Ülkece yeni adetimiz önemli derbileri
Pazartesi'ne çekmek… Özellikle 2015-2016 futbol sezonunda bolca örneğini
gördük. Aslında böyle yaparak derbiye olan ilgiyi azaltmaya ve Pazar günlerinin
o büyülü takım ruhunu biz futbolseverlerden almaya çalışıyorlar. Buna rağmen
Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı hınca hınç doluydu. Güzel havayı da fırsat bilen
sarı-lacivertli renklere gönül vermiş taraftarlar soluğu Saraçoğlu'nda aldı.
Stadda bayram havası hakimdi ve Fenerbahçeliler kendilerine oldukça
güveniyordu. Fenerbahçe için alınacak galibiyet, şampiyonluk umuduna tutunma ve
şampiyonluk yarışının tekrar başlaması anlamına geliyordu. Beşiktaş ise
yenilmediği ve hatta kazayla bir galibiyet çıkarabildiği takdirde büyük bir
rahatlama yaşayacağının bilincindeydi. Nitekim Siyah-Beyazlılar daha
Trabzonspor ile erteleme maçı oynayacaktı ve bir galibiyet veya beraberlikle
rakibi ile puan farkı 5 ile 7 arasında değişecekti. Derbi öncesi iki takımın
kafaları bu şekildeydi.
Ev sahibinde teknik direktör Vitor
Pereira, Beşiktaş'a özel hazırlanmıştı. Haftaiçindeki Lokomotiv Moskova maçından
sonra 4 isim kesik yedi. Rusya'da sahada olan Fabiano, Hasan Ali, Ozan ve
Nani'nin yerlerine Volkan Demirel, Caner, Diego ve Alper Potuk forma giyiyordu.
Volkan-Gökhan Gönül-Bruno Alves-Kjaer-Caner-Mehmet
Topal-Josef-Diego-Alper-Volkan Şen-Van Persie dizilimiyle; top rakipteyken
4-5-1, kendilerindeyken de 4-3-3 şeklinde her zamanki sistemiyle sahadaydı
Fenerbahçe… Beşiktaş'ta ise Gökhan Töre yedek kalmış, yerine Ricardo Quaresma
forma giyiyordu. Tolga-Beck-Alexis-Marcelo-İsmail-Atiba-Oğuzhan-Sosa-Olcay-Quaresma-Mario
Gomez düzeniyle ve 4-2-3-1 taktiğiyle sahaya çıkacaktı Beşiktaş… Maç başlamadan
önce Fenerbahçe kağıt üzerinde favori görünüyordu. Teknik direktör Vitor
Pereira'nın da son haftalarda takımın yükselen formuna ek olarak oyuncularına mutlaka
yapmasını emredeceği bazı noktalar vardı:
1-)Mario Gomez'e, yoğun Kjaer markajıyla
top aldırmayacaksın!
2-)Beşiktaş'ın yumuşak karnı
stoperlerine her şartta önde baskı kuracaksın!
3-)Sosa ve Oğuzhan'ın pas yollarını
tıkayacaksın!
4-)Atiba'nın üçüncü bölgeyle olan pas
yolunu kapatacaksın!
5-)Orta alanda üstünlüğü eline geçirip
Siyah-Beyazlıların oyun alanını daraltacaksın!
Bu 5 nokta belki size basit gelebilir;
fakat Fenerbahçe, bu 5 maddeyi de 90 dakika boyunca kusursuzca uyguladı ve
rahat bir galibiyet almasını bildi. Pereira, dersine çalışan bir hoca olduğunu
bir kez daha gösterirken; Beşiktaş'ı takım olarak A'dan Z'ye çok iyi analiz
etmişlerdi.
Fenerbahçe'den
yoğun baskı!
İlk yarıyı başlatan düdük ile birlikte,
sanki Fenerbahçe fırtınası da başlamıştı.. Henüz 3. dakikada gole ulaşmasını
bildi Sarı-Lacivertliler… Caner, kullandığı serbest vuruşta daha önce
çalıştıkları üzere topu Volkan Şen'e çıkardı. Beşiktaş savunması uyurken;
Volkan Şen düzgün ve etkili şutuyla Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı sevince boğdu:
1-0! Erken golün de etkisiyle Fenerbahçe ilk yarı boyunca etkili futbolunu
sürdürdü. Orta sahada rakibine ezici bir üstünlük kurdu, önde baskıyı iyi
becerdi ve dikine bir oyun tarzıyla Beşiktaş kalesine her gelişinde tehlikeli
anlar yarattı. 22 ve 24. dakikalarda Fenerbahçe'nin Volkan Şen ile
gerçekleştirdiği tehlikeli ataklarda, Beşiktaş'ı önce Allah sonra da kaleci
Tolga Zengin korudu. Dakikalar 26'yı gösterdiğinde; Beşiktaş ilk yarıdaki tek
ve en ciddi atağını gerçekleştirdi. Mario Gomez'in mükemmel pasıyla buluşan
Ricardo Quaresma topu ilginç bir şekilde auta yolladı. 32'de Diego kaleci Tolga
ile bire bir kaldı, Brezilyalı'nın şutunda İsmail kafayla uzaklaştırabildi.
33'te günün başarılı ismi Kjaer'in kafası Tolga'da kaldı. 39'da ise Quaresma'nın
estetik şutunu, kaleci Volkan Demirel daha fazla bir estetiklikle kurtarınca;
devreye ev sahibi Fenerbahçe'nin 1-0'lık üstünlüğüyle girildi.
İlk yarının yıldızı, tamamen
Fenerbahçe'ydi. Sarı-Lacivertliler ilk 45 dakikadaki yoğun baskısı ve ezici
üstünlüğüyle rahat bir maç çıkarmasını bildi. Fenerbahçe'nin ilk 45 dakikada
sergilediği futbolu, onlar için sezonun en iyi futbolu olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Özellikle sağ kanat başlayan ve hem sağ hem de solda mekik
dokuyan Volkan Şen, Beşiktaş'ın fişini çeken isim oldu. Sarı-Lacivertliler; ilk
yarıda Volkan ile Olcay-İsmail, Alper ile de Quaresma-Beck'li kanatları
koridora çevirdi ve hallaç pamuğu gibi salladı attı.
60'tan
Sonra Tekrar Fenerbahçe
Beşiktaş'ta teknik direktör Şenol Güneş,
sahada adeta yürüyen ruhsuz Olcay Şahan'ı oyundan çıkarıp Gökhan Töre'yi
sokarak başladı ikinci yarıya… Belki de maç başlamadan yapması gereken şey buydu.
Siyah-Beyazlılar, geride olmanın getirdiği psikolojiyle ikinci yarının ilk 15
dakikası topa daha fazla sahip olan taraftı. 48'de Gökhan'ın oyuna girişiyle
biraz canlanan Sosa'nın şutu auta gitti. 51'de günün Beşiktaş adına en başarılı
ismi Marcelo'nun kafası az farkla dışarı çıktı. Dakikalar 56'yı gösterdiğinde
Beşiktaş maç içindeki en tehlikeli atağını yakaladı; ancak önce Mario Gomez,
sonra da İsmail'in şutlarında Volkan Demirel'i mağlup etmeyi başaramadı. Bu
dakikadan sonra Beşiktaş oyundan iyice düşen taraftı. Fenerbahçe ise 15
dakikalık bir aktif dinlenmeyle kendine geldi ve 60'tan sonra oyunun kontrolünü
eline alarak ilk yarıdaki kimliğine döndü. Yine orta sahayı tamamen ele
geçirdiler. Pereira, Nani ve Ozan hamleleriyle takımına direnç kazandırdı.
İstediği pozisyonları bir türlü
değerlendiremeyen Fenerbahçe, daha da fazla yüklendi rakip kaleye… Ve dakikalar
82'yi gösterdiğinde Beşiktaşlı stoper Alexis'in de büyük katkılarıyla (!)
istediğini aldı. Alexis'in hatasıyla topu kapan Ozan, sol taraftan ceza sahası
içine hızla girdi ve topu bomboş durumdaki Nani'ye çıkardı. Nani'de hayatının
en kolay golünü atarak Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı iyice bayram yerine çevirdi:
2-0! Bu dakikanın ardından maçı etkileyecek başka bir pozisyon yaşanmayınca;
maç Fenerbahçe'nin 2-0'lık üstünlüğüyle sona erdi. Sarı-Lacivertliler, 90
dakika boyunca hak ettikleri bir 3 puan aldılar ve kusursuz bir performans
ortaya koydular. Alınan bu 3 puanla birlikte, bir maçı eksik Beşiktaş'ın 2 puan
önünde yeniden liderliğe yükseldiler. Beşiktaş ise, sezonun ikinci yarısındaki
düşüşüne devam ederken saç ve baş yoldurmayı da sürdürdü.
Alper+Volkan=VOLTRAN
Fenerbahçe'de bu galibiyette teknik
direktör Vitor Pereira'nın yazının başında anlattığım o 5 maddelik
uygulamasının yanında; Alper Potuk ve Volkan Şen'in oynadıkları ekstra futbol
önemli rol oynadı. Alper ve Volkan, 90 dakika boyunca Beşiktaş kanatlarını
koridor yaptı. Bir sağdan, bir soldan geldiler ve her gelişleri de tehlikeli
bir atağa dönüştü. Bu ikili, Fenerbahçe'nin şu sisteminde yerlerinin banko
olduğunu bu gece bir kez daha kanıtladı tüm dosta düşmana… Sadece ikisi, adeta gerçek bir Voltran oluşturdu bu maçta... Volkan Şen, attığı
golle de maçın yıldızı olurken; Alper Potuk da bitmeyen enerjisi ve akıllı
futboluyla göz kamaştırdı. Oyuna girdikten sonra Ozan'ın pozitif katkısını da
unutmamak gerek… Genç futbolcu, yavaş yavaş Bursa günlerine döneceğinin
sinyalini veriyor belki…
Fenerbahçe'de 7 aydır "Fernandao mu
Van Persie mi?" tartışmaları bitmek bilmiyor. Neredeyse her gün, spor
basınında bu konuyla ilgili bir haber görüyoruz. Kamuoyu bu konuyla uyurken;
bence Fenerbahçe için asıl sorulması gereken soru şudur: "Alper mi Nani
mi?" Tamam Nani, bu yıl Fenerbahçe'nin en golcü 3. futbolcusu olabilir;
lakin Alper gibi bir katkıyı asla veremedi takımına… Alper, canla başla
çalışıyor ve sonradan girdiği maçlarda bile takımına büyük katkı veriyor.
Derbide de Volkan ile birlikte Beşiktaş'ı çökerten isimdi. Vitor Pereira ve
yardımcılarının asıl düşünmesi gereken konu Nani-Alper tercihleri olmalı
Fernandao-Van Persie değil… Hoş Van Persie büyük umutlarla transfer edilmişti,
bugün de gördük Türkiye kariyerinde yatışa devam ediyor (!) Kendisini hiç
sevmememe rağmen; Volkan Demirel'in yükselen performansı da göz ardı edilmemeli…
Kariyerinin son yıllarına yaklaşan deneyimli kaleci bu yıl çıkışta bir
performans gösteriyor. Fatih Terim Hoca, EURO 2016 maceramız için mutlaka onu
hesaba katmalı! Teknik direktörlüğünü bir türlü sevemediğim Vitor Pereira'ya da
büyük bir tebrik yollamamız gerekiyor. Beşiktaş'ı iyi ezberleyen ve daha maça
çıkmadan kafasında maçı galip bitiren isimdi.
Beşiktaş'a baktığımızda; her felaketten
iyi bir sonuç çıkaracaksak, burda da çıkaralım… Devre arasında Hannover'den
kiralanan Marcelo, Siyah-Beyazlılar adına sahada kalan tek isimdi bugün… Doğru
hamleleriyle savunmada güven veren isim, adeta bir emniyet sibobu oldu.
Yeldeğirmenleriyle mücadeleye giren Don Kişöt misali tek başına sahadaydı bugün
ve Fenerbahçe adına farkın daha da açılmasını engelleyen isimdi. Performansını
giderek yükseltiyor. Bana göre bonservisi sezon sonunda mutlaka alınmalı… Mario
Gomez de hırsıyla dikkat çekti; ancak takım oynamayınca, ona da top gelmedi. Bu
iki isim dışında kalan herkes ise rezaletti, direkt çöpe atabilirsiniz.
Yıllardır La Liga deneyimi olan Alexis, Türkiye'ye alışamamış olacak;
geldiğinden beri vasatın da altında bir futbol ortaya koyuyor. Bugün yaptığı
hata, La Liga görmüş bir stoper için kabul edilemez. Böyle giderse, sezon
sonunda kendi sonunu da hazırlar. Hatta teknik direktör Şenol Güneş bile, her
zamanki performansının oldukça gerisindeydi. Bu derbide, onca yıl sonra ilk defa
Beşiktaş'ı ve Şenol Güneş hocayı bu kadar çaresiz, bu kadar ezik gördüm.
Siya-Beyazlılara bu sezonun en kötü futbolu gerçekten yakışmadı. Oğuzhan,
Gökhan Töre, Olcay, Quaresma gibi isimlerin yerlere düşen performansı
toplanmadıkça, işleri gerçekten çok zor olacak. Kaldı ki bu futbolla
şampiyonluk için de pek umut vermiyorlar.
Son sözü de hakem Cüneyt Çakır hakkında
söyleyelim. Maçın genelinde tarafsız ve iyi bir yönetim ortaya koymaya çalıştı.
Ancak çok ciddi 2 hatası bulunuyordu. Deneyimli hakemimiz, daha ilk yarıda
Beşiktaş'tan Beck'i, Fenerbahçe'den de Caner Erkin'i kırmızı kart göstererek
oyunun dışına çıkarmalıydı. Ancak yapamadı ve böylelikle kontrolünü büyük
ölçüde kaybetti. Derbinin ikinci yarısına Beck ve Caner'in çıkmaması
gerekiyordu. Olmadı, kırmızıyı çıkaramadı ve önemli bir hata yaptı Cüneyt Çakır…
Türkiye'nin en iyi hakeminin durumu buysa eğer, gelin siz görün lütfen
Türkiye'de hakemlik mesleğinin halini…