26 Temmuz 2015 Pazar

Liverpool'un Kötü Huylu Tümörü Rodgers, WBA Deplasmanında İş Başında



2012'de takımın başına getirilen Brendan Rodgers, kötü huylu bir tümör gibi Liverpool sevdalılarının içine işledi ve kulübü günden güne tüketmeye devam etti. Geçtiğimiz sezon kaçırdığı şampiyonlukla, vasıfsız transferleriyle, hatalı oyuncu seçimleriyle ve başarısız taktikleriyle eleştirilen Brendan Rodgers; 2015-2016 sezonunda ise kötü etkisini takıma iyice yaymaya başladı. Haftaiçinde "Liverpool'u yönetebilecek en doğru kişi benim" sözleriyle herkesi güldüren ve aynı şekilde nefret edilme oranını arttıran Brendan Rodgers, çok talihsiz bir konuşma yaptı. Liverpool'u günden güne dibe çeken kötü huylu tümör Brendan Rodgers, bugün WBA deplasmanında da etkisini iyice hissettirdi.
Güzel bir günde The Hawthorns Stadyumu'nda toplanan futbol severler, maalesef futbol açısından kalitesiz ve keyifsiz bir mücadele izlediler. Bunda Tony Pulis'in defansif West Bromwich Albion'u kadar, 75. dakikaya kadar oyunu sadece izlemekle yetinen Liverpool Teknik Direktörü Brendan Rodgers'in de payı büyüktü. WBA Teknik Direktörü Tony Pulis, defansif özellikleri ağır basan bir kadro çıkarırken; kanatlarda orta saha özellikleri daha ağır basam Morrison ve Gardner'ı kullandı. Forvette ise, Berahino'nun arkasında, pivot özellikleri ve geriye yardımıyla dikkat çeken Anichebe yer aldı. Liverpool Teknik Direktörü Brendan Rodgers ise, deplasmana yine taktik değiştirerek geldi ve 4-2-3-1'e döndü. Emre Can bu sefer sağ bek olarak görev yaparken; Glen Johnson sol bekte, Ibe sağ açıkta ve Balotelli forvette yer aldı. Liverpool'da bu ilginç bek düzeni kafalarda soru işareti yaratırken; Liverpool kariyerinde yalnızca 1 golü olan formsuz Balotelli'nin kapalı savunmaya karşı ilk 11'de başlamasına anlam veremedim. Hızlı ve teknik olan Sterling forvete kaysa, onun boşalttığı yere de Lallana gelse Kırmızılar, bugün daha etkili olabilirdi. WBA'da ise yıpratıcı forvet Ideye Brown'un ilk 11 başlaması, onlar için daha etkili olabilirdi.
Yanlış tercihlerle başlanan ilk yarı, tarafların birbirini denemesi ve cılız ataklar dışında pek tat vermedi. WBA daha defansta kalırken; Liverpool, rakip orta sahayı aşıp nadir ceza sahasına geldiğinde ise fazla tehlikeli olamadı. Balotelli kişisel çabalarıyla, Henderson ise yönlendirici paslarıyla ilk yarıda öne çıkabilecek isimlerdi. Glen Johnson basit hatalarıyla saç baş yoldurdu. Tony Pulis'in hem Yacob hem de Fletcher ile Liverpool'lu Coutinho'ya çift taraflı baskı oynaması Kırmızılar'ın zaten bugün az olan yaratıcılık gücünü iyice düşürdü. Çoğu kişinin aksine hiçbir zaman beğenmediğim Glen Johnson, bana göre çoktan Liverpool'daki misyonunu doldurdu. Sezon sonu bitecek sözleşmesi kesinlikle uzatılmamalı...
İkinci yarıda; 60. dakikaya kadar ilk yarıdaki tablo devam etti. WBA ataklarında, Mignolet Liverpool'un ayakta kalan kalesi oldu. Tony Pulis, 64. dakikada oyuna aldığı Callum McManaman ve 74'te soktuğu Ideye Brown ile topa daha çok sahip olmayı amaçladı ve başarılı da oldu. İki yıpratıcı ve kanat özellikleri olan forvet, yaptığı baskıyla Liverpool savunmasına oldukça zor anlar yaşattı. Ancak iyi gününde olan kaleci Mignolet, bu atakların hiçbirine boyun eğmedi. Tony Pulis, hamleleriyle topa daha fazla hakim olurken; Brendan Rodgers, maçı sanki bir tiyatro eseriymiş gibi izlemeye devam ediyor ve dakikalar 70'i gösterdiğinde bile hamle yapmıyordu. 75'ten sonra aklı başına gelirken; Borini ve Lallana'yı oyuna soktu. Sterling'i ısrarla kapalı rakip savunmasına karşı forvet olarak düşünmeyen Rodgers, sezon başından beri çok az oynayan Borini'yi oyuna alarak resmen bir mucize bekledi. Oyunun son bölümleri, karşılıklı ataklar şekinde geçerken maçta gülen taraf olmadı ve 0-0'lık eşitlikle sonuçlandı.
WBA, Tony Pulis önderliğinde geçen hafta ligde kalmayı garantilemişti. Savunma ağırlıklı ve kontraya önem veren yapılarıyla ligde kalarak tebriği hak ettiler. Ancak konuk ekip Liverpool için, elde kalan son fırsat Avrupa Ligi bileti için de çanlar çalıyor. Southampton ve Tottenham gibi dişli ekiplerin nefesini enselerinde hissediyorlar. Burada da 2 puan kaybederek direkt rakiplerinin karşılaştığı haftada büyük bir avantaj kaybettiler. Bu sezon yaşanan büyük hayal kırıklığının sorumlusu, yüzde 90 Brendan Rodgers'tir. Kendisi Liverpool'u yönetecek en uygun kişi olduğunu sanabilir, tabii artık Football Manager'i kapatıp gerçek hayata dönerse; olanları anlayacaktır. Borussia Dortmund'tan sezon sonu ayrılacak Jürgen Klopp, Liverpool'u ayağa kaldırabilecek ve eski başarılı günleri tüm dünyaya hatırlatabilecek en doğru isim. Başarılı Alman hoca eşliğinde takımın temizlenmesiyle taraftarlar özledikleri mutlu günlere kavuşacaktır. Rafa Benitez isimleri de geçiyor, İspanyol hocanın tekrar takımın başına geçişi çok büyük bir hata olacaktır.
Brendan Rodgers... Liverpool, senin keyfine göre kullanabileceğin, sıkılınca orasını burasını mıncıklayabileceğin bir oyuncak değil... Ayrıca saha kenarında oturup izlediğin bir tiyatro eseri de değil... Bu takımın ruhu, geçmişte nice bencil, umursamaz ve vasıfsız teknik direktörü yuttu; çok kısa bir süre içinde sen de onlardan olacaksın. Yanlış oyuncu seçimlerin ve her maç değiştirdiğin taktik taraftarların sabrını taşırıyor. Sen bu sözde yaratıcı (!) hamlelerini bilgisayar başında Football Manager'de denersen iki taraf için de daha hayırlı olacaktır. Bu takımı elde kalan son kale Avrupa Ligi'ne de götüremezsen; bunun hesabı senden çok fazla sorulacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder