"Etrafımızı sarıverecek/Bir boşluk ki asla bitmeyecek/Her şey bir anda anlamsız gelecek/İşte biz o gün tükeneceğiz..." Sezen Aksu ne kadar güzel söylüyor değil mi? Bu şarkı işte tam da şu an soyunma odasında bulunan Slaven Bilic ve futbolcularına gelmeli... O gün geldi ve tükendiler.. Şampiyonluk ümitleri kötü futbolla birlikte tamamen tükendi. Bilic'in sezon başından beri beceremediği maç içinde oyuncu değişiklikleri ve maç başlamadan önceki oyuncu tercihleri, Siyah-Beyazlıların etrafını bir boşluk gibi sarıverdi. Şampiyonluk anlamları bitince de, sezonun bir anlamı kalmadı. Çünkü maalesef ligimizde 2. veya 3. olsan da pek fark etmiyor.
Maçı ve pozisyonları çok fazla anlatmayacağım. Akhisar Belediye, beklenen kadroyla sahadaydı. Tekrardan sakatlanan Vaz Te'nin yerine Mehmet Akyüz vardı. Beşiktaş yakasında ise, Slaven Bilic kadroyu bozmamıştı. Haftalardır bozuk olan Gökhan Töre'nin yerine Kerim Frei'nin ve forvette de Cenk Tosun'un zorlu yarışta bir türlü tercih edilmemesi benim gibi tüm Siyah-Beyazlı taraftarlara anlamsız geliyor. Nitekim ilk yarıda hiçbir varlık gösteremedi Beşiktaş... İlk yarıda futbol oynayan, Beşiktaş'a boş alan bırakmayan, iyi paslaşan ve golü bulan taraf Akhisar Belediye'ydi. Mehmet'in şık kafasıyla ev sahibi devreye 1-0 önde girerken; ilk yarıda her açıdan üstünlük sağladılar Beşiktaş'a... Burada Mehmet Akyüz'ü sorgulamak lazım... Eski takımına gol atması ve takımının bir amacı yokken yaşadığı sevinç hiç etik değildi.
İkinci yarıda Hırvatistan'ın trajikomik tiyatro eserlerinden olan, tek kişilik oynanan ve tek perdeden oluşan Slaven Bilic devreye girdi. Sahanın en kötüsü Gökhan Töre dururken; sağ bek Serdar Kurtuluş'u çıkardı ve yerine Mustafa Pektemek'i aldı, böylelikle Olcay, Gökhan'ın arkasına sağ beke geçti.. Sorgulanacak hatalardan ilkiydi bu... Hem Gökhan'ın oyunda kalması hem de Cenk'in ilk tercih olmaması... Madem risk alınmak isteniyor, daha iyi bir oyun çıkaran Serdar oyunda kalıp ilk yarı dökülen Motta çıkarılıp Mustafa yerine de Kerim tercihi yapılabilirdi. Neyse dedik, sabır dedik ve izlemeye koyulduk. Mustafa'nın da oyuna girmesiyle ve yumurta-kapı ilişkisinden dolayı Beşiktaş can havliyle saldırdı ikinci yarıda... Aranan gol, 54. dakikada Sosa'nın kornerden asisti ve Demba Ba'nın şık kafasıyla geldi. Bu arada Senegalli, ligdeki 18. golünü atarak Nouma'yı da geçmiş oldu.
Golden sonra yılmayan Beşiktaş, galibiyet golü için harekete geçti... Oyunu rakip kaleye yıktılar; ancak ataklar fazlasıyla vasat kaldı. Zaten son 1 haftadaki bu iki maça baktığımızda, Beşiktaş ve Bilic sezonu kafasında bitirmiş gibiydi. Gerçekten bu futbolun başka bir açıklaması olamaz. Akhisar Belediye de geri kalan 30 dakikalık bölümde biraz daha geriye çekildi ve kontra ataklardan yarattığı fırsatları değerlendiremedi. 75. dakikada Kerim Frei'nin oyuna girecek olmasına sevindi Siyah-Beyazlı taraftarlar, zira Bilic onu bir 10-15 haftadır unutmuştu. Ama Tolgay'ın oyundan alınması son derece yanlış bir karardı. Son 5-6 haftadır yokları oynayan Gökhan'ın veya hiç olmadı Olcay'ın çıkması gerekiyordu. Ofansif riskler adına Tolgay'ı da çıkararak orta sahada Akhisar'a çok boş alanlar bıraktılar. Cenk Tosun ise, bu maç 84. dakikada oyuna girdi. Kaliteli bir golcülük kumaşı bulunan genç forvetin, üçüncü forvet olarak düşünülmesine bir türlü anlam veremiyorum. Cenk demişken; son dakikalarda attığı gol tartışılıyor. Bu pozisyonda Cenk Tosun, Douglao'dan kol ve bir adım farkıyla önde, yani ofsayt doğru karar!
Galibiyet için yeterli bir oyun ortaya koyamayan Beşiktaş, bu sonuçla 1-1'lik beraberliğe razı oldu. Son 1 haftada liderken 4 puan kaybederek 3. sıraya düştü. Tabii Gaziantep'in başındaki Okan Buruk'un Galatasaraylı oluşu, bugün Akhisar'lı futbolcuların Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu için mücadele edişi bahane edilmemeli.. Takım, son iki maçtır futbolu unutmuş gibi davranıyor. Bugün, Günay'ın 6 net kurtarışı sayesinde belki de yenilgiden kurtuldu Beşiktaş... Kickers altyapısı olan Günay, ancak bu sezon tercih edilebildi ve her maç kaliteli kumaşını da gösteriyor. Tutanların öne çıktığı 31. haftada, bir kaleci olarak çok iyi bir performans gösterdi ve bana göre maçın yıldızı oldu... Bilic'in yanlışları, basın toplantısında da devam etti. Zaten Hırvat hoca, açın izleyin, bu yıl çoğu basın toplantısında beni çok güldürdü yaptığı açıklamalarla... Bugün de "Takım gerginliği bir türlü üzerinden atamıyor" yorumunu paylaştı. Pardon ama Bilic sen antrenör değil misin? Zaten bu görevi yerine getirmek ve oyuncularını gerginlikten uzak tutmak için göreve getirilmedin mi? Sezon boyunca yaptıkları ve söyledikleri hem birbiriyle tutarsız hem de yanlış...
Sonuç olarak Galatasaray, şampiyonluk yolunda çok büyük bir avantaj elde etti. Bu haftasonu evlerinde ağırlayacakları Gençlerbirliği'ni Muslera'sız geçebilir veya 1 puan alabilirlerse şampiyonluklarını resmi olarak ilan ederler. Çünkü 33. haftada evlerinde zaten Beşiktaş'ı yenecekler. Bilic'in Türkiye kariyerinde daha derbi galibiyeti bulunmuyor doğru düzgün... Sezon başında ciddi olarak Hırvat hoca ile yollar ayrılmalı.. Hem kendi karizmasını hem de kulübün karizmasını fazlasıyla düşürüyor.. "Sağlık olsun, sevinmek için sevmedik biz!" yorumunu yapanları da artık beyinsiz olarak niteliyorum. Bu aşamada o tarz yorumlar Polyanna'cılıktan öte salaklık olarak kalıyor.
Hakem Bülent Yıldırım'ı da es geçmeyelim... Türkiye Futbol Federasyonu'nun hakem olarak ligimizde görevlendirdiği kişilik (!), her maç kötü yönetimine devam ediyor ve her maçı bir öncekinden daha kötü yöneterek üstüne koyuyor. Bu sezon yönettiği tüm maçları açıp izlerseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder