlılar gol için forveti ikiledi. İkinci yarıya Akhisar, 2-0'ın verdiği direnç ve özgüvenle başladı. Ege ekibi, bol pas yaparak Beşiktaş'ın tempo ve baskı yapmasını engellemeye çalıştı. Rodallega'nın direkten dönen sert şutuyla üçüncü gole de yaklaştılar. Beşiktaş, ilk yarıdan farklı olarak ikinci yarıda daha çok sağ kanattan yüklenmeye çalıştı. Gökhan Töre'nin oyuna girmesiyle üçüncü bölgede top tutabilmek ve yaratıcılıkla daha etkili olabilmek amaçlansa da Şenol hoca bu hamlesiyle başarılı olamadı. İkinci devrenin genelinde Beşiktaş, pozisyon yaratmak için sürekli pas yapan ve ceza sahası içine orta gönderen bir takım hüviyetindeydi. Konuk ekip Akhisar ise, ikinci yarıda oyunu geride kabul etse de yakaladığı kontralarla Beşiktaş'ın baskısını girmeye çalıştı. Bu konuda ikinci yarıda oyuna giren Onur ve Kolombiyalı Rodallega ile etkili oldular.

Akhisar, 75. dakikadan itibaren top çevirmeyi tercih etti. Bu dakikalarda Beşiktaş, konuk ekipten topu almakta oldukça zorlandı. Bir türlü bulunamayan gol sonrası, ev sahibi son 20 dakikada oyundan iyice koptu. İkinci yarının ilk 15 dakikasından sonra ilk yarıdaki baskıyı da kuramadılar. Son dakikalarda ev sahibi, Atiba'nın 2 kafasıyla gole yaklaşsa da; günün başarılı ismi Akhisar kalecisi Lukac, topun sahibi oldu. Beşiktaş'ın skor bulma sonuçları başarısız olunca, ikinci yarı Akhisar'ın istediği planda geçti ve maç 2-0 sonuçlandı. Deplasmandan altın bir 3 puan çıkaran Cihat Arslan'ın Akhisar Belediye'si puanını 25'e yükseltti ve son haftalardaki başarılı gidişatını sürdürdü. Cihat Arslan, savunmayı ve direnci seven karakterini Ege ekibine yansıttı, böylelikle önemli bir uyum yakalamış oldular. Bugün Akhisar, Spor Toto Süper Lig'in en dirençli takımlarından biri haline geldiyse, bunda Cihat Arslan'a aslan payı çıkarmak gerekiyor. Bugün 90 dakika boyunca sahada yapılması gereken her şeyi yaptılar ve doğal olarak galibiyetle istediklerine ulaştılar. Cihat Arslan'ı ve Akhisar'ı tebrik etmemiz gerekiyor.Akhisar'da bugün Lukac, Douglao, Güray Vural ve Sami gibi isimler, etkili futboluyla ayrıca bir tebriği hak etti. Beşiktaş'ı çökertme planının baş elemanlarıydı.

Beşiktaş'ın Düşünmesi Gerekenler

Başakşehir Fatih Terim Stadyumu'nda Akhisar rüzgarları esti. Beşiktaş, kalecisinin ve stoperlerinin önemli hataları sonucu sahadan mağlup ayrıldı; ancak 90 dakika boyunca sahada isteksiz bir Kartal vardı. Bursa maçıyla birlikte sezonun en kötü ikinci maçını oynadıklarını söyleyebilirim. Suç tabii ki teknik direktör Şenol Güneş'in değil… Güneş, gol için gerekli hamleleri yaptı; fakat bir türlü skora ulaşamadılar. Akhisar Belediye'nin dirençli, kapalı, savunma ağırlıklı ve alan daraltıcı futboluna karşı koyamadılar. Siyah-Beyazlılar, bu 2-0'lık mağlubiyetten bazı dersler çıkarmalı:

1-) Siyah-Beyazlılarda stopere Rhodolfo'nun yanına tecrübeli bir stoper gerekiyor. Rhodolfo ile birlikte iyi anlaşacak ve geriden oyun kurabilecek bir stoper çok fayda sağlar. Akhisar karşısındaki Rhodolfo-Tosic tandemi fazlasıyla sırıttı.

2-) Beşiktaş'a acil bir şekilde kaleci transferi gerekiyor. Tolga Zengin, formsuz futbolunu Akhisar karşısında da sürdürdü ve Sami'nin golünde oldukça hatalıydı. Tecrübeli ve savunmayı da adam edecek bir kaleciye acilen ihtiyaçları var. Transfer yapılmayacaksa bile, artık Günay Güvenç'e şans tanınmalı…

3-) Tolgay Arslan'a çabuk iyileştirici hangi tedaviler varsa, uygulanmalı… Beşiktaş, haftalardır Atiba'nın yanında oyunu çift yönlü oynayabilecek bir orta sahanın eksikliğini çekiyor. Tolgay iyileşmeli ve bu mevkide formayı bırakmamalı…

4-) Beşiktaş, kapanan takımlara karşı kilidi açmakta oldukça zorlanıyor. Teknik direktör Şenol Güneş, farklı bir sistem ve farklı bir yapıyla bu sorunun üstesinden gelmeli…

5-) Şenol Güneş'in gözden düşen yıldızları tekrar parlattığını biliyoruz. Beşiktaş'ta kanatlarda Olcay ve Quaresma gibi isimler S.O.S veriyor. Şenol Güneş, Volkan ve Burak'a yaptığı gibi Beşiktaş'ta bu ikiliye de destek olmalı…

6-) Kerim Frei'ye daha fazla forma şansı verilebilir. Genç kanat oyuncusu, istekli futboluyla dikkat çekiyor. Olcay'ın ve Quaresma'nın kötü, Gökhan'ın durgun olduğu bir ortamda Kerim aranan kan olabilir.


7-) Bu mağlubiyetin düşüş devrini başlatmaması için oyuncularla sürekli konuşulmalı… Ligin kritik dönemlerine girilirken; teknik ekipte mutlaka psikolojik bir danışman yer almalı…

24 Kasım 2015 Salı

Norveç'ten 'Derya Kuzuları' Bunlar!


Her yıl Kasım ayını zor getirenler olarak, Football Manager 2016'nın tadını çıkarma zamanı geldi. Football Manager serilerinde, gerçek hayattaki gibi en büyük problemimiz para… Seçtiğimiz takımlarda fazla para olmuyor ve biz bu oyunun dahileri de bir takım yaratmak adına büyük sıkıntılar çekiyoruz. Rahat bir nefes almanın en kolay yolu, uygun maliyetli futbolcular… Norveç, son 2 yılda bu konuda büyük bir adım attı. Tippeligean'de hem uygun maliyetli, hem yetenekli hem de takımınıza çok uyacak 20 genç ismi sizler için bulduk.

1-)Erik Tonne - Bodo/Glimt


Erik Tonne 23 yaşında ve mevkisi sol açık… Orta sahanın her bölgesinde görev yapma yeteneği olsa da solu daha çok seviyor. Gerekli eğitimi verebilirseniz, forvet pozisyonu için de yetenekleri küçümsenmeyecek derecede… Orta yapması ve duran toplar ondan soruluyor. Gücünü, şutunu ve topsuz alan özelliklerini geliştirdiğiniz takdirde, yararlı olacaktır. Sözleşmesi bu yıl bitiyor.

2-)Martin Bjornbak - Haugesund


Martin Bjornbak, 22 yaşında ve stoper pozisyonunda görev yapıyor. Genç yaşına rağmen kafa toplarında ve top kapma konusunda oldukça gelişmiş durumda… Agresifliği onun negatif yonu olsa da; güçlü ve dayanıklı bir futbolcu olarak ön plana çıkıyor. Hızının ve markajının geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yanında, sözleşmesi bu yıl sona eriyor.

3-)Joakim Vage Nilsen - Haugesund


23 yaşında olan Vage Nilsen, sol bek olarak görev yapıyor. Çağımızın futbolunun modern sol bek görüşüne oldukça uygun; iki yönlü bir sol bek olarak dikkat çekiyor. Tekniği, orta yapması ve dribblingleriyle ön plana çıkıyor. Hız ve güç olarak antrenmanlarda geliştirilmesi gerekiyor. Sözleşmesinin bitimine 1 yıl var.

4-)Kristoffer Ajer - Start


16 yaşındaki Ajer, Football Manager 2016'da büyük favorilerimden biri… Orta sahada görev yapıyor. Hem defansif hem de ofansif, iki yönlü bir savaşçı orta saha olarak dikkat çekiyor. 90 dakika boyunca bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle herkesi kendine hayran bırakıyor. Profili, verdiğiniz eğitimlerle 2-3 yıl içinde hızlı gelişmeye açık… Kariyer açtığınızda, onu takımınıza almak için dünyanın önemli kulüpleriyle bir savaş vereceksiniz. Markaj ve top kapmasının geliştirilmesi gerekiyor. Sözleşmesi 2 yıl sonra bitiyor.

5-)Kamyar Murad - Lillestrom


Kamyar Murad, 18 yaşında ve ofansif orta saha olarak görev yapıyor. "Serbest oyuncu" rolünde oynamayı seviyor. Belki profili ilk bakışta ilginizi çekmeyecek; ancak gelişime oldukça açık bir genç…Dribbling, ilk kontrol, teknik ve özel yetenek; onda dikkat çeken ilk noktalar… Bitiricilik, pas ve duran toplar anlamında geliştirilmesi gerekiyor; fiziksel özelliklerine de bir el atılmalı… Sözleşmesi bu yıl sona eriyor.

6-)Martin Linnes - Molde


Artık birçoğumuz, bu ismi Beşiktaş'ın gündeminde olduğu için tanıyor. Fenerbahçe ile karşılaştıkları maçta da daha yakından tanıma fırsatı buldunuz. 23 yaşındaki Linnes, sağ bek olarak görev yapıyor ve tam bir ofansif bek olarak dikkat çekiyor.  Oldukça dikkat çekici ve aldığınız her takıma uyum sağlayacak bir profili var. Sözleşmesi, 2 yıl sonra sona eriyor.

7-)Agnaldo - Molde


Molde'nin 20 yaşındaki Brezilyalı'sı Agnaldo, ofansif orta saha olarak görev yapıyor. Hücum hattının ortasında ve solunda forma giyiyor. Dribblingleri ve hızlı yapısıyla dikkat çekiyor. Her zaman uzaktan sert ve sürpriz şutlar çıkarabiliyor. Sadece futbolunun defansif yönündeki eksikliklerinin vereceğiniz eğitimle tamamlanması gerekiyor. Sözleşmesi, 2 yıl sonra sona eriyor.

8-)Mohammed Elyounoussi - Molde


Norveç futbolunun en üzerine titrediği futbolculardan Elyounoussi, FM2016'da da hakkına uygun bir profille yaratılmış. 20 yaşındaki genç Norveçli, orta sahanın solunda forma giyiyor. Sol kanadı çok seviyor; fakat ofansif orta sahanın tüm bölümlerinde forma giyebiliyor. Yeni pozisyon eğitimiyle forvet olarak da eğitebilirsiniz, zorluk çekmeyecektir. İlk bakışta tekniği, dribblingleri ve özel yeteneği göze çarpıyor. Bitiricilik, pozisyon alma ve güç konularında geliştirilmeli.. Sözleşmesi 2 yıl sonra bitiyor.

9-)Sander Svendsen - Molde


17 yaşındaki genç Svendsen, forvet pozisyonunda görev yapıyor. Ayrıca orta sahanın her bölgesinde de oynamaya elverişli bir isim… 17 yaşındaki birine göre; profili gören herkesi sevince boğuyor. Tekniği, kararlılığı ve dayanıklılığı dikkat çeken noktalar… Özel yetenek ve bitiricilik alanlarında çalışmalarla güçlendirilmesi gerekiyor. Svendsen'den yeni pozisyon eğitimiyle çok rahat bir orta saha oyuncusu da yaratabilirsiniz. Sözleşmesi 1 yıl sonra sona eriyor.

10-)Sondre Rossbach - Odds BK


Football Manager'de kolay kolay kaleci beğenemeyen ben, Rossbach'ın profilinde uzun süre kaldım ve haklı çıktığıma sevindim. 19 yaşındaki genç isim, Odds'ta kaleci olarak görev yapıyor. Refleksleri, zihinsel ve fiziksel özellikleriyle göze çarpıyor. İlk kontrol ve pas anlamında özelliklerinin geliştirilmesi gerekiyor. Sözleşmesi bu yıl sona eriyor.

11-)Fredrik Oldrup Jensen - Odds BK


21 yaşındaki Jensen, orta sahada görev yapıyor. Tıpkı Ajer gibi oyunun iki yönünü de oldukça dinamik oynuyor; fakat Ajer'den farklı olduğu nokta, Jensen'in oyun kurucu rolünü üstlenebilmesi… İlk kontrolü, pası ve takım oyunuyla dikkat çekiyor. Özel yetenek, markaj ve hızlanma, özel antrenmanlarla giderilmesi gereken eksikleri… Sözleşmesi bu yıl sona eriyor.

12-)Alexander Groven - Sarpsborg


Sol ayaklı genç Groven, sol bek pozisyonunda görev yapıyor. Ancak orta sahanın solunda ve sol açık olarak da bir hücumcu gibi forma giyebilme yeteneklerine sahip… Markaj konusunda oldukça iyi görünürken; orta yapması ve fiziksel özellikleriyle ön plana çıkıyor. 23 yaşındaki Norveçli'nin, zihinsel özelliklerinin ilk planda geliştirilmesi gerekiyor. Sözleşmesinin bitişine 2 yıl var.

13-)Mande Sayouba - Stabaek


Henüz 21'indeki Sayouba Stabaek'te kaleci olarak forma giyiyor. İlk bakışta göze çarpan ve geliştirilebilir bir profile sahip… Kıvrak yapısı ve refleksleriyle Football Manager 2016'da dikkat çekiyor. Bire birlerdeki meziyetiyle, refleksleriyle, degaj gücüyle, hava toplarındaki etkinliğiyle ve özel yeteneğiyle oldukça tercih edilebilecek bir isim… Fildişi Sahilli futbolcunun sözleşmesinin bitişine 3 yıl var.

14-)Yassine El Ghanassy - Stabaek


24 yaşındaki Belçikalı, gerçek hayatın kendisine adil davranmadığını düşündüğüm futbolculardan… Stabaek'te sol açık olarak görev yapıyor. Aynı zamanda ofansif orta sahanın her bölgesinde ve forvette forma giyebiliyor. El Ghanassy'i forvette denediğim ve bana 32 golle katkı verdiği yıllar çok olmuştur. Dribblingleri, ilk kontrolü, cesareti, özel yeteneği ve tekniğiyle ön plana çıkıyor. Bitiriciliğinin ve gücünün geliştirilmesi gerekiyor. Forvet pozisyonu için oyuncuyu geliştirmekten kaçınmayın. Sözleşmesi bu yıl sona eriyor.

15-)Iver Fossum - Stromsgodset TF


Orta sahanın ortasını Fossum-Ajer ikilisine teslim ettiğinizde; Football Manager 2016'da takımınız en on yıl çok rahatsınız… Fossum, Ajer'den sonra Norveç'ten ikinci favorim… Defansif özellikleri ve kesiciliği ağır bassa da; iki yönlü bir orta saha oyuncusu olarak gelişiyor. Attığı paslar ve liderlik vasfıyla oyun kurucu rolüne de göz kırpıyor. Markaj, pas ve hız konularında geliştirilmesi gerekiyor. Sözleşmesinin bitimine 2 yıl var.

16-)Gustav Wikheim - Stromsgodset TF


21 yaşındaki Norveçli, ofansif orta sahanın iki kanadında da görev yapabiliyor ve joker görevi görmesiyle ön plana çıkıyor. Ben onu solda değerlendirmeyi tercih ediyorum, daha etkili oluyor. İlk kontrolü, dribblingleri, tekniği ve özel yeteneği olarak tatmin edici bir orta saha… Duran toplar, top kapma ve liderlik alanlarında geliştirilmesi gerekiyor. Sözleşmesinin bitimine 2 yıl var.

17-)Ghayas Zahid - Stromsgodset TF


20 yaşındaki Norveçli Zahid, ofansif orta saha olarak forma giyiyor. İsterseniz kanatlar için eğitim verebilirsiniz; ancak ortada gösterdiği eğitimi gösteremiyor. Dribbling, ilk kontrol, teknik, özel yetene, topsuz alan ve hızlanma; onda ön plana çıkan özellikler… Futbolunun defansif yönünde eksikleri bulunuyor. Sözleşmesinin bitimine 2 yıl var. Biraz sabırla üzerine titrerseniz, iyi sonuç alırsınız.

18-)Jonas Svensson - Rosenborg


21 yaşındaki Norveçli, sağ bek pozisyonunda görev yapıyor. Ancak istenildiğinde, sağ açık ve merez orta saha pozisyonlarında da oynayabiliyor. Bu çeşitliliğini ilk kontrol, pozisyon alma ve takım oyunu ile birleştirmiş durumda… Gerçekten çok soğukkanlı, aklıyla oynuyor diyebiliriz. Dayanıklı sağ bek, orta yapma ve top kapma konularında acilen geliştirilmeli… Sözleşmesinin bitmesine daha 3 yıl var.

19-)Pal Andre Helland - Rosenborg


Listemizin en yaşlı oyuncusu; aynı zamanda önemli bir potansiyele de sahip… 25 yaşındaki Helland, ofansif orta sahanın sol kulvarında forma giyiyor. Bunun yanında, orta sahanın her bölgesini aktif olarak kullanabiliyor ve tam bir takım oyuncusu olarak ortaya çıkıyor. Uzaktan şutlarıyla beklenmedik anlarda etkili olabiliyor. Kararlı ve lider bir yapıda… Güçlü ve dayanıklı yapısıyla kolay yıkılmıyor ve top kaptırmıyor. Sözleşmesinin bitmesine 3 yıl var.

20-)Ole Kristian Selnaes - Rosenborg


20 yaşındaki Norveçli, defansif orta saha olarak görev yapıyor. Tam bir kesici profiline uygun… İlk kontrolü, adrese teslim pas ve orta yeteneğiyle dikkat çekiyor. Soğukkanlı, çalışkan ve dayanıklı bir futbolcu… Ancak bir ön libero futbolcusuna göre top kapma ve markajının hızla geliştirilmesi gerekiyor. Dinamik bir yapısı var. Aldığı eğitimlerle, oyunun hücum bölümünde de etkili olacaktır. Sözleşmesi, iki yıl sonra bitiyor.

23 Kasım 2015 Pazartesi

Hücum Pres Kartal'ı


İstanbul'daki rüzgarlı ve soğuk havaya rağmen; siyah-beyazlı taraftarlar, takımı Beşiktaş'ı Bşaakşehir Fatih Terim Stadyumu'nda yalnız bırakmadı. Liderliğini pekiştirmek isteyen ve Galatasaray'ın puan kaybetmesiyle birlikte rakibiyle olan puan farkını 7'ye çıkarmak isteyen Beşiktaş; Okan Buruk yönetiminde alacağı puanlarla toparlanmak isteyen Medicana Sivasspor'u konuk etti. Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş, sahaya yine Beşiktaş'ın bilindik ve alışılmış sistemini sürdü. İstikrar, uzun zamandır Karakartal'da olmayan bir özellikti, deneyimli çalıştırıcı Şenol Güneş de Beşiktaş'a bu özelliği getirdi. Siyah-beyazlılarda İsmail, formuyla yine sol bekte sahadaydı. Gökhan Töre'nin yokluğunda ise solda Quaresma ve sağda Olcay forma giydi. Okan Buruk'un Medicana Sivasspor'u ise, 4-2-3-1 düzeniyle sahadaydı. Okan Hoca, Beşiktaş'ın orta sahadaki etkinliğini bitirebilmek adına; Taouil-Adem-Hakan üçlüsüyle oldukça defansif bir üçlü çıkardı. Eneramo, eski takımı Beşiktaş'a karşı ileri uçta yer aldı.

Bu bilgilerin gölgesinde, maç başladı. Beşiktaş, her zamanki gibi başlangıç düdüğünden itibaren kontrolü eline aldı ve rakibi boğdu. İlk 14 dakika top daha çok Beşiktaş'ta olurken; Siyah-Beyazlılar, hücum pres ile Sivasspor'a nefes aldırmadı. İlk tehlikeli ataklarına da 6'da ulaştılar. Sivasspor kalecisi Setkus'un ikramını, Mario Gomez değerlendiremedi. Ardından Olcay ve Sosa ile de iki yüzde yüzlük pozisyonu kaçırdılar. 15'ten sonra Medicana Sivasspor toparlanır gibi oldu. Üçüncü bölgede daha etkili bir futbol ortaya koydular. Konuk ekibin yıldız ismi Aatif, iki net şutuyla kaleci Tolga Zengin'i geçemedi. Dakikalar 30'u gösterdiğinde, Beşiktaş yine topu eline geçirdi ve sahadaki kontrolünü arttırdı. 35'te Eneramo'nun kaçırdığı net fırsat, Sivassporlu taraftarlara saç baş yoldurdu. Beşiktaş, Sivasspor'un birinci bölgedeki kalabalık yapısı nedeniyle kilidi açmakta zorlanırken; imdada 44'te Atiba yetişti. Sivassporlu Adem Koçak, ceza sahası içinde Atiba'yı itti ve Hakem Hüseyin Göçek tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. Topun başına geçen Mario Gomez, top ve kaleciyi farklı köşelere göndererek Beşiktaş'ı 1-0 öne geçirdi. Takımlar, bu skorla soyunma odasına girdi.

Kartal kontrolü bırakmadı

Başakşehir Fatih Terim Stadyumu'nda ikinci 45'in şifresini; Medicana Sivasspor'un savunmadan çıkarken kaptırdığı toplar ve Beşiktaş'ın orta sahayı kontrol altına alarak hücum pres hamleleri oluşturdu. Bu sayede Beşiktaş, oyunu rakip kaleye yıktı ve rahat bir 45 dakika geçirdi. Konuk ekipte Mehdi Taouil'in de oyundan koptuğu gözlemlendi. Orta saha oyuncusu ikinci yarıda 4 net top kaptırdı ve dördü de Sivasspor kalesine tehlikeli pozisyon olarak döndü. Siyah-Beyazlıların bu baskısıyla, Sivasspor ileriye top taşımakta oldukça zorlandı. Ev sahibi, ikinci yarıdaki ilk tehlikeli atağını 54'te gerçekleştirdi. Ricardo Quaresma kazandığı topu Mario Gomez'e aktardı. Alman forvetin vuruşunda, Sivasspor kalecisi Setkus başarılıydı. Etkisiz Olcay'ın yerine Kerim Frei'nin de girmesiyle, Beşiktaş 70'ten sonra Kerim-Oğuzhan işbirliğinde etkili oldu. Uzatma dakikalarında ise orta sahadan topu getiren Oğuzhan, Gomez'in yerine oyuna giren Cenk Tosun ile verkaç yaptı. Oğuzhan, verkacın ardından topu yaptığı düzgün bir vuruşla ağlarla buluşturdu ve maçın skorunu belirledi: 2-0!


Beşiktaş, 2-0'lık galibiyetle, Fenerbahçe'ye geçici olarak devrettiği liderliği geri aldı. Siyah-Beyazlılar, istekli oyunuyla dikkat çekerken; ligde son 2 haftadır devam eden kötü futbola da son verdiler. Lider, sorunlar yaşayan rakibi Galatasaray'la arasındaki puan farkını 7'ye çıkarmış oldu. Beşiktaş'ı bu maçta hücum presi, orta sahadaki yapısı ve ofansif bekler İsmail ile Beck'in hücuma katkıları nedeniyle tebrik etmemiz gerekiyor. Sahadaki 11 futbolcu, hatta yedek kulübesi bile çok iştahlıydı bugün ev sahibinde… Okan Buruk'lu Medicana Sivasspor içinse, bu maç tabii ki ölçü olamaz; ancak Kırmızı-Beyazlılar bugün ikinci ve üçüncü bölgeye top taşımakta bir hayli zorlandı. Ayrıca bu bölgelerde net bir şekilde yaratıcı oyuncu eksikliği de yaşıyorlar.

21 Kasım 2015 Cumartesi

Liverpool: Normal ve Sansasyonel


Etihad Stadyumu'nda Cumartesi akşamı hedefleri fazla olan iki takım karşı karşıya geldi. Manchester City, yıldız golcüsü Agüero'nun da dönüşüyle takipçisi Arsenal'in puan kaybettiği hafta kazanmak ve liderliğine puan farkını açarak devam etmek istiyordu. Liverpool ise, yeni teknik direktörü Jurgen Kloop önderliğinde üst sıralara yükselme hedefiyle bu deplasmana geldi. Bu karşılaşma, Manchester City'li Raheem Sterling ve Liverpool'lu James Milner'ın eski takımlarına karşı mücadele etmesi sebebiyle de ayrı bir özeldi. Manchester City'de Pellegrini, takımını 4-2-3-1 taktiğinde, yani her zamanki sistemiyle sahaya sürdü. Hart kaledeyken; defans hattını Sagna-Demichelis-Mangala-Kolarov dörtlüsü oluşturdu. Sağlam bir Otamendi yedekte otururken; Demichelis-Mangala tandemine anlam veremedik. Toure ve Fernando ön liberolarda yer aldı. Orta sahada Navas-De Bruyne-Sterling yer aldı. Forvette ise iyileşen yıldız golcü Sergio Agüero formasına kavuştu. Liverpool'da ise teknik direktör Jurgen Klopp, dinamik bir taktikle takımını çıkardı. Liverpool, atak yaparken 4-3-3 halini alıyor; top rakipteyken ise hemen kolaylıkla 4-5-1'e dönüyorlardı.Kalede Mignolet oynarken; savunma hattı Moreno-Lovren-Skrtel-Clyne'dan oluştu. Orta sahada Emre Can-Lucas-Milner-Lallana-Coutinho beşlisi yer aldı. Forvette ise, sahte forvet rolüyle Roberto Firmino yer aldı. Benteke ve Sturridge kenarda otururken; Klopp'un bir orta saha oyuncusunu sahte forvet olarak kullandığı sistemini çoğu taraftar ilk önce yadırgamıştır. Ancak Klopp, hızlı hücum, takım oyunu ve set hücumu gibi taktiğinin kilit ögeleri yüzünden böyle bir seçim yaptı ve maç sonunda herkes seçiminin nedenini anlamış oldu.

Gelelim maça…Liverpool, maça birinci bölgede oldukça sağlam ve ayakları yere basarak başlarken; ikinci ve üçüncü bölgede de oldukça istekli bir oyun ortaya koydu ilk yarıda… Bunun sonucunda gole çabuk ulaştılar. Manchester City'li defans Sagna'nın hatasında topu kapan Coutinho, hızla ilerledi ve Firmino'ya pas çıkardı. Firmino'nun soldan içeri yerden ortasında top Mangala'ya çarptı ve ağlarla buluştu. Fransız oyuncunun kendi kalesine attığı golle, Liverpool 1-0 öne geçti. Liverpool, golle birlikte daha da iştahlandı ve etkili futboluna devam etti. İleri üçlü sürekli yer değiştirirken; savunmada ise oldukça başarılı hamleler yaptılar. Orta sahadaki kalabalık yapıları ve gösterdikleri direnç, Manchester City'nin topu ileri taşıyamamasına sebep oldu. Öte yandan ev sahibinin savunma hattı, ilk yarıda oldukça hatalıydı. Yine böyle bir anda, Liverpool sahte forveti Firmino City stoper tandemini hataya zorladı ve topu sağ kanada sürdü. Sağdan ceza sahası içinde yer alan Coutinho'ya "Al da at'" dediğimiz yerden bir uzun pas yolladı. Ceza sahasında müsait durumdaki Coutinho topa dokundu ve Liverpool, 2-0'lık üstünlüğü yakaladı. Liverpool, orta sahadaki kalabalık yapı ve dinamik oyun sayesinde üçüncü golü de fazla bekletmeden buldu. Takım atak geliştirirken; Emre Can, topuk pasıyla Coutinho'yu gördü ve bir anda Manchester City'li 3 savunmacıyı oyundan düşürdü. Coutinho da bomboş kalan Firmino'ya kısa pasını aktardı. Firmino ise hafif dokunuşuyla durumu 3-0'a getiren golü atmış oldu. Kırmızılar, 3-0'ın ardından Firmino ile iki de net pozisyonu harcadı. Manchester City, ilk yarıda vasatı bile aşamazken; ilk tehlikeli atağına 44. dakikada hem de uzaktan bir şutla ulaşabildi. Liverpool stoperi Skrtel'in uzaklaştıramadığı top, Agüero'nun önünde kaldı. Agüero, ceza sahası dışından sert ve düzgün vuruşuyla skoru 3-1 yaptı. Takımlar, bu skorla soyunma odasının yolunu tuttular.

Liverpool'un müthiş set oyunu

İlk 45 dakikada Ettihad Stadyumu'nda Liverpool fırtınası esti. Teknik direktör Jurgen Kloop, özellikle Dortmund kariyerinden fazlasıyla hatırladığımız set hücumu ve takım oyunundan oluşan sistemi bu maçta Liverpool'a oldukça başarılı bir şekilde enjekte etti. Kırmızılar'da sahaya çıkan ileri üçlüde Coutinho, Lallana ve Firmino sürekli hareketli bir şekilde kaldı. Birbirleriyle pas yaptılar . Hücumda devamlı yer değiştirdiler. Bu dinamik yapı ve set hücumlarıyla Liverpool, ilk yarıda bir anda üç farklı öne geçebildi.

Örneklemek gerekirse daha yakından bakalım… Liverpool'da Coutinho sol açık, Lallana sağ açık ve Firmino da forvet olarak maça başladı. Konuk ekibin ilk golünde golün hazırlayıcılarından Coutinho sol kanatta yer alırken; Firmino da merkezden sola kayıyor ve City savunmasını hataya zorluyor. Liverpool'un ikinci golünde, forvet oynayan Firmino'nun sağ açığa geçtiğini ve asisti burdan yaptığını görüyoruz. Sol açık başlayan Coutinho ise, merkez forvete kayıyor ve golü böyle buluyor. Bu yapı üçüncü gol öncesi tekrar değişiyor. Üçüncü golün asistini yapan Coutinho soldan hazırlıyor, Firmino ise merkezden golü atıyor. Özetle, Liverpool'un 33 dakikada bulduğu 3 gol ve bu dakikalar boyunca oynadığı futbol; modern futbol eğitimi veren kurum ve kuruluşlar için bir ders niteliği taşımalıdır. Bu 33 dakikalık bölüm cdye aktarılması gerektiği gibi; 3 gol de kendi içinde ayrı ayrı cd'ye aktarılmalı ve Liverpool'un uyguladığı dinamik, dirençli ve değişiklik gösteren set hücumu daha iyi öğrenilmelidir.

Pellegrini'nin hamleleri tutmadı

Manchester City'de teknik direktör Manuel Pellegrini, ikinci yarıya orta sahayı kuvvetlendirerek çıkardı takımını… Toure ve Navas'ın yerlerine, orta saha oyuncuları Delph ve Fernandinho girdi. Şilili kurt hocanın bu hamlelerinin işe yarayabildiğini söylemek yanlış olur. Ev sahibi 55'e kadar ikinci ve üçüncü bölgede hareketlense de; bu dakikanın ardından Liverpool tekrar kontrolü eline aldı ve ilk yarıdaki etkinliğini sürdürdü. Manchester City'nin ikinci yarıdaki ilk tehlikeli atağı 64'te geldi. Liverpool savunmasının hataso sonucu top önünde kalan Agüero'nun sert şutunu kaleci Mignolet kurtardı. Bu dakikadan itibaren orta sahadaki direncini arttıran Liverpool, Firmino ile iki net pozisyondan yararlanamazken; maçı izleyenler iki pozisyonda da saç baş yoldu. Ardından, ikinci yarıda oyuna giren Christian Benteke, bomboş pozisyonda topu aldı ve sert vuruşunda City kalecisi Hart, topu kornere çeldi. Korneri sağdan Lallana kullandı. Ceza sahası içinde top, Skrtel'in önünde kaldı. Skrtel topa çok sert vurdu ve top filelerle buluştu: 4-1! Liverpool bu güzel golle tekrardan üç farklı üstünlüğü yakaladı. Bu dakikadan itibaren skoru değiştirecek başka bir pozisyon yaşanmayınca; konuk ekip Liverpool, lideri 4-1 ile bozguna uğrattı.


Liverpool, bu farklı galibiyetiyle ligde 9. sıraya yükseldi. Aynı zamanda Kırmızılar, lider Manchester City'i koltuğundan indirerek; yeni lider Leicester City'i de belirlemiş oldu. Ev sahibi Manchester City'i bu maçtaki performansıyla hiç beğenmedim. Savunma hataları fazlalık gösterirken; ikinci ve üçüncü bölgede oldukça silik kaldılar. Konuk ekip Liverpool ise, sahanın her alanını domine etmeyi başardı ve hakkıyla bir galibiyet aldı. Liverpool'da ilk golün hazırlayanları olan Coutinho ve Firmino, bunun yanında birer gol ve birer asistlik performanslarıyla maçın yıldızı oldular. İki Brezilyalı, Cumartesi akşamı gerçekten mükemmel anlaştı ve galibiyetin önünü açtılar. Liverpool'un bu sezonki ikinci pahalı transferi Roberto Firmino da sonunda kendisinden beklenen performansı göstererek "Merhaba!" demiş oldu. Kendisini sürekli "Normal Biri" olarak tanıtan teknik direktör Jurgen Kloop, dün akşam öğrencileriyle birlikte gayet sansasyonel bir galibiyet alarak Ada'ya damga vurmuş oldu.

BONUS:


Barca'dan Real'e Darbe Üstüne Darbe!


Dünyada en az 700 milyon insanın televizyon başında ya da Uzakdoğu'daki gibi sinemalarda izlediği dünyanın en büyük derbisi…. Takipçisi ile liderinin, sezonun gidişatını belirlemesi açısından oldukça önemli bir maç… La Liga'da her yıl merakla beklenen müsabaka… Kralın takımı ile Katalan ekibinin mücadelesi… Cristiano Ronaldo ile Lionel Messi'nin kapışması… Yan adamlar Benzema-Bale ile Suarez-Neymar'ın bu kapışmaya yandaşlık edişi… Toplam değeri 515 Milyon Euro olan dünyanın en pahalı 5 futbolcusunu içinde barındıran derbiden de öte bir kültür… Tüm bu sebepler, aslında Real Madrid-Barcelona derbisinin önemini anlatmaya yetmez bile… El Classico'nun ilk ayağı dün akşam Santiago Bernabeu Stadı'nda gerçekleşirken; yıldızların buluştuğu maç, içinde dünyanın en pahalı 5 oyuncusunu da barındırdı. Toplam değerleri 515 Milyon Euro olan Ronaldo, James Rodriguez, Gareth Bale, Luis Suarez ve Neymar sahaya ilk 11'de çıktı. Karşılaşma öncesinde Paris'te terör saldırısına kurban verdiğimiz insanlarımız için yapılan saygı duruşu ve bu saygı duruşunda iki takımın teknik direktörleri ve yedek futbolcularının da bulunması takdir topladı. Real Madrid tribünlerinden Fransa bayrağı açıldı.

Bu güzel görüntüler ve anekdotların ardından kadro yapılarına bakalım… Ev sahibi Real Madrid'de düzelen Sergio Ramos, savunmadaki yerine döndü. Benitez'in Real Madrid'i 4-2-3-1 ile sahadaydı. Casemiro'nun yerine James Rodriguez ilk 11'e girdi. Hakkında çıkan haberlerden sonra Benzema da ilk kez 11'deki yerini aldı. Real Madrid kadrosunda, derbi öncesi üç değişiklik bu şekildeydi. Luis Enrique'nin Barcelona'sı her zamanki kadro seçimi ve 4-3-3 taktiğiyle sahadaydı. Messi iyileşmişti ve kulübede yer aldı. Forvette Suarez ve Neymar'a Sergi Roberto eşlik etti. Orta saha Iniesta, Busquets ve Rakitic üçlüsünden kuruldu. Savunma hattı ise Alves-Pique-Mascherano ve Alba'dan oluştu. Bu kadro dizilişleriyle birlikte, konuk ekip Barcelona, maça daha etkili başlayan taraf oldu.

Mücadelenin ik 7-8 dakikası oldukça temkinli başladı. İki takım da birbirini tartarken; ilk tehlikeli atak Barcelona'dan geldi. Suarez'in pasında topla buluşan Neymar'ın vuruşu, auta çıktı. Ardından Real Madrid Cristiano Ronaldo'nun ayağından ilk tehlikeli atağını bulsa da Barcelona kalecisi Bravo'yu geçemedi. Karşılıklı bu ataklardan sonra; 10. dakikadan itibaren Barcelona oyunun üstünlüğünü eline alan taraf oldu. Her bölgede oldukça dominant bir oyun ortaya koydular. Ev sahibi Real Madrid, bu dominantlık karşısında iyice geri çekilmeyi tercih etti ve bu kararının cezasını kalesinde hemen gol olarak gördü. Son zamanlarda formda orta saha oyuncusu Sergi Roberto'nun muazzam pasında ceza sahası içinde topla buluşan Luis Suarez, düzgün bir vuruşla Barcelona'yı 1-0 öne geçirdi. İlk yarının son 30 dakikasında istediklerini yapabilen taraf olan Barcelona, ikinci ve üçüncü bölgedeki etkili oyununu sürdürürken; ikinci gole de ulaştı. Iniesta'dan güzel bir pas alan Neymar, ceza sahası içinde bitiriciliğini konuşturdu ve durum 2-0'a geldi. Barcelona bu iki golle iyice raharlarken oyunu rakip kaleye yıkmayı da başardı. Ev sahibi Real Madrid ise, oldukça etkisiz bir günündeydi. Orta sahada Barcelona'nın yoğun direnciyle karşılaşınca, üçüncü bölgeye top taşımakta zorlandılar ve cılız ataklar gerçekleştirebildiler. İlk yarıda takımlar 2-0'lık skorla soyunma odasına girerken; sahada ise tam bir Barcelona dominasyonu vardı.

Durdur Durdurabilirsen

Barcelona'nın ilk yarıdaki istekli oyunu, ikinci yarıda da tam gaz devam etti. Dinamik futbolları ve takım oyunuyla etkili oldular. Real Madrid'in ağırlığını koyamadığı her dakika daha da güçlendiler ve bu güçle birlikte sahanın her alanında oldukça etkili oldular. kinci yarıda devam eden bu istek, onlara golü de getirdi. Hazırlanış açısından oldukça şık golde, Neymar'ın asistinde son sözü Iniesta söyledi ve durum 3-0'a geldi. Bu dakikadan sonra, Rafa Benitez, Rodriguez'in yerine Isco'yu alarak; Real Madrid'in ön tarafta top tutmasını planladı. Real, bu hamleyle birkaç dakika etkili gözükse de; skora yansımadı. Barcelona'da ise 2 aylık bir ayrılığın ardından Messi , Rakitic'in yerine oyuna girdi. Real Madrid'in 65. dakikadan sonra fiilen pes edişiyle, Barcelona çok daha rahatladı ve işi tiki-takaya döndürdü. Karşılaşmada son sözü ise; Alba'nın şık asistinde Luis Suarez söyledi. Bu dakikadan sonra başka tehlikeli atak olmayınca, Barcelona 4-0 kazandı. Real Madrid ile puan farkını 6'ya çıkaran Katalan ekibi, liderliğini sürdürdü. Barcelona'da 2 gol atan Luis Suarez istekli futboluyla maçın yıldızı oldu. Birer gol ve birer asistlik performanslarıyla Neymar ve Andres Iniesta da göz kamaştıran isimler oldu.

Barcelona için önemli bir anekdot da Lionel Messi'siz nasıl idare edişleri oldu. Arjantinli süper yıldızın 2 aylık yokluğunda, Barcelona'da  Neymar ve Suarez ikilisi dümene geçti. Messi'nin oynamadığı her maçta Neymar ve Luis Suarez skora katkı yapmayı başardı ve Messi'nin yokluğunu aratmamış oldu. Rakamlara vurdurmak gerekirse; Barcelona'nın attığı son 20 golün 10'unda Neymar'ın, 10'unda ise Luis Suarez'in imzası var. Bu ortaklık, gerçekten müthiş bir istatistiği gözler önüne seriyor. Bu ikili, 10'ar gole katkıda bulunarak, La Liga'da gol krallığı yarışında da öne geçtiler. Eleştirim ise, Real Madrid tarafına olacak. Real Madrid, Rafa Benitez yönetiminde oldukça etkisiz, pasif ve sinmiş duruyor. İyi bir ortaklık olmadığı görüşündeyim. Bu ortaklık, başkent ekibini her geçen hafta daha da zedeliyor ve zirveden uzaklaştırıyor. Sistem, mantalite ve beklentiler açısından iki taraf birbirine hiç uyuşmuyor. Rafa Benitez özellikle Liverpool kariyerinden sevdiğim ve saygı duyduğum bir hocadır; ancak Real Madrid için oldukça yetersiz kalıyor. Bu akşam Real Madrid'in derbideki silik futbolu kabul edilemez. Real Madrid daha farklı yenildiği maçlarda bile Barcelona'ya hiçbir zaman bu kadar fazla ezilmemiştir.


Eflatun-Beyazlılarda savunma hatalarını da görmezden gelmek mümkün değil… Ramos'un tecrübesiyle o bölgeyi toplamasına rağmen; pozisyon kaybıyla yine açıklar veriyorlar. Ramos olmadığı zaman, takım savunmasının halini düşünmek bile istemiyorum. Nitekim, Sevilla mağlubiyetlerinde bu durumu net analiz etme fırsatı yakalamıştık. Real Madrid'de bir pes etme olayı da hakim… Sevilla karşısında pes ettikleri gibi bu akşam da Barcelona karşısında 65'ten sonra pes ettiler. Tüm bu sorunların üstesinden gelmeleri ve yeni bir başlangıç yapmaları gerekiyor. Zira Celta Vigo, Atletico Madrid ve Valencia gibi ekipler; alttan sağlam gelirken işleri oldukça zor…

Fenerbahçe, Voleybol Maçından Hayata (!)


Mersin'de iki farklı takım ve iki farklı psikolojik hal çıktı karşımıza… Ev sahibi Mersin İdmanyurdu'nda, parasal sorunlar bir türlü halledilemedi. Futbolcular, haftaiçinde paralarını alamadıkları gerekçesiyle idmana çıkmadı ve boykot etti. Bu yaptıklarında son derece haklıydılar. Bülent Korkmaz ise, yaşadığı kayıp nedeniyle oldukça üzgündü. Güney ekibinde, böyle negatif bir psikoloji seyrediyordu. Konuk ekip Fenerbahçe'de ise; teknik direktör Vitor Pereira'ya medya yoluyla yapılan eleştiriler; Başkan Aziz Yıldırım sayesinde çözüldü. Aziz Yıldırım, voleybol maçında Vitor Pereira ile pozlar vererek "Sonuna kadar arkandayız!" mesajı verdi. Pereira ve sarı-lacivertli futbolcular da bu pozitif psikolojinin moraliyle sahadaydı. Fenerbahçe, lider Beşiktaş'tan önce oynadığı için; kazanarak şampiyonluk yolundaki rakibini strese de sokmak hedefindeydi. Mersin'de Bülent Korkmaz, 4-2-3-1 ile çıktı sahaya… En tehlikeli silahı, Nakoulma'yı kenarda tutması eleştirilecek bir hamleydi. Murat Ceylan ve Tita da kenarda olan isimlerdi. Güney ekibinde Güven sol açık Eren de sağ açık olarak yer aldı. Konuk ekip Fenerbahçe'de Pereira defans hattını Hasan Ali-Bruno Alves-Kjaer- Gökhan Gönül dörtlüsünden kurdu. Caner ve Şener yine kesik yiyen isimlerdi. Orta saha yapısı değişmezken; Robin Van Persie de tek forvet olarak sahadaydı.

Fenerbahçe, maça daha etkili başlayan taraftı. Başlangıç düdüğüyle birlikte topun kontrolünü ele geçirdiler ve golü de erken buldular. Dakikalar 8'i gösterdiğinde, Mehmet Topal, soldan ceza sahasına penetre etti. Kenardan çıkardığı pasla, ceza sahasına giren Hasan Ali buluştu. Tecrübeli sol bekin düzgün şutu ağlarla buluştu ve Fenerbahçe Mersin karşısında 1-0 öne geçti. Konuk ekip, golden sonra da durmadı ve oyundaki iştahını ilk 25 dakika boyunca sürdürdü. Önce Josef sonra da Alper'in vuruşlarıyla Sarı-Kanarya ikinci gole yaklaşsa da; skor bulamadı. İlk yarım saatlik bölümün ardından ise, mücadele orta saha mücadelesi şeklinde geçti ve Fenerbahçe, devre arasına 1-0 önde girdi. İlk 45'te, Mersin İdmanyurdu adına söylenebilecek olumlu tek bir şey yoktu. Topun kontrolünü rakibe verdiler ve geride beklediler. Fenerbahçe ise, ilk 25 dakikadaki oyununu tüm devreye vursa, iki veya üç farklı öne geçebilirdi.

Fener Açıldı

İkinci yarıya Mersin teknik direktörü Bülent Korkmaz, hatasını anlayarak başladı. Eren'in yerine Prejuce Nakoulma oyuna girdi. Güney ekibi, bu değişiklikle ikinci yarıda üçüncü bölgede daha etkili olsa da; Fenerbahçe maçı bırakmadı. İkinci 45'e de o ilk yarının ilk 25 dakikasındaki gibi etkin başlayan Fenerbahçe 11 dakikada farkı  üçe çıkardı. Günün başarılı isimlerinden Diego soldan güzel bir şekilde getirdiği topu arka direkteki Nani'ye ortaladı, Portekizli'ye ise dokunmak kaldı ve durum 2-0'a geldi. Golden 8 dakika sonra Nani'nin pasıyla sağda topla buluşan  Mehmet Topal, ceza sahası içindeki Van Persie'ye pas çıkardı. Robin Van Persie, sert vuruşuyla skoru 3-0'a getirdi ve bu sezon 5. golünü attı. İlkler yaşanıyordu  uzun bir sürenin ardından Fenerbahçe için uzun bir süre sonra… Mehmet Topal, ilk kez 2 asistle yıldızlaştı. Ve Fenerbahçe, çok uzun bir sürenin ardından 3 gol kaydetmiş oldu.

3-0'dan sonra Mersin İdmanyurdu riskleri almaya ve ileri çıkmaya başladı. Sinan Kaloğlu'nun soldan kale arkasına doğru verdiği pasta, Nakoulma oldukça müsait durumdaydı ve kafa vuruşuyla durumu 3-1 yaptı. Golün ardından ataklarına devam eden ev sahibi, 5 dakika sonra Sinan Kaloğlu'yla direğe takıldı. Bu atakların ardından Fenerbahçe, orta sahadaki üstünlüğünü ele geçirdi ve rakibine fazla pozisyon vermedi. Sarı-Lacivertliler, ileri uçta yakaladıkları şansı değerlendiremeyince, maç 3-1 sonuçlandı. Fenerbahçe, Vitor Pereira yönetiminde ilk kez farklı bir galibiyet almanın sevincini yaşadı. Savunmayı geri plana iten Pereira, Porto günlerinden bir demet sundu.

Pereira da Aynı Kaderi mi Paylaşacak?

Ev sahibi Mersin İdmanyurdu'nun işinin bu sezon çok zor olduğunu gördük. Zaten dar rotasyonlu bir kadro ile mücadele ediyorlar; bir de yaşanılan mali sorunlar, oyuncuların odaklanamamasına neden oluyor. Futbolu düşünecek durumları kalmıyor, bu da otomatikman sahaya yansıyor. Böyle bir durumda, teknik direktör Bülent Korkmaz da onlara sahip çıkabilecek doğru bir isim olarak durmuyor. Fenerbahçe'ye gelirsek… Hasan Ali Kaldırım ve Diego'yu tebrik etmek gerekiyor, bugünkü futbollarıyla sahanın en iyi isimleri oldular. Pereira da önce Başkan'ın kendisine arka çıkması, ardından 3-1'lik galibiyet ile rahat bir nefes aldı. Ancak Portekizli, Türkiye'deki durumlara pek aşina olmasa gerek… Zira Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, daha önce Ersun Yanal ve İsmail Kartal'la da amatör branşlarda maç izledi ve arkasında olduğunu söyledi. Ancak bundan sonraki süreçte, iki teknik adam da Aziz Yıldırım tarafından kulüpten gönderildi. Bu doğrultuda üçüncü isim Pereira mı olacak, zaman gösterecek. Ancak Portekizli çalıştırıcının fazla rahatlamamasını öneririm.

9 Kasım 2015 Pazartesi

Karınca İle Ağustos Böceği!


Her iki taraf  için de ilginç bir maç olacaktı bu akşam… Bursaspor teknik direktörü Ertuğrul Sağlam, futbolcu olarak formasını giydiği ve bir dönem teknik direktörlük yaptığı Beşiktaş'ı konu edecekti. Üstelik lider Beşiktaş, bu sezon sadece Beşiktaşlı isimlerin başında olduğu takımlara puan kaybetmişti. Öte yandan Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş, geçen sezon çalıştırdığı Bursaspor'a bu sefer rakip sıfatıyla konuk oluyordu. Tomas Necid ve Mario Gomez'in gol krallığı rekabeti de maçı öne çıkaran bir diğer faktördü. Bursaspor'da Ertuğrul Sağlam 4-2-3-1 ile sahadaydı. Sivok'un yokluğunda Serdar'ın partneri, iyileşen Dany oldu. Orta saha üçlüsünde ise Cuenca-Josue-Dzsudzsak üçlüsü vardı. Beşiktaş'ta Şenol Güneş, Lokomotiv Moskova 11'inden tek bir değişiklik yapmıştı. Ricardo Quaresma, Olcay Şahan'ın yerine ilk 11'deydi. Siyah-Beyazlılar da 4-2-3-1 sistemiyle sahadaydı. Staddaki Bursaspor taraftarları da oldukça gergin bir şekilde maçı bekliyordu ve konuk ekibin her olumsuz hareketinde, olay çıkarmaya hazır bir vaziyetteydi.
Başlangıç düdüğüyle birlikte, ilk 15 dakikada sahada bariz bir Bursaspor üstünlüğü vardı. Karşılaşmada ilk tehlikeli atak da ev sahibinden geldi. Cuenca, sağdan getirdiği topta Advincula'yı gördü. Advincula, köşeden ceza sahası içine girerek boş durumdaki Josue'ye pas verdi. Josue'nin şutu ise auta çıktı. Bursaspor, Cuenca ile ikinci net pozisyonunu bulsa da Beşiktaş kalecisi Tolga Zengin, yerinde bir hamleyle pozisyonu engelleyen isim oldu. Dakikalar 20'yi geçince oyunu ancak dengeye getirebilen Beşiktaş, ilk tehlikeli atağını Mario Gomez ile gerçekleştirdi. Ricardo Quaresma'nın pasıyla ceza sahası içinde topla buluşan Gomez'in şutunda, Bursa kalecisi Mert gole izin vermedi. Bu pozisyonun ardından Bursa, topa daha çok sahip olmaya başladı ve etkinliğini arttırdı. Sağdan kullandıkları kornerde, Bekir'in kafası, önce direğe çarptı ve sonra da Tolga'nın kucağına gitti. Önemli bir pozisyonu kaçıran Yeşil-Beyazlılar, ilk 45 dakikada Cuenca, Dzsudzsak ile Tomas Necid önderliğinde ve  bu üçlünün sürekli hareketli oyunuyla Beşiktaş savunmasına çok zor anlar yaşattı. Beşiktaş ilk yarının son dakikalarında ikinci tehlikeli atağına Gökhan-Quaresma-Sosa üçgeni sonrası Arjantinli'nin sert şutuyla ulaştı; ancak top auta çıktı. Başka tehlikeli bir pozisyon olmayınca, taraflar devre arasına golsüz eşitlikle girdi. Bursa'da ilk yarıda kötü futbola rağmen; hücumu düşünen iki takım ve bol pozisyon izledik.
Sosa çıkmamalıydı
Maçın ikinci yarısı hakkında söylenecek üç kelime var: İğrenç, sıkıcı, zevksiz! Belki de bu kelimeler az bile… Böyle önemli iki takımın mücadelesi, köy takımları müsabakası gibi geçmemeli! Dün Bursa'daki 90 dakika bana "Neden Spor Toto Süper Lig'i bırakmalı?" sorusunu artık iyice düşündürtüyor. Beşiktaş'ta Şenol Güneş, Bursaspor'un hızlı ataklarını kesmek için artık alışılagelmiş bir değişiklikle ikinci yarıya başladı. Sosa, yerini Necip'e bıraktı. Şenol Güneş'in ezberleri, artık her maç tutmamaya başladı. Dün Bursa'da ilk yarıda Beşiktaş'ın en etkili ismi olan Sosa, belki de oyundan alınacak en son isimdi. Kötü bir gün geçiren Oğuzhan, oyundan alınan isim olmalıydı. Şenol Güneş, bu hamlesiyle dün bana göre 46. dakikadan  itibaren maçı katletmiştir. Sosa'nın çıkışıyla birlikte, Oğuzhan da rezalet bir gün geçirince, Beşiktaş ikinci bölgede ayağında top tutamadı ve üçüncü bölgeye hiç gidemedi. İkinci yarıda Beşiktaş hiç tehlikeli atak gerçekleştiremezken; Bursaspor ise topa hakim olan taraftı. Tehlikeli ataklar ise Necid ve Dzsudzsak önderliğinde ev sahibinden geldi.
İkinci yarıda 89. dakikaya kadar tek bir atak bile geliştiremeyen Beşiktaş, ilk tehlikeli atağında şansının da yardımıyla golü buldu. Oğuzhan'ın başlattığı atakta Gökhan, Olcay ve Atiba sırasıyla paslaştı. Atiba topa dokunurken; geriden gelen günün en kötü isimlerinden Oğuzhan düzgün bir vuruşla topu filelerle buluşturdu ve konuk ekibi 1-0 öne geçirdi. "Çıkmalıydı" dediğim Oğuzhan, skoru değiştiren isim olmasına rağmen; kötü futboluyla düşüncemi değiştiremedi. Maç da Oğuzhan'ın golüyle 1-0 sonuçlandı. Lider Beşiktaş, çok kötü bir 90 dakika ortaya koymasına rağmen 3 puanı alan taraf oldu.
Sağlam dersini çalışmış
Ana başlığım, işte burada devreye giriyor. Bursa'daki doksan dakikada istediklerini yapabilen ve sahada etkili olan Bursa hikayenin karıncasıydı. Silik bir futbol ortaya koyan, atağa çıkmakta zorlanan ve son dakikalarda bulduğu golle 3 puanı cebine koyan Beşiktaş ise ağustos böceğiydi. Beşiktaş'ın alınan 3 puanı hak etmediği görüşündeyim. Ev sahibi, istediklerini yapan taraf olmasına rağmen; puan alamayarak futboluna yazık etti.
Bursaspor'da Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş'ı durduran sistemi ve savunma ağırlıklı futboluyla istediklerini yapan taraf oldu. Kaybetmelerine rağmen; daha etkili bir futbol ortaya koydular. Öte yandan, Yeşil-Beyazlılar, evlerindeki bu 90 dakikada kesinlikle daha iştahlıydı ve galibiyeti hak eden taraf onlardı. Hosogai ve Bekir, ön liberoda oldukça sağlam durdu. Cuenca, Dzsudzsak ve Necid, Beşiktaş savunmasını 90 dakika boyunca zorladı. Emre Taşdemir ise, özellikle ikinci yarıdaki ileri çıkışlarıyla göze batan bir performans gösterdi. Beşiktaş'ta ise gelinebilecek çok pozitif bir nokta yok. Sosa'nın çıkmaması gerekirdi. Golü atıp günü kurtarmasına rağmen günün vasat isimlerinden Oğuzhan çıkması gereken isim olmalıydı, illa Necip oyuna girecekse… Andreas Beck ise olumlu futbolunun üstüne her geçen hafta koymaya devam ediyor. Alman futbolcu, isabetli paslarıyla 40 yıllık Beşiktaşlı gibi oynuyor. Yine de Beşiktaş'ın iki haftadır Kasımpaşa, Lokomotiv Moskova ve dün Bursaspor karşısında vasat futbol oynadığını, etkili olamadığını düşünüyorum. Şu an liderlik koltuğunda oturan Siyah-Beyazlılar için gidişat iyi değil… O yüzden milli maç arası tam zamanında geldi, lidere ilaç olacaktır. Maçın hakemi Mete Kalkavan'ın da iyi yönetemediği görüşündeyim. Bursasporlu iki, Beşiktaşlı da bir isme kırmızı kart çıkarması gereken pozisyonu geçiştirmesi, karnesinde eksi olarak gözükecektir.

Dortmund'un 'Ruhr'u yeter!


Bundesliga'da yılın en önemli ikinci maçı için, on binlerce taraftar Signal Iduna Park'taki yerini alırken; milyonlar da televizyondan bu heyecana ortak oldu. Güzel futbol ve formda performansıyla dikkat çeken Borussia Dortmund, sezona etkili bir futbol oynayarak başladıktan sonra durulan Schalke 04'ü ağırladı. Borussia Dortmund teknik direktörü, Schmelzer'in formasına geri kavuşması ve Marco Reus'un sakatlığı nedeniyle Ruhr Derbisi'nde kadroda değişikliğe gitti. Schmelzer, Jo-Hoo'dan formasını geri alırken; Reus'un yerine ise Gonzalo Castro'yu gördük. Castro burada kanat olarak görev yapsa da; sık sık orta saha olarak forma giydi ve orta sahaya katkıda bulundu. Konuk ekip Schalke 04'te ise Andre Breitenreiter, tek değişikliğe gitti ve stoperde Höwedes'in yokluğunda, Neustadter'e şans verdi. Borussia Dortmund 4-2-3-1 ve Schalke 04 ise 4-4-2 sistemleriyle sahadaydı. Schalke 04 buraya kapanmamak için geldiğini dizilişiyle gösterse de; saha içinde pek de öyle olmadı.
Başlangıç düdüğünün ardından, ilk 10 dakikada takımlar temkinli davrandı ve paslaşmalarla bu bölümü eritti. Bu sürecin ardından, 20 dakikalık bölümde ev sahibi Borussia Dortmund sazı eline aldı. Sarı-Siyahlılar, Mhikhtaryan ve Aubameyang önderliğinde ataklar geliştirdi ve rakip kalede tehlikeler yarattı. Bu pozisyonlar, golün habercisiydi; nitekim öyle de oldu. Borussia Dortmund, baskılı oynadığı dakikaların sonunda gole ulaştı. Ev sahibinin golünde, tam bir takım oyunu hakimdi. Mhikhtaryan, sağ köşedeki Ginter'i gördü. Ginter, rakibini çalımlayarak ceza sahası köşesine kadar topu sürdü ve adrese teslim bir orta kesti. Ev sahibinin Japon yıldızı Kagawa, kısa boyuna rağmen kafayı vurmayı başardı ve Borussia Dortmund,derbide 1-0 öne geçen taraf oldu. Schalke 04, golden sonra şoku çabuk üzerinden attı ve Dortmund savunmasının hatasını iyi değerlendirdi. Dortmundlu Hummels'in gönderdiği pası kesen Schalke 04'ten Goretzka, sağ kanattaki Leroy Sane'ye yüksek bir pas gönderdi. Topu iyi kontrol eden Sane, sağ köşeden ceza sahasının içine girdi ve ortada boş durumdaki Huntelaar'a pasını çıkardı. Hollandalı golcü ise topu filelerle buluşturdu ve skora denge geldi: 1-1! Golün hakkı ise Sane'deydi. Genç Alman, Draxler'den sonra Schalke 04'ün yeni silahı oldu ve bu yıl çıkıştaki performansıyla Almanya milli takımına kadar ulaştı. Eşitliğin ardından 10 dakikalık bölümde tehlikeli bir pozisyon yaşanmazken; Borussia Dortmund, devreye girmeden üstünlüğü yakaladı. Soldan Mhikhtaryan'ın kullandığı kornerde, topa iyi yükselen Ginter düzgün bir kafa vuruşuyla skoru 2-1'e getirdi. Bu golle birlikte, Borussia Dortmund, devre için soyunma odasına 2-1 önde girdi.
Örümcek adam devrede
Borussia Dortmund, ikinci yarıya da baskılı başladı ve ikinci yarının hemen başında golü buldu. Mhikhtaryan-Castro-Aubameyang üçgeni gördük golde… Pası alan Castro, Aubameyang'ı ara pas ile kaçırdı. Dortmund'un bı yıl en büyük silahı Aubameyang da Fahrmann'ın solundan düzgün bir vuruşla ağları sarstı. Ev sahibi takım durumu 3-1'e getirirken; bu gol bir anlamda da maçın koptuğu anlamına geldi. Borussia Dortmund golden sonra saha içinde de oldukça rahatlarken; Schalke'de Breitenreiter'in maçı çevirmek ve orta sahayı canlandırma adına hamleleri işe yaramadı. 65'ten sonra kısa bir an üstünlüğü eline alan ve topa sahip olan Schalke 04, bu dakikalarda farkı bire indirme fırsatı buldu. Sağdan yapılan ortada Dortmundlu stoper Hummels topu kontrol edemedi ve top Huntelaar'ın önünde kaldı. Hollandalı topu kontrol ederek soğukkanlı vuruşuyla durumu 3-2 yapan golü attı. Hummels'in bu goldeki hatası da oldukça dikkat çekiciydi.
Bu golden sonra, Borussia Dortmund, kaza yaşamamak adına çabuk toparlandı ve kontrolü eline aldı. Skoru değiştirecek başka bir pozisyon olmayınca, Borussia Dortmund derbide Schalke 04'ü 3-2 mağlup etti. Ev sahibinde 1 gol 1 asistle oynayan  Matthias Ginter, bana göre maçın yıldızı olacak bir performans ortaya koydu. Schalke 04'te ise Huntelaar, iki gol ile yıldızlaşırken; mağlubiyete engel olamadı. Konuk ekipte Sane, yine dikkat çekici bir performans ortaya koydu ve dünya futbolunda gelecek adına önemli sinyaller verdi.

"Uyuyan Güzel" Geç Uyandı


Şükrü Saraçoğlu Stadı, tribünde yer yer boşluklar hissedilse de Pazar öğleden sonrasını ve tek izinli günlerini takımlarına adayan Sarı-Lacivertli taraftarlarla doluydu. Ne yazık ki, taraftarlara zevkli ve heyecanlı bir 90 dakika izletilemedi. Ajax deplasmanından istediğini alarak dönen yorgun Fenerbahçe, Aykut Kocaman yönetiminde sezon başında gösterdiği dirençli futbol sonrası düşüşe geçen Konyaspor'u misafir etti. Fenerbahçe'nin teknik direktörü Vitor Pereira, ofansif bir kadroyla sahadaydı. Portekizli teknik adam, sistemi 4-3-3 olarak belirlerken; ileri uçta Alper-Van Persie-Fernandao üçlüsünü tercih etmişti. Orta saha ve savunma kurgusunda ise bir değişiklik yaşanmadı. Konyaspor teknik direktörü Aykut Kocaman, takımını kapalı bir 4-2-3-1 sistemiyle sahaya sürmüştü. Takımdaki tek değişiklik, Rangelov'un yerine Uğur İnceman'ın forma giymesiydi. Aykut Kocaman, orta sahayı kalabalık tutarak Fenerbahçe'nin pas alanlarını engellemeyi düşünüyordu.
İlk yarının başlangıç düdüğüyle birlikte, sahada ilk 10 dakika temkinli bir futbol vardı. Fenerbahçe pas yaparken; Konyaspor ise uyanık bir şekilde bekliyordu. Ev sahibi olmasının da verdiği avantajla Fenerbahçe, ilk on dakikalık bölümün ardından üstünlüğü eline aldı ve oyunu rakip kaleye yıktı. Öndeki üçlüye orta sahanın da ataklarda destek verdiği Fenerbahçe, Alper ve Diego'nun yönlendirdiği ataklarda; Fernandao ve Robin Van Persie ile etkili olamadı. İki yönlü sağ bek Gökhan Gönül de ilk yarıda Fenerbahçe ataklarına ileriye çıkarak destek verdi. Gökhan, istekli oyunuyla ilk yarının dikkat çeken ismiydi. Fenerbahçe, ilk yarıda genel olarak sağ kanattan yüklendi. Alper Potuk ise, haftalardır devam eden dinamik ve istekli futboluyla ilk yarının göze batan isimlerindendi. Konyaspor ise, tamamen topun arkasında bekledi ve kontra atak şansı kovaladı. Bu şansları pek bulamayınca, ilk yarıda oldukça vasat göründü. Üçüncü bölgeye çıkmakta oldukça zorlandılar. Yeşil-Beyazlılarda, sadece Ömer Şişmanoğlu ve Meha biraz sorumluluk alarak ayakta kaldılar. İlk yarıdaki Konyaspor, tamamen savunmak üzerineydi. Maçın ilk 45'lik bölümünde, gidişatı etkileyecek tehlikeli bir atak olmayınca, takımlar devreye golsüz eşitlikle girdi.
Serkan tek başına direnmeye çalıştı
İlk yarıdaki baskınlığının ardından Fenerbahçe; ikinci yarıya Van Persie ve Souza'nın yerlerine Nani ve Volkan Şen değişiklikleriyle ikinci yarıya başladı. Fenerbahçe, bu değişiklikleriyle iyice kanatlandı ve oyunu tek kaleye çevirdi. Sarı-Lacivertliler, kanatlarda Volkan ve Nani'nin etkinliğine, iki yönlü bekler Hasan Ali ve Gökhan'ın destek vermesiyle, hücumda daha agresif bir karaktere büründü. Konyaspor ise, tamamen geriye çekildi ve kontra aramayı da bıraktı. Fenerbahçe'nin ardı sıra ataklarında Konyaspor kalecisi Serkan Kırıntılı 78. dakikaya kadar dayanabildi. Fenerbahçe, sıkıcı futboluna rağmen sol bek Hasan Ali'nin gayretiyle gole ulaşabildi. Hasan Ali'nin sürüklediği atakta, Fernandao doğru pozisyonda yer alarak dönen topu  tamamladı ve durumu 1-0'a getirdi. Brezilyalı forvet, bu sezon 9. golünü atarken; takımın en formda futbolcusu olduğunu bir kez daha kanıtladı. 'Uyuyan güzel' Fenerbahçe, uyutucu futboluyla geç de olsa zafere ulaştı. Fenerbahçe golün hemen ardından Konyaspor kalecisi Serkan'ı önde yakalasa da; Serkan, Ozan'ın sert şutunu harika bir refleksle kurtarmayı başardı.
Mücadelenin ikinci yarısında, skoru değiştirecek başka bir pozisyon olmayınca, Fenerbahçe, Torku Konyaspor'u 1-0 mağlup etti. Sarı-Lacivertliler, yine efektif bir futbol ortaya koyamazken; Spor Toto Süper Lig'deki bir maçını daha tek farklı kazanmayı başardı. Teknik direktör Vitor Pereira; Porto'daki değil de, Olympiakos'taki oyun anlayışını Fenerbahçe'ye yansıtınca; aslında bu tek farklı skorlar ve sıkıcı futbol gayet normal… Ne dediğimi anlayamayanlar, sosyal medyada veya spor sitelerinde Pereira'lı Olympiakos videolarını bulup izlemeli… Torku Konyaspor'a geldiğimizde, bugün olumlu bir nokta gördüğümüzü söyleyemeyiz. Haftalardır devam eden ikinci ve üçüncü bölgedeki verimsizlik, bugün de kendisini gösterdi. Aykut Kocaman'ın takımı, "Savunacağım!" diye atağa çıkmayı unuttu. Anadolu ekibi,kısa vadede pek iyi sinyaller vermediler. Yalnız orta sahadan sağ beke devşirilen Ömer Ali Şahiner'e parantez açmakta fayda var. Ömer, her maçta üzerine koymaya devam ediyor. Bu performansının devam etmesi halinde, sezonun en çok çıkış yapan futbolcusu olabilir. Fransa yolundaki milli takımımız ve gelecekteki milli takımımız için önemli bir alternatif olabilir.