Portekiz'deki ilk maç 3-1 bittiğinde pek çokları gibi ben de "Acaba Bayern Münih için yolun sonu mu?" diye düşünmeden duramamıştım. Porto, çok iyi bir 45 dakika oynamış ve ilk maç için istediğini almıştı. Bundesliga'daki rahat durum, takımda son zamanlarda artan sakatlık krizleri derken; ilk defa büyük tökezlemişti Bayern Münih... Bu faturanın sorumlusu ise yılların emektarı mucizevi doktor Wolfarth'a oldu. Guardiola da sıkıntılı günler geçiriyordu.Portekiz'de ise, 3-1'lik galibiyetle erkenden artan gereksiz bir özgüven mevcuttu.
Allianz Arena'daki rövanş maçında farklı galibiyeti hedefleyen Pep Guardiola, takımını çok ofansif bir kadroyla çıkardı sahaya... Robben, Ribery ve Alaba gibi isimlerin yokluğuna rağmen; Götze ve Müller'in tam iyileşmesi Bavyera ekibini sevindiriyordu. Alman ekibinde Lewandowski gole en yakın isimken; Götze ve Müller de her zamankinden daha ilerde forveti tamamlayan ikili gibi görev alıyordu. Porto'ya farklı yenilgiyi getiren en önemli sebep ise, takımın her şeyi iki ofansif bek Alex Sandro ve Danilo'nun cezalı oluşuydu. Onların yokluğunda savunma kurgusu tamamen değişti. Marcano 11'e girerken; Martins-İndi sol stoper olarak fazla tecrübesi olmamasına rağmen sol beke kaydı. Sağ bekte ise bu bölgeye tamamen yabancı ve hata yapmaya yatkın Diego Reyes yer aldı. Porto Teknik Direktörü Julen Lopetegui, bu iki hatalı tercihiyle maçın sonunu erken getirdi. Bayern Münih'in iki komple yıldızı Müller ve Götze, bu isimleri kolaylıkla hataya sürükledi ve farkın daha 27. dakikasında kopmasını sağladı. Hatasını geç farkeden Lopetegui, Reyes'i 33. dakikada çıkardı ve yerine bek orjinli Ricardo'yu alarak hatasından döndü; fakat artık çok geçti. İspanya günlerindeki kariyerinden saygı duyduğum Lopetegui, sanki hayatında ilk kez futbolu ve taktiği unutmuş; hazırlanmadan Almanya'ya gelmiş gibiydi. Bunun yanında Lahm-Thiago-Alonso gibi üç defansif özelliği ağır orta saha oyuncusunu da geçmekte oldukça zorlandılar. Sadece 3 şutlarının olması, her şeyi açıklıyor.
Goller yağmur gibi gelirken; aklımıza tabii ki Almanya'nın Brezilya'ya gol olup yağdığı 2014 Dünya Kupası geldi. Bayern Münih, Almanya milli takımının rekorunu kıramasa da ilk 27 dakikada 3-0 ve 40 dakikada 5-0 ile rahatlıkla maçı kopardı. Daha 40 dakikada tur çok rahat bir şekilde garantilenmişti. Bu müthiş farka, ilk yarıdaki yüzde 72'lik topla oynama oranı da eşlik etti ve ilk yarıyı bitiren düdüğün ardından Allianz-Arena'da bir bayram havası esti. Guardiola ve futbolcuların yüzü gülüyordu. Bayern Münih ilk maçta 8 fark yeseydi, bugün kendi sahasında en az 10 gol rahatlıkla atabilecek kapasitedeydi. Söylemesi ayıp olacak ama; futbola yeni girmiş sevdiğim yan anlamlı terimlşrdendir: Bayern Münih, bugün Porto karşısında tecavüzün tam tamına kelime anlamını gerçekleştirdi.
İkinci yarıya başlangıçta, Lopetegui, ilk maçın aksine dökülen Quaresma'yı çıkararak orta sahanın defansif yönünü kuvvetlendirdi. Bu hamle, Porto'nun kıt ofans gücünü tamamen azalttı. Bunun yanında topla oynama oranlarında dengeyi sağladılar ve en azından ikinci yarının bir orta saha mücadelesi şeklinde geçmesine katkıda bulundular. Bayern Münih ise, ilk yarıdaki öldürücü darbeden sonra; ikinci devre çok rahattı ve sıkmadan oynadı. Guardiola, asları da birer birer çıkararak az forma şansı bulan oyuncularını soktu. Yani Bavyera ekibinin ikinci yarıdaki performansını değerlendirmek, ilk yarıdakine büyük saygısızlık olacaktır. Jackson Martinez'in fırsatçılığına Xabi Alonso'nun muhteşem frikiğiyle cevap veren Bayern Münih, 6-1 kazanarak Yarı Final'deki rakibini beklemeye koyuldu. Bu iştahla, Final'i bile görmeleri sürpriz olmayacaktır.
Thomas Müller, Bayern Münih formasıyla bu yıl kariyerinin en harika performansını geçiriyor dersek yalan söylemiş olmayız. Yazın gerçekleşen Dünya Kupası'yla birlikte özgüveni ve yetenekleri fullenmiş durumda... Daha Alman ve Dünya futboluna göstereceği çok fazla yeteneği var. Son haftaların gol yollarındaki formda ismi Robert Lewandowski, 2 golle yine gecenin yıldızıydı. Polonyalı forvet, önemli bir bitiricilik örneği sergiledi. Guardiola'nın onu takımda istemediği söylentileri son günlerde fazlasıyla artarken; Polonyalı, şu an için bunlara kulağını tıkamış gibi görünüyor. İspanyol sol bek Juan Bernat, her zaman olduğu gibi günün gizli kahramanlarındandı ve görevini eksiksiz yerine getirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder