26 Temmuz 2015 Pazar

Destan Dediğin Böyle Yazılır



Bir takım düşünün, tüm taraftarı Koç Zeljko Obradovic'in askeri... Bir takım düşünün, THY Euroleague'te grup aşamasında destan yazıyor ve dokuz maç üst üste yenilmiyor. Bir takım düşünün Euroleague tarihinde aynı sezon Maccabi Tel Aviv, CSKA Moskova, Olympiakos ve Barcelona gibi basketbolun devlerini deplasmanda mağlup ediyor. Ve bir takım düşünün; geçen yılın şampiyonunu maç vermeden 3-0 ile geçiyor ve Final Four'a kalıyor, Türkiye'yi gururlandırıyor.
Bu anlattıklarım, size bir destan metni gibi gelebilir. Ancak Fenerbahçe Ülker'den bahsediyorum. Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague Çeyrek Final Play-Offlarında geçtiğimiz yılın şampiyonu Maccabi Tel Aviv'i 3-0 yendi ve Madrid'de düzenlenecek Final Four'a katılmaya hak kazandı. 1999-2000 sezonunda Efes Pilsen'in çıkışının ardından; 15 sene geçti ve Fenerbahçe Ülker, bu gururu ülkemize yaşattı. Hepsinin alnından öpmek ve "Elinize, belinize kuvvet!" demek lazım...
Tüm bu başarıda, basketbolcular kadar deneyimli basketbol koçu Zeljko Obradovic'in de payı kuşkusuz çok büyük... Fenerbahçe Ülker'e aslında bir proje ürünü olarak geliyordu. İlk sene bu projenin temellerini attı. Ve bu yıl ise, gaza bastı ve takımı uçurdu. Obradovic'in sisteminde savunma, takım oyunu, uzunlar gibi bazı teknik noktalar ön plana çıkarken; Fenerbahçe Ülker'li oyuncuların bu sisteme tamamen uyduğunu gördük. Obradovic'in ağzından çıkan her kelimeyi yerine getiriyorlar. Takımda yardımlaşma ve dayanışma da üst düzey... Bunu biraz da finansal bütçe sağlıyor. Bu yüzden de Fenerbahçe Ülker yönetimine teşekkür etmek gerekiyor. Çoğu basketbol ekibi düşük bütçelerle sürünürken; basketbol şubesine ciddi bir para ayırdılar. Büyük İnsan Obradovic'e geri dönersek... Partizan takımıyla 1991 yılında başladığı teknik adamlık kariyerinde Sırp Hoca, Fenerbahçe Ülker'deki zaferiyle toplamda 14. kez Final Four'a kalma başarısını gösterdi. Şimdi 8 şampiyonluğunun ardından; aynı açlık ve hırsla dokuzuncusunu Fenerbahçe Ülker'de almaya çalışacak.
Obradovic'in Fenerbahçe'ye kattığı pek çok artı var. Bana göre bu artıların en büyüğü, Sarı-Lacivertlilere getirdiği sistemin her maç farklı bir kahraman ortaya çıkarması... Rakibe göre her maç farklı bir oyuncu sahneye çıkıp sazı eline alabiliyor. Vesely durursa Goudelock, Goudelock durursa Semih, Semih durursa Emir, Emir durursa Kenan... Bu yıl bu örneklerden fazlasıyla görebiliriz. Özellikle THY Euroleague'de en iyi uzun rotasyonuna sahip ekiplerin başında geliyorlar. Bu kadroyu birine benzetmek gerekirse, Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazandığı kadroya benzetebilirim. Tıpkı Kopenhag'da olduğu gibi; Fenerbahçe Ülker'de de özel bir kadro, seçkin bir hocayla birleşti. Daha tabii ki mutlu son için final niteliğinde 2 maçları daha bulunuyor. Bunun yanında, şimdiden gönlümüzü kazandılar desek yeridir.
Yukarıda dediğim örneği incelemek gerekirse... Play-Offtaki Maccabi Tel Aviv eşleşmesinde, üç maçta da hep farklı Fenerbahçe Ülker'li basketbolcu çıktı ve maçı aldı götürdü. İstanbul'daki ilk maçta maçın yıldızı smaç ve bloklarıyla Vesely olurken; perde arkasındaki kahraman ise yaptığı savunma ve Tel Aviv oyuncularına nefes aldırmamasıyla Kenan Sipahi'ydi. 2-0 yapılan İstanbulda'ki ikinci maçta savunmada ve pota altında Semih Erden, şutlarıyla Goudelock ve yine savunmasıyla Kenan Sipahi ön plana çıktı. Dün gece İsrail'de 3-0 yapılan ve tur atlanılan maçta ise oyun kurucu Zizis, Sarı-Lacivertlileri bir maestro gibi yönetti ve takımının da en skorer ismi olarak dikkat çekti. Attığı 19 sayı ile 2006'dan beri en skorer olduğu Euroleague maçını oynadı. Emir Preldzic de kritik noktalardaki basketleriyle takımına hayat verdi. Hepsine koca bir tebrik gerekiyor. Fakat en önemlisi, Maccabi'nin en formda oyuncusu Pargo'yu kilitleyen, Obradovic'in ver.diği görevleri eksiksiz yerine getiren, savunmasını konuşturan Koca Yürekli Adam Kenan Sipahi Türk halkının özel bir teşekkürünü hak ediyor. ,
Maçın son saniyelerinde ve maç uzatmaya g,iderken bir "Acaba mı?" diyerek maçın kaybedileceğinden çekinmiş olabiliriz. Ancak takımın başında Obradovic varken asla korkmadık ve ümitsizliğe kapılmadık. Sırp hocanın lügatında, elde edilecek büyük başarılar böyle gelirdi zaten... Son 15.7 saniye kaldığında 1 sayı gerideydik ve Goudelock zor pozisyonda basketi bulduğunda 75-74 öne geçtik ve içimizin yağları eridi. Maccabi Tel Aviv son molayı alıyor, son topu kullanacaklar 9.1 saniye kala... Kameralar Pargo'ya dönüyor, son topu o kullanacak. Fenerbahçe Ülker'de ise onu karşılayacak isim 3 maçta da Pargo'ya adım attırmayan ve yıldırıcı savunmasıyla dikkat çeken Kenan Sipahi... Mola bitip oyuncular sahaya döndüğünde, Kenan Sipahi'yi ve yüzündeki iştah ile agresifliği görüyorum. Arkama yaslanıyorum ve içimden "Bu maç bitti, Final Four'dayız artık!" diyerek çayımdan bir keyif yudumu alıyorum. 9,8,7... Ve o koca yürekli Kenan Sipahi, Pargo'yu geçirmiyor demirden bir duvar örüyor önüne... Sonra maçın bitişiyle birlikte saha ortasına koşarak çok seviniyor, adeta çıldırıyor sevinçten.. Çok doğal, çünkü hepsi tırnağıyla kazıyarak hak etti bu sezon Final Four'u... O sevinci görünce benim de klavyedeki F4 düşünü koparıp atasım geliyor mutluluktan, tabii ki kıyamıyorum..
Futbolun tüm Türkiye'yi kapladığı ve futboldan başka bir konunun manşetlerde pek yer alamadığı ülkemizde; Fenerbahçe Ülker basketbol alanında çok değerli ve gurur duyulacak bir başarıyı bize getirdi. Fenerbahçe Ülker'in sahne alacağı Final Four'un, İspanya'nın başkenti Madrid'de 15-17 Mayıs'ta gerçekleşeceğini de hatırlatalım. Lig TV ekranlarında onların heyecanına ortak olacağız.
Son olarak Nemanja Bjelica'lar hep gülsün.. Gülmeli!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder