10 Nisan 2016 Pazar

Fener'de KOCAMAN yıkım!


Bayram yeri gibi süslenen Torku Arena'da, taraftarların maça yoğun ilgisi vardı. Torku Konyaspor, takımın kaderini belirleyecek sezonun maçında, liderin takipçisi Fenerbahçe'yi konuk etti. Ev sahibi için bu maçta alınabilecek bir galibiyet, Avrupa Ligi hedeflerini güçlendirmek demekti. Ayrıca Aykut Kocaman, eski kulübüne karşı sahaya çıkıyordu. Fenerbahçe ise şampiyonluk yarışı için mutlak 3 puan hedefliyordu. Beşiktaş'ın Kasımpaşa mağlubiyeti sonrası, yönetim ve teknik heyetin puan kaybına tahammülü yoktu. Torku Konyaspor'da Aykut Kocaman ilk 11'de iki değişiklik yapmış ve sol bekte Mehmet Uslu'ya, forvette de Bajic yerine Rangelov'a formalarını geri vermişti. Fenerbahçe teknik direktörü Vitor Pereira da geçtiğimiz haftadaki kadrodan iki değişiklik yapmıştı.Ozan'ın yerine Diego, Alper'in yerine Nani sahadaydı. Bu şartlar altında karşılaşmaya başlandı.

Konyaspor'un start verdiği maçta, ev sahibi, soyunma odasından golü attı desek yeridir. Dakikalar 2'ye yaklaşırken; Skubic'ten sağ kanatta güzel bir pas alan Ömer Ali Şahiner, hızla ceza sahası içine girdi ve kalenin yakınına kadar ilerledi. Tam burada Rangelov'a yerden kısa bir pas çıkardı. Rangelov çok sert vurdu ve kaleci Volkan'ın bakışları arasında direğe çarpan top ağlarla buluştu: 1-0! Fenerbahçe, erken yenen golle birlikte demoralize oldu ve ilk 20 dakika oyundan düştü. Torku Konyaspor ise, öne geçmenin verdiği rehavetle tüm hatlarıyla geriye çekildi. Yeşil-Beyazlılar, alan daraltması ve tam saha pres ile konuk ekibe top oynatmamaya çalışırken; Fenerbahçe ise presini Fernando ile Volkan'dan başlatarak Konya'nın kendi yarı alanından fazla çıkamamasını amaçladı. İlk yarıms aat itibariyle iki takımın da golden sonraki stratejisinin tuttuğu söylenebilir. 23'te Gökhan Gönül sağdan ortaladı, Fernandao'nun kafa vuruşu auta çıktı. 28'de Torku Konyaspor'un kullandığı kornerde, Rangelov'un kafası az farkla auta çıktı. Fenerbahçe 30. dakikadan itibaren baskısını arttırırken; aradığı gole 41'de ulaştı. Sol kanattan hızla çizgiye inen Volkan Şen, bomboş durumdaki Fernandao'ya harika bir pas çıkardı, Brezilyalı da sadece dokununca durum 1-1'e geldi. Taraflar, bu skorla soyunma odasının yolunu tuttu.

İkinci Devrede Tempo Düştü

1-1'lik eşitliğin ardından başlayan ikinci yarıda, iki takım da sağlamcı davranmaya başladı. Torku Konyaspor yine alan daraltmaya devam ederken; savunmada kalmaya ve rakibine açık vermemeye çalıştı. Fenerbahçe ise orta alan üstünlüğünü ele geçirmeye çalıştı; ancak üçüncü bölgede cılız ataklar gerçekleştirebildi. Teknik direktör Pereira, pozisyon vermemek adına savunmaya da özen gösterince, oyun 70'lere kadar orta saha mücadelesi şeklinde geldi. Konyaspor teknik direktörü Aykut Kocaman Bajic'i oyuna alarak takımını hücumda daha etkili hale getirmeye çalışırken; Pereira'nın oyuna dinamizm katmak için sahaya sürdüğü Ozan ve Alper hamleleri elinde patladı. 80'lere gelindiğinde ev sahibi, hücumda daha cesur davranmaya başladı ve bunun karşılığında golü bulan taraf oldu. 85'te hızlı gelişen Konyaspor kontra atağında, sağ kanatta Ömer Ali ceza sahasına ortaladı. Arka direkteki Bajic, topu penaltı noktasına çevirdi. O noktadaki Ali Çamdalı çok sakin davrandı, topu önce kontrol etti ve düzgün bir vuruşla Volkan'ı avladı: 2-1! Yeşil-Beyazlılar öne geçmenin verdiği özgüvenle iyice geriye yaslandı ve pozisyon vermedi. Fenerbahçe de skoru değiştiremeyince, maç Torku Konyaspor'un 2-1'lik galibiyetle sonuçlandı.

Bu skorla birlikte Torku Konyaspor, 2016 yılındaki 18. resmi maçında da kaybetmemiş oldu. Bu süreçte 14 galibiyet ve 4 beraberlik alan Yeşil-Beyazlılar, müthiş bir seriye imza atmış oldu. Ayrıca bu galibiyetle, Avrupa Ligi iddialarını da iyice kuvvetlendirmiş oldular. Yeşil-Beyazlılar, takım olarak oldukça özverili oynarken; yine takım olarak yıldızlaştılar. Bunun yanında Skubic ve Ömer Ali Şahiner, daha ön plana çıkan isimlerdi ve maçın yıldızı olarak görülebilirler. Fenerbahçe'ye baktığımda ise, teknik direktör Vitor Pereira'nın kontrolü iyice kaybettiğini görüyorum. Şampiyonluk yolundaki bu son derece önemli maçta, takımı çok pasif kaldı ve Portekizli hoca da bu duruma müdahale edecek bir hamle yapamadı. Sarı-Lacivertlilerde, yalnızca Hasan Ali Kaldırım ve Volkan Şen etkili oyunuyla biraz ön plana çıkan isimlerdi. Yeri gelmişken, Volkan Şen, bu formuyla gerçekten EURO 2016 kadrosunda olmayı hak ediyor. Konuk ekipte, Robin Van Persie'nin ardından, Diego ve Nani'nin de sıfırı tükettiğini görüyoruz. Sezon başından bu yana istenilen seviyeye bir türlü gelemediler ve hep vasatın altında kaldılar. Büyük umutlarla transfer edilen bu isimler, kulübün elinde patlamış oldu.


Fenerbahçe, Torku Konyaspor maçında gördüğümüz üzere, haftaiçindeki derbi için yeterli bir futbol ortaya koyamadı ve düşündürdü. Tabi ki derbilerin havası farklı olur; ancak Vitor Pereira ve Fenerbahçe'yi şampiyonluk için pek istekli göremiyorum. Aksine çok pasif, oynadığından zevk almayan bir takım buluyoruz sahada… Buradan da çıkarılacak sonuç; sezon sonunda Vitor Pereira, Robin Van Persie, Nani ve Diego gibi isimlerin teşekkür edilmeden bile direkt yollanacağı… Bu pasif gidiş devam ederse, şampiyon olsalar bile sezon sonunda onları önemli bir yapılanma bekliyor. Son sözümüz, galip gelen ev sahibinin teknik direktörü Aykut Kocaman'a olsun… Belki rakiplerinin çok gerisinde bir kadroları var; fakat Aykut Hoca, o kadroyu soyadı gibi kocaman ve haddini bilen bir şekilde oynatıyor. Bu sezon çok başarılı Aykut Kocaman, büyük ihtimalle de bu galibiyetle Avrupa Ligi'ne gidecekler. Fatih Terim bıraktığında, Aykut Kocaman'ı Milli takımımızın başında görmek, şahsen beni memnun edecektir.

Galatasaray Kaçtı, Rize Yakaladı


Spor Toto Süper Lig'de zor günler geçiren Galatasaray, Cumartesi gündüz maçında Çaykur Rizespor'u konuk etti. Stat ise kötü gidiş nedeniyle bomboştu. Ev sahibi Galatasaray'da iyileşen Sabri, Selçuk ve Sneijder kadroya alınmadı. Çünkü Sarı-Kırmızılılar, haftaiçindeki erteleme derbisi Fenerbahçe'yi düşünüyordu. Galatasaray'da geçici olarak sezon sonuna kadar teknik direktörlüğe getirilen Riekerink, 4-2-3-1 düzeninde sahaya çıktı. Muslera kaledeyken; savunma Koray Günter, Denayer, Semih ve Carole dörtlüsünden oluştu. Koray Günter'in sağ bekte şans bulması ve o bölgenin asıl sahibi Linnes'in yedek oturması dikkat çekti. Chedjou ve Bilal ön libero olarak forma giydi. Orta saha Olcan, Yasin ve Emre Çolak üçlüsünden oluşurken forvette de Podolski yer aldı. Çaykur Rizespor'da Hikmet Karaman, Deniz Kadah ve Eren Albayrak'ın kadroda olamaması yüzünden dertliydi. Eren'in yerine Durgham İsmail, Deniz Kadah'ın yerine de Tuszynski forma giydi. Onun dışında aynı kadro düzeni korundu.

Başlama düdüğüyle birlikte ilk yarıda oldukça sıkıcı ve kısır pozisyonlu bir futbol hakimdi. İki takım da savunmaya ağırlık verdi ve birbirlerini tarttı. Savunma güvenliği elden bırakılmadı. Galatasaray, geride çok pas yapmaya özen gösterip rakibini üzerine çekmek istedi. Çaykur Rize ise tüm hatlarıyla savunmadaydı. Böyle olunca az pozisyonlu ve orta saha mücadelesi şeklinde geçen bir 45 dakika izledik. 4'te Yasin'in soldan güzel pasıyla hareketlenen Olcan, Itandje ile karşı karşıya kaldı. Olcan'ın kontrolüyle birlikte vuruşunda Itandje başarılıydı. 26'da Carole'nin soldan ortasına Emre'nin kafa vuruşu, kaleci Itandje'de kaldı. Bu dakikalardan sonra sakatlanan Chedjou'nun yerine Galatasaray'da Ryan Donk oyuna girdi. İlk yarıda başka tehlikeli atak yaşanmayınca, taraflar golsüz beraberlikle soyunma odasına hareket ettiler.

Galatasaray İkinci Devrede Daha İstekli

Galatasaray, oyun anlamında ikinci yarıya daha istekli ve daha atak başlayan taraf oldu. Rizespor ise savunmada kalmaya ve rakibi karşılamaya devam etti. 49'da topla buluşan Podolski ceza sahası dışından sert vurdu, top auta çıktı. 53'te Rizeli Sercan Kaya'nın sert şutu auta gitti. 56'da Emre Çolak'ın ceza sahası dışından şutunda Rize kalecisi Itandje başarılıydı. Bu dakikadan itibaren konuk ekip Rizespor, puan için daha da defansif bir anlayış sergilemeye başladı. 71'de Bilal Kısa'nın sert şutunda, Itandje bir kez daha başarılıydı. 72'de Olcan sağ taraftan serbest vuruş kullanırken ceza sahası içine ortaladı. O bölgede Donk'un kafa vuruşunu Rize kalecisi Itandje köşeden çelebildi ve bir gol pozisyonunu daha önlemiş oldu. 74'te soldan Durgham'ın ortasında Ahmet İlhan güzel bir şut çıkardı, top az farkla auta gitti.

Dakikalar 88'i gösterdiğinde, sol kanatta topla buluşan Yasin Öztekin üst üste çalımlarla çizgiye indi ve yerden ortaladı. Emre Çolak ise doğru yerdeydi ve sadece dokunarak topu ağlara gönderdi: 1-0! Son dakikalarda golü bulan Galatasaray, puan kaybetmemek için kapanırken; bu sefer maçta ilk kez Çaykur Rizespor ataklar geliştiren taraf oldu. Karadeniz ekibi, uzatmaların 3. dakikasında istediğine de ulaştı. Murat Duruer, kazanılan serbest vuruşu sağdan kullandı ve ceza sahası içine ortaladı. Kaleci Muslera topa uzanamazken; Tuszynski kafayı vurdu ve topu ağlara göndererek durumu 1-1'e getirdi. Bu golün ardından maç da sona erdi ve taraflar 1 puanı paylaştı.


90 dakikada gösterilen performansa baktığımda, maçın hakkının zaten beraberlik olduğunu görüyorum. İki takımda birer puanı hak etti. Galatasaray, derbiyi düşünürken; ikinci yarıdaki istekli yapısıyla dikkat çekti. Yasin Öztekin ve Emre Çolak istekli isimlerdi ve Galatasaray'ı da sürükleyen futbolcular oldular. Çaykur Rizespor açısından baktığımızda ise, Hikmet Karaman bu oyun tarzıyla en doğrusunu yapıyor. Kweuke, Deniz Kadah, Eren Albayrak gibi en önemli silahlarınız yoksa, savunma ağırlıklı oynamalı ve fazla açık vermemelisiniz. Hikmet Karaman da tam anlamıyla oyuncularına bunu öğütledi. Geriye düştüklerinde ise gol için takımı hücuma çıkardı ve yine atılan golle karşılığını aldı. Bu 1 puan, alt taraf ile aralarına sınır koymaları açısından önemliydi; ancak hala bir 3 puana ihtiyaçları var kurtulmaları için… Son sözü Galatasaray'la söyleyelim: Bu futbolla, derbide işleri gerçekten zor! 

Carroll ile West Ham Geri Dönüşü Yarım Kaldı


Upton Park'ta güneşli, taraftarların tamamen ilgi gösterdiği; ancak diğer yandan da hüzünlü bir Londra Derbisi'ne gözümüzü açtık. Upton Park'ta gerçekleşen son Londra Derbisi'nde Bilic'in West Ham United'i, Arsene Wenger yönetimindeki Arsenal'i misafir etti. İki takım için de derbinin anlamı büyüktü. Premier Lig'de 6. sırada yer alan West Ham United, sezon sonunda ilk beşte olmak için bu derbide puan kaybetmemeliydi. Bunun yanında Upton Park'taki son Londra Derbisi'nde taraftarlarına 3 puan hediye etmek istiyorlardı. Şampiyonluk yarışında lider Leicester City'nin çok gerisinde kalan ve şampiyonluk şansı mucizelere kalan Arsenal ise, kayıp yaşamayarak hiç değilse ligi ikinci bitirmenin hedefindeydi. West Ham Teknik Direktörü Slaven Bilic, takımını 3-4-2-1 gibi bir formasyonla sahaya çıkardı. Kalede Adrian yer alırken; savunma üçlüsü Tomkins-Reid-Ogbonna'dan oluştu. Onların hemen önünde Koyuate ve Noble ön libero olarak hazır bulundu. Antonio hücum sağ bek, Aaron Cresswell de hücum sol bek olarak forma giydi. Ofansif orta sahanın sağında Lanzini ve solunda Payet oynarken; forvette ise Andy Carroll yer aldı. Arsene Wenger ise, 4-2-3-1 formasyonunu ve Watford karşısında farklı kazanan 11'i bozmamayı tercih etmişti. Ospina-Monreal-Koscielny-Paulista-Bellerin-Coquelin-Elneny-Iwobi-Mesut Özil-Alexis Sanchez-Welbeck ilk 11'iyle sahadaydılar.

Maçın oldukça yavaş başladığını söyleyebiliriz. Konuk ekip Arsenal paslaşmalarla rakip ceza sahasına girmeye çalışırken; ev sahibi West Ham ise kontra atak kovalayıp hızlı olmaya çalıştı. Gole kadar olan zamanda, West Ham forveti Andy Carrol'un golünü, hakem Craig Pawson ofsayt gerekçesiyle iptal etti. Pawson bu arada çok kötü bir karar verdi, çünkü Arsenal savunması ofsaytı bozuyordu ve pozisyon net goldü. 18'de soldan gelişen Arsenal atağında, top Iwobi'nin önünde kaldı. Genç Iwobi, Mesut Özil'e ince bir ara pas çıkardı. Mesut da yerden düzgün vuruşuyla Topçular'ı 1-0 öne geçirdi. Arsenal golden sonra da baskısını sürdürdü. Dakikalar 35'i gösterdiğinde orta alanda Iwobi, Alexis Sanchez'e aşırtma bir pas çıkardı. Alexis Sanchez, sol kanattan ceza sahası içine koşu yaparak bu pası kontrol etti ve sert şutuyla fileleri havalandırdı. Böylelikle durum 2-0 oldu. Arsenal, ilk 40 dakika boyunca sahanın tek hakimiydi.

Ne olduysa bu dakikadan sonra oldu. Slaven Bilic'in yönlendirmesiyle West Ham, hücumu daha çok düşünmeye başladı. 44'de soldan hücuma katılan Aaron Cresswell'in harika ortasında Andy Carroll tam köşeye yaptığı etkili kafa vuruşuyla skoru 2-1'e getirdi. Bu golün ardından 45+1'de Mark Noble'nin sağdan yaptığı ortada Arsenal savunmasının hatasıyla top Carroll'da kaldı. İngiliz forvet, düzgün kontrolü ve sert vuruşuyla birlikte çok güzel bir gole imza attı, durum da 2-2'ye geldi. Takımlar, bu skorla soyunma odasına girdi. İlk yarının yıldızları 2 gol ile oynayan Andy Carroll ve iki müthiş asist yapan Alex İwobi'ydi.

Bilic ve Wenger'den Ofansif Hamleler

Bilic, ikinci yarıya savunmadan Tomkins'i çıkarıp, hücuma Emenike'yi alarak başladı. Böylelikle takımını hücumcu bir varyasyona geçirdi. Koyuate, Tomkins'in çıkışı sonrası stopere daha yakın oynamaya başladı. 49'da West Ham Payet ile 3. golü bulsa da, önceki pozisyonda Carroll rakibine faul yaptığı için geçerlilik kazanmadı. 51'de sağdan hücuma katılan Antonio'nun yaptığı güzel ortaya ceza sahası içinde Andy Carrol çok iyi yükseldi ve kafa vuruşuyla ev sahibini 3-2 öne geçirdi. İngiliz forvet, bugün yaptığı üçleme ile ligdeki 7. golünü kaydetti. Bu golden sonra West Ham, defansı düşünmeye ve topla oynamayı rakibine kaptırmaya başladı. 68'e kadar böyle geçildi. Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger, West Ham'ın bu stilinden cesaretlenerek Ramsey ve Giroud'yu oyuna aldı. Böylelikle hücumu düşünme sırası Topçular'daydı. Taktik 2 dakikada meyvesini verdi. Stoperden çıkan Koscielny, bulduğu gol ile durumu 3-3'e getirdi. 77'de günün başarılı isimlerinden Cresswell'in şutunu ise Ospina kornere çeldi. Bu dakikadan itibaren Arsenal yüklenmeye devam ederken, West Ham ise yeniden kontralar arayan taraftı. Skoru değiştirebilecek başka bir tehlikeli pozisyon yaşanmayınca, Upton Park'taki son Londra Derbisi, 3-3 sonuçlandı.


Londra Derbisi, hiç bitmesini istemediğimiz bir türdendi. Oyun bir Arsenal'e gitti, bir West Ham'a… Sonra tekrar konuk ekibe döndü. Buradaki 1 puan West Ham için iyi olarak karşılanabilecekken; Arsenal ise ikincilik hedefinde önemli bir yara almış oldu. West Ham'da hücum bekler Creswell ve Antonio takımına önemli katkı yaparken; maçın yıldızı 3 gol birden atan Andy Carroll'dı. Hava toplarındaki etkisini yine konuşturdu ve EURO 2016 öncesi İngiltere milli takım teknik direktörü Roy Hodgson'a göz kırptı. Arsenal'de ise Iwobi, yaptığı 2 harika asistle konuk takım adına maçın yıldızıydı. Alexis Sanchez de istekli futboluyla dikkat çeken isimdi.

6 Nisan 2016 Çarşamba

Bu Tarz EURO 2016'nın!


FIFA Dünya Kupası'nın üzerine titrediği küçük yavrusu gibi görünen; ancak Avrupa kapsamında en önemli turnuva olan EURO 2016, 10 Haziran tarihinde merhaba diyecek. Bu yıl Fransa'da gerçekleştirilen organizasyon 10 Haziran-10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Takımlar şimdiden hazırlıklarını sürdürüyor ve taraftarlar da şimdiden Fransa'da bir aylık bilet kapattı. Bunun yanı sıra, forma sponsorları da boş durmadı ve Şubat sonundan bu tarihe kadar birer birer EURO 2016 formalarını yaptıkları lansmanlarla tanıttı.

EURO 2016'da forma sponsorluğu konusunda pastanın en büyük dilimini yine Adidas almış gözükürken; geçmiş yıllara nazaran daha dengeli bir tablo karşılıyor biz futbolseverleri… Adidas dokuz ülkeye verdiği forma sponsorluğuyla başı çekiyor. Alman markasını altı forma sponsorluğu ile Nike ve 5 forma sponsorluğuyla da Puma takip ediyor. Adidas kadar pazar pastasından büyük bir dilim alamasalar da; Nike ve Puma, EURO 2016'da yüzdelik dilimlerini arttırmış görünüyor. Bu markaların ardından da birer forma sponsorluğu ile Umbro, Macron, Joma ve Errea geliyor.

Spor pazarlamasının dinamiklerine daha fazla inmeden; biz en iyisi formaların gösterimine geçelim. İşte EURO 2016'da yer alacak 24 takımın iç saha ve dış saha forma tasarımları sizlerle…

Arnavutluk

Tarihinde ilk defa büyük bir turnuvaya katılacak olan Arnavutluk, Macron sponsorluğunda Fransa'ya yer alacak. Siyah forma-siyah şort, kırmızı forma-siyah şort ve dış saha olarak da beyaz forma ile üçlü bir alternatife sahip olacaklar. Formaların göğüs kısmında, Arnavutluk'un amblemine benzer çizgiler de yer alıyor. Sadeve renk karışıklığı yaratmamak amacıyla tasarlanmış.

Avusturya


Forma tasarımı konusunda mütevazi ekiplerden olan Avusturya, Fransa 2016'da da sadelikten ödün vermeyen formalarıyla karşımızda olacak. Puma'nın forma sponsoru olduğu ülkede iç saha forması, kırmızının ağırlığıyla dikkat çekiyor. Omuz bölümünde bulunan bantlar beyaz renkte… Formada çaprazlama şekilde ince -neredeyse görülmeyecek kadar ince- beyaz çizgiler de bulunuyor. Dış saha formasında ise beyaz hakim; bunun yanında omuz ve yaka bölümünde kalın siyah renkte şeritler bulunuyor.

Belçika

Avrupa futbolunun gelişen ve yükselişteki ülkesi Belçika için forma sponsoru Adidas, oldukça milli tasarımlar ortaya koymuş. Adidas, Belçika bayrağını tasarlanan formalarda ana tema olarak işlemeyi seçmiş. İç saha formasında formada kullanılan ana renk kırmızı, formanın göğüs bölümünde kollara kadar saran siyah bant kullanılmış. Bayraktaki sarı renk ise yanlarda, yakada ve kol uçlarında tamamlayıcı olarak tercih edilmiş. Dış saha forması ise, beyaz renk üzerine kurulmuş. Tam karın bölgesinde,büyükçe bir Belçika bayrağı formaya konuşlandırılmış. Formanın yanlarından ise siyah şeritler iniyor. Adidas, Belçika formasında anlatmak istediğiyle alkışları topluyor.

Hırvatistan

Sponsoru Nike tarafından formaları hazırlanan Hırvatistan, EURO 2016'da da iç saha formasına tasarım açısından farklı dokunuşlar yapmayarak istikrarını koruyor. İç saha formasında bildiğimiz beyaz üzerine kırmızı düzen oturtulmuş durumda, Formanın yan taraflarında ise şortun bitimine kadar uzanan mavi şeritler var. Asıl farklı dizayn ise dışs aha formalarında görülüyor. İlk formada anlattığımız düzen, dış saha formasında tamamen mavi üzerine kurgulanmış. Daha açık mavi üzerine lacivert oturtulmuş. En azından yeniliğe az da olsa açıklar, diyelim..

Çek Cumhuriyeti 

Puma'nın sponsorluğunda Fransa 2016'ya gelen Çek Cumhuriyeti'nin forma tasarımlarında, sadelik amaçlanmış. İç saha forması kırmızı tonlarından oluşuyor. Açık kırmızı üzerine oturtulan formada, karın bölümünde koyu kırmızı ve bumerang -ya da L diyebilirsiniz-  şeklinde kabartmalar yer alıyor. Dış saha formalarında ise, beyaz ağırlık kazanıyor. Omuz bölümünde ise, mavi bantlar bulunuyor.

Fransa

Gelelim ev sahibine… EURO 2016'nın ev sahibi Fransa'nın forma sponsoru Nike… Nike, bu yıl Fransa formasını oldukça sade bir şekilde tasarladı ve önceki yıllarda Horozlar'ın formasında olan tüm aşırı detaylara son verildi. İç saha formaları, bayraktaki mavi renkten ilham alıyor. Tek renk mavi üzerinde, kol ve omuz bölgelerinde lacivert yer alıyor. Dış saha formasında ise beyaz benimsenmiş. Omuz ve kol bölgelerinin bir tarafı lacivert, diğer tarafı ise bordo… Oldukça sade formalarıyla, Griezmann'larıyla, Pogba'larıyla, Coman'larıyla sizi ağırlamayı bekliyorlar.

Almanya

2014 Dünya Kupası'nın şampiyonu, Fransa'ya da iddialı bir şekilde geliyor. Adidas'ın forma sponsoru olduğu 2016 formalarında, iç saha anlamında geleneğe bağlı kalınmış; hatta bu yıl iç saha forması biraz daha sadeleşmiş. Panzer'lerin iç saha forması, düz beyaz renk üzerine kuruluyor. Kol ve yaka çizgileri ise siyah renkte… Asıl sürpriz, dış saha formasında yapılmış ve Almanya'nın dış saha forması bana göre bir pijama üstüne (!) benzetilmiş. Dış saha forması gri zemin üzerine yatay siyah çizgilerden oluşuyor. Kol kısımlarında ise, hakiye benzer sanki bozuk bir yeşil kullanılmış. Sahada bu formayı görünce, uykumuz gelmezse iyiyiz (:

Macaristan

Uzun bir aranın ardından Avrupa'nın zirve turnuvasında boy göstermeye hazırlanan Macaristan'ı, forma sponsoru olarak Adidas hazırlıyor. Oldukça sade bir biçimde tasarlanan formalarda, ülke bayrağının üç rengi temel alınmış. İç saha forması, kırmızı renkten oluşuyor. Omuz bölümünde beyaz, kol bölümünde ve formanın bitiminde ise yeşil bantlar bulunuyor. Dış saha formasına da aynı stil diyebiliriz, beyaz üzerine kurgulanmış. Omuz bölgelerinde kırmızı, kol ve formanın bitiş yerlerinde ise yeşil çizgiler tercih ediliyor. Formalarının oldukça şık görünümüyle, Macaristan adına da Adidas bir teşekkürü hak ediyor.

İngiltere

Uzun yıllardan beri Avrupa'da başarıya hasret kalan İngiltere, Fransa'ya yeni jenerasyon ve sade tasarımlı formalarının umuduyla geliyor. Nike, tüm detaylardan kaçınarak "Üzerinde güneş batmayan ülke"nin formalarını oldukça sade hazırladı. İç saha forması beyaz renkte, formanın iki yanında da uzun mavi çizgiler bulunuyor. Dış saha forması ise kırmızı olarak belirlenmiş. Omuz ve kol bölgeleri koyu bir kırmızıdan oluşurken; her iki yandan yine mavi uzun çizgiler iniyor.

İrlanda Cumhuriyeti

Son yıllarda Avrupa'nın en büyük turnuvasına katılma fırsatını son anlarda tepen İrlanda Cumhuriyeti, 2016'da turnayı gözünden vurdu. Forma sponsorları Umbro ile Fransa'ya geliyorlar. Dış saha formaları henüz paylaşılmasa da; iç saha formaları tamamen yeşil renkten oluşuyor. Formanın yakalarında ise beyaz renk dikkat çekiyor. Sade; ama asil duruşlarıyla sürpriz peşinde koşacaklar.

İtalya

Eski günlerine dönmek isteyen İtalya, Fransa için hazırlanırken; kadro seçimi konusunda sıkıntılar yaşıyor gibi görünüyor. Fransa'da forma sponsoru olarak Puma ile yer alacaklar. Gök-Mavililerin iç saha formasında, yine mavi ve tonları esas alınmış. Boyundan formanın bitimine kadar inen koyu ve parlak mavi şeritler bulunuyor. Ayrıca omuz kısmından kol bitimine kadar inen ince beyaz bir şeritleri de var. Asıl şıklıkları, dış saha formasında göze çarpıyor. Beyaz üzerine kurulan formada, tam ortadan boyun kısmından forma bitimine kadar İtalya'nın bayrak renklerinden oluşan üçlü bir şerit iniyor. Yaka kısmı maviden oluşurken; omuz ve kol kısmında mavi bir bant yer alıyor.

İzlanda

Tarihinde ilk kez büyük bir Avrupa turnuvasına katılacak olan İzlanda, Errea'nın forma sponsorluğunda Fransa'da mücadele verecek. Tasarımlarda tamamen İzlanda bayrağının renkleri esas alınmış. İç saha forması mavi renkten oluşuyor. Sol tarafta omuz bölümünden formanın bitişine kadar inen kırmızı ve beyaz kalın şeritler bulunuyor. Böylelikle mavi ile buluşarak İzlanda bayrağını oluşturuyorlar. Aynı sistem dış saha formasında da hakim, dış sahadaki forma beyaz renkten oluşuyor. Yine aynı bölge ve tarzda, bu sefer mavi ve kırmızı renklerden oluşan kalın bir şerit var. Böylelikle beyazla kaynaşarak İzlanda'yı tamamlıyorlar.

Kuzey İrlanda

Kuzey İrlanda, EURO 2016'ya katılma hakkı kazanmakla birlikte, tarihinin en büyük başarısını yakalamış oldu. Adidas'ın forma sponsorluğunda, turnuvaya gelecekler. İki formaları da oldukça şık görünüyor. İç saha forması, yeşil renkten oluşuyor. Omuzlarda siyah renk yer alıyor ve onun da üzerinde beyaz bantlar var. Tam logonun altında ise iki ince beyaz çizgi arasında geniş bir mavi banttan oluşan bir dizayn şekli bulunuyor. Dış saha formasında ise beyaz tercih edilmiş. Omuz kısımlarında yeşil bantlar yer alırken; logonun altında enlemesine yeşil bir bant konulmuş.

Polonya

Önemli bir jenerasyon yakalayan ve Fransa biletini bileğinin hakkıyla kazanan Polonya, EURO 2016'nın sürpriz ekibi olmaya çalışacak. Forma sponsorları, Nike… Tasarımda tamamen Polonya bayrağının renkleri kırmızı ve beyaz temel alınmış. İç saha forması beyaz üst ve kırmızı şorttan oluşurken; formanın iki yanında uzun kırmızı şeritler yer alıyor. Dış saha forması ise üst ve şort olarak tamamen kırmızıdan oluşuyor. İki formanın da alt bölümüne yakın kısmında, dalga şeklinde kabartmalar bulunuyor.

Portekiz

Zaman zaman performansıyla çok zor anlar yaşayan Portekiz de Fransa'da sadeliği tercih edenlerden… Forma sponsorları Nike ile Fransa'ya uçuyorlar. İç saha forması, kırmızı olarak tasarlanmış. Omuz ve kol bölgesi ise, bordoya yakın bir kırmızıdan oluşuyor. Formanın her iki yanında ise, uzunlamasına yeşil şeritler var. Dış saha formasında ise metalik ve açık maviye yakın bir yeşil renk tercih edilmiş. Omuz ve kol bölgesi, bu yeşil tonunun daha koyusundan oluşuyor. Ve formanın iki yanında da yine bu tondan boylamasına şeritler yer alıyor.

Romanya

Yakaladığı altın jenerasyonla Fransa'ya gelen Romanya için bu, uzun yılların ardından önemli bir başarı. Forma sponsorları Joma olacak. Forma tasarımı konusunda oldukça sade kalmışlar. İç saha formaları tamamen sarı renkten oluşuyor. Formanın kol bölgelerinde ve her iki yanında da kırmızı şeritler ağırlıklı kullanılmış. Yaka bölümü ise, mavi… Dış saha forması ise kırmızıdan oluşuyor. Yaka yine maviyken; kol bölümünde ve her iki yanda sarı şeritler bulunuyor. Sanki biraz basite kaçmışlar gibi…

Rusya

Avrupa futbolundaki etkisini giderek azaltan Rusya, Fransa'ya hak ederek geldi; ancak işleri gerçekten zor… Adidas'ın forma sponsorluğunda mücadele edecekler. İç saha formaları, bordoya yakın bir kırmızı tonundan oluşuyor. Rusya'nın amblemi ise, opak bir şekilde formanın çeşitli bölgelerinde yer alıyor. Formanın her iki yanında beyaz şeritler var. Dış saha forması ise, beyaz üzerine kurgulanmış. Tam göğüs kısmında, Rusya'nın ambleminin kabartması yer alıyor. Kol bölgelerinde ve formanın her iki yanında ise bolca kırmızı şerit hakim…

Slovakya

İşi Fransa'da çok zor bir başka ekip olan Slovakya, Fransa'ya Puma'nın forma sponsorluğunda geliyor. Sadelik ön planda tutulmuş. İç saha forması beyaz renkten oluşuyor. Yaka, omuz ve kol bölgelerini kapsayan yerler, mavi renkte tasarlanmış. Dış saha formaları ise, mavi olarak kurgulanmış. Omuz ve kol bölümlerinde, açık maviden oluşan geniş bir bant yer alıyor. "Yetmez; ama evet!" dedirtecek cinsten…

İspanya

Turnuvanın favorilerinden biri olarak gösterilen Boğalar, Fransa'da Adidas'ın forma sponsorluğu altında mücadele edecek. İç saha formaları kırmızıdan oluşuyor. Tüm formanın genelinde desen kabartmaları görülüyor. Kol uçları mavi bir banttan oluşurken; formanın her iki yanında boylamasına sarı şeritler yer alıyor. Dış saha formasında ise, bugüne kadar çok zor görülmüş bir tasarıma gittiler ve büyük merak uyandırdılar. Dış saha forması beyaz renkte tercih edilmiş. Asıl ilginç yanı, ağırlıklı olarak omuz ve göğüs bölgelerinde kullanılan, sarı ve kırmızı tonlarından oluşan, üçken kabartmalar şeklindeki üç boyutlu bir şekil tasarımı… Bu tasarım oldukça yakışmış ve EURO 2016'ya aranılan farklılığı getirmiş gibi görünüyor.

İsveç

İsveç, bu yıl EURO 2016'nın tek İskandinav temsilcisi olacak. Muhtemelen Zlatan Ibrahimovic'in son büyük turnuvası olması sebebiyle de kalplerimizde özel bir yerleri var. Adidas'ın forma sponsorluğuyla Fransa'da yer alacaklar. İç saha forması, tamamen sarı renkten oluşuyor. Formanın yaka, kol ve her iki yanında uzanan ince mavi şeritler yer alıyor. Dış saha forması ise adeta bir eşofman üstünü andırıyor. Dış saha formaları, lacivert ve gri renk tonlarından oluşuyor. Formanın her iki yanında ise kalın beyaz bantlar bulunuyor. Görenlerin "Bizimle deyılsın" diyesi geliyor bu dış saha formasına…

İsviçre

Çikolata ve kayağın merkezi İsviçre, Puma'nın forma sponsorluğunda Fransa'da bulunacak ve imkansızı kovalamaya çalışacak. İç saha formaları, kırmızı olarak tasarlanmış. Gövde bölümünde sırasıyla bir koyu bir açık olmak üzere kırmızı tonlarında geniş bantlar bulunuyor. Omuz ve kol bölgelerinde ise beyaz bir bant var. Dış saha formaları, beyaz üzerine kurulmuş. Formanın göğüs bölümünde, enlemesine bir İsviçre bayrağı yer alıyor. Onun hemen altında ise, forma bitimine kadar gittikçe incelen kırmızı şeritler mevcut…

Türkiye

Ülkemizin formaları hakkında ne söylesek, ne kadar eliştirsek gerçekten az… Büyük bir mucizeyi başararak EURO 2016'ya katılmaya hak kazanan Türkiye, Fransa'da forma tasarımlarıyla sınıfta kalıyor. Nike'ın hazırladığı formalar, vasatın altında kalıyor. İç saha forması kırmızı ve siyah ağırlıklı renklerden, dış saha forması ise turkuaz ve beyaz rengin karışımlarından oluşuyor. Daha önce turnuvalarda hep güzel formalarımız vardı; ancak bu yıl, tarihimizdeki en vasat formalardan birini giyiyor olabiliriz. İç saha formamız Gençlerbirliği forması, dış saha formamız da Kasımpaşa forması sanki… Size güveniyoruz; lakin formalarınıza değil çocuklar!

Ukrayna

Savaşlar nedeniyle bunalan Ukrayna, Fransa'da nefes almaya ve halkına biraz olsun nefes aldırmaya çalışacak. Adidas'ın forma sponsorluğunda Fransa'da göreceğiz onları… İç saha formaları sarı renk üzerine kurgulanmış… Omuz bölümünde ise üçlü mavi şerit yer alıyor. Dış saha formaları ise, mavinin tonlarından oluşuyor. Omuz bölümlerinde üçlü sarı şeritler bulunuyor. Ukrayna formalarında da biraz pijama havası sezinliyoruz.

Galler

Ülke tarihinin en büyük başarısını yakalayan Galler, Ramsey ve Bale önderliğinde Fransa'da bir rüyayı yaşamaya çalışacak. Forma sponsorluklarını Adidas yapıyor. İç saha formalarında sadelik tercih edilmiş, düz kırmızı renkten oluşuyor. Omuz ve yaka bölümleri ise beyaz şeritlerden oluşuyor. Dış saha formalarında ise siyah ve gri ağırlıklı olarak kullanılan renkler… Gövde bölümünde bir siyah bir gri olmak üzere alt alta gelen geniş bantlar mevcut. Yaka ve omuz bölümlerinde ise fosforlu sarıdan oluşan şeritler bulunuyor.

VE KAZANAN…

EURO 2016 turnuvasında, forma tasarımı konusunda birinciliği maalesef iki ülkeye paylaştırmak zorundayım. Çünkü iki forma da eşit derecede harika olmuş ve hakları yenemeyecek düzeyde… Kim mi onlar? Belçika'nın dış saha forması ile İspanya'nın dış saha formasından söz ediyorum. Bu iki formaya birinciliği paylaştırdım. Çünkü Belçika'nın dış saha formasında, Belçika bayrağı ile anlatılmak istenen göze hoş gelen bir biçimde anlatılmış. İspanya dış saha forması ise daha önceden alışık olmadığımız bir tasarım ve Adidas bu tasarımı oldukça heyecan verici bir şekilde yapmış.

Patron Forvette Çıldırdı: Atletico Madrid


Futbol adlı kitleleri birleştiren, sevincine ve hüznüne ortak eden küresel sporda, forvetler mevki olarak büyük önem taşır. Çünkü gol demek, genellikle forvet demektir. Forvetler, takımın gol yükünü çeken futbolculardır. Takım iyi gittiğinde de, kötü gittiğinde de genellikle hedefte olumlu veya olumsuz forvetler olurlar. Taraftarların bestelerinde de küfürlü sözlerinde de forvetler mutlaka yer alır. Takım oyunuyla bütünleşip sezonu gol kralı olarak tamamlayabildikleri gibi, tüm sezonu karavana da geçirebilirler. Özetle bir takımın şampiyonluk yarışında attıkları goller ve arkadaşlarına hazırladıkları pozisyonlarla birincil derecede rol oynar forvetler…

İspanya La Liga'da şampiyonluk yaşamış, Avrupa Ligi şampiyonluğu yaşamış, Şampiyonlar Ligi'nde final görmüş Atletico Madrid gibi güzide bir kulüpten de dünyaca ünlü forvetler geçti. Bazıları başkent ekibine geldiğinde zaten ünlüydü, bazıları ise Atletico forması ile ün kazanarak taraftarın sevgilisi oldu. Christian Vieri ile başlayan furyada, Atletico Madrid forvet alıp satarak önemli karlar elde etti. Christian Vieri, Jimmy Floyd Hasseilbaink, Fernando Torres, Sergio Agüero, Radamel Falcao, Diego Costa, Mario Mandzukic ve Jackson Martinez gibi isimler; başka limanlara demir alırken Atletico Madrid'e oldukça fazla kazandırdılar. Bu sürece birlikte bakmamız gerekirse…

Vieri ile Başlayan Dalga

Atletico Madrid'teki forvet sirkülasyonunun İtalyan forvet Christian Vieri ile start verdiğini söylemek yanlış olmaz. Atletico Madrid onu 1991 yılında 15 Milyon Euro karşılığında Juventus'tan transfer etmişti. Vieri, 1997-1998 sezonunda La Liga'da kariyerinin en başarılı performanslarından birini geçirdi. Toplamda 24 gol kaydederek İspanya'da gol krallığı yaşadı. Ancak gerek uyum problemi, gerekse vatan özlemiyle İspanya ikliminde fazla yapamadı ve bir sezonun ardından İtalya'ya geri döndü. Lazio, 1997-1998 sezonunda Christian Vieri'yi 25 Milyon Euro karşılığında transfer etti. Atletico Madrid, İtalyan forvetin transferinden daha 1998 yılında 10 Milyon Euro kar etmiş oldu böylelikle… Belki de kulüp bazında böyle bir politika geliştirebildikleri için, farkına vardıkları için, Atletico Madrid'in Lazio'ya teşekkür etmesi gerekiyor.

Hasselbaink'in getirdiği Hollanda Rüzgarları

Jimmy Floyd Hasselbaink, 90'lı yılların sonundan itibaren önemli çıkış yapmış bir forvetti. Leeds United ile gösterdiği performansın ardından Atletico Madrid'in dikkatini çekti. Bu dikkat çekiminin ardından, 1999 yılında Jimmy Floyd Hasselbaink, 16 Milyon Euro karşılığında Atletico Madrid'in yolunu tuttu. Hollandalı forvet, La Liga'da toplam 34 maçta forma giydi ve 24 gol kaydetti. Gol yollarındaki bu etkin yüzdesiyle, Atletico Madrid küme düşmesine rağmen Hasselbaink gol kralı oldu. İspanyol ekibi, küme düştüğü için sezon sonunda Hasselbaink'i 22.5 Milyon Euro karşılığında Chelsea'ye sattı. Böylelikle, Hollandalı futbolcudan da 6.5 Milyon Euro kar etmiş oldu.

Kulüpte Efsaneleşmiş Bir İsim: Fernando Torres


2001-2007 yılları arasında futboluyla Atletico Madrid'te parlayan İspanyol forvet, "El Nino" lakabını burada aldı ve performansıyla taraftarların gözünde efsaneleşti. Takımının Segunda Divison'da mücadele ettiği yıllarda parlayan Fernando Torres, çok kısa bir sürede ilk 11'in vazgeçilmez ismi oldu. 7 yıllık sürede Atletico Madrid formasıyla 214 maça çıktı, 82 gol kaydetti. Ada ekipleri bu forvete kayıtsız kalamadı ve Liverpool, 2007 yazında Fernando Torres'i 38 Milyon Euro karşısında transfer etti. Atletico Madrid, altyapısından çıkardığı ve hiçbir bonservis bedeli ödemediği Torres'ten tam 38 Milyon Euro kar etmeyi başardı. Bu transferiyle Atletico'lu taraftarları üzen Torres, 2015 yılında tekrar eski kulübüne geri dönmüş oldu. Halen Atletico Madrid forması giyiyor.

Arjantin Güneşi Madrid'de Doğdu


2006 yılında, Arjantin'in Independiente kulübünden 18 yaşındaki bir genç transfer edildi ve ona ödenen 21.7 Milyon Euro bonservis bedeliyle de kulüp rekorları kırıldı. Agüero 18 yaşındaki deneyimsiz haliyle kulüpten içeri girdiğinde, kimse onun günümüzdeki gol makinesi haline döneceğini tahmin etmiyordu. Sergio Agüero, ilk sezonunda Torres'in varlığı nedeniyle az forma şansı bulsa da; 2007'den itibaren Torres'in takımdan ayrılmasıyla ilk 11 için değişmez bir hale geldi. Madrid ekibinde 5 sezon forma giydi. 175 maça çıktı ve 74 gol kaydetme başarısını gösterdi. Atletico Madrid'in bir başka forveti daha Ada ekiplerinin dikkatini çekti ve 2011 yılında Manchester City, bonservisine 40 Milyon Euro ödeyerek Sergio Agüero'yu transfer etti. Atletico Madrid, Arjantinli forvetin satışından 18 Milyon Euro kar etmeyi başardı.

Madrid, Kolombiya Ateşine Kayıtsız Kalamadı


2011 yılında Agüero'nun ve ardından da Forlan'ın takımdan ayrılışıyla birlikte Atletico Madrid, forvetsiz kalmıştı. Bunun yanında oyuncu satışlarından iyi bir gelir elde etmişlerdi ve bunu forvet transferine aktarmak istiyorlardı. Radara, son yıllarda Porto forması ile harikalar yaratan ve gol rekorları kıran Kolombiyalı forvet Radamel Falcao takıldı. Uzun uğraşların ardından 2011 yaz döneminde Falcao, 40 Milyon Euro karşılığında kadroya katıldı. İspanya'da 2 verimli sezon geçirdiğini söylemek doğru olur. Bu iki yıl boyunca Atletico Madrid formasıyla 68 maça çıktı, rakip filelere 52 gol gönderdi. 2013 yaz transfer döneminde ise zengin sahibiyle Monaco, Falcao'yu transfer etmek istedi. Monaco, İspanyol kulübüne 60 Milyon Euro ödedi ve Falcao, geçirdiği iki güzel sezonun ardından Monaco'nun yolunu tuttu. Atletico Madrid de Falcao'dan 20 Milyon Euro kar etmiş oldu.

Costa'nın Dönüşü Muhteşem Oldu

Aslında 2007-2008 döneminde 600 bin Euro bedelle Atletico Madrid'e transfer edilen Diego Costa, uzun süre bekleneni veremedi. Sırasıyla Celta Vigo, Albacete, Real Valladolid ve Rayo Vallecano'da dört sezon kiralık oynadı. Falcao'nun takımdan ayrılmasıyla birlikte, Atletico Madrid bu sefer forvet transferi yapmadı ve Vallecano'dan kiralık dönen Diego Costa'ya güvendi. Diego Costa da bu sefer daha güçlüydü ve teknik direktör Diego Simeone'nin sisteminde parıldadı. Özellikle 2013-2014 sezonu onun için mükemmel geçti. Diego Costa, Atletico formasıyla 133 maça çıktı ve 64 gol kaydetti. Onun bu başarısına ise, Chelsea kayıtsız kalamadı. 2014 yazında, Diego Costa, 38 Milyon Euro bedelle Chelsea'nin yolunu tuttu. Atletico Madrid, bu transferle Diego Costa'dan yaklaşık 37 Milyon Euro kar etmiş oldu.

Mandzukic'te Açık, 2 Milyon Euro

Diego Costa'nın Chelsea'ye transferiyle forvet pozisyonunda boşluk yaşayan Atletico Madrid, hemen çalışmalara başladı. Bayern Münih'te vadesini dolduran Mario Mandzukic'e 21 Milyon karşılığında kırmızı-beyazlı formayı giydirdiler. Atletico Madrid ile 43 maça çıkan Mandzukic, toplam 20 gol atarken; Atletico Madrid'in forvet boşluğunu dolduramadı. Bunun üzerine 2014-2015 sezonu sonunda, 19 Milyon Euro karşılığında Juventus'a satıldı. Bir başarısızlık olarak nitelense de, Mandzukic'in satışından yalnızca 2 Milyon Euro zarar ettiler. Kazandıkları transfer karının yanında hiçbir şey…

Zarar demişken; Atletico Madrid, zamanında Mateja Kezman ve Diego Forlan'ın satışlarından da zarar etmişti. 21 Milyon Euro'ya alınan Forlan 10 Milyon Euro'ya, 9 Milyon Euro'ya alınan Kezman ise 7 Milyon Euro'ya satılmıştı. Böylelikle bu iki başarısız transferden 13 Milyon Euro'luk bir zarar ortaya çıktı. Mandzukic'i de bu ikiliye eklediğimizde, yalnızca 15 Milyon Euro'luk bir zarar oluşuyor.

Martinez Bekleneni Veremedi


Mandzukic'i 2015 yaz döneminde Juventus'a gönderen Atletico Madrid, yerine Porto'da golleriyle dikkat çeken Jackson Martinez'i getirdi. 2015'in yaz döneminde gerçekleşen transferle Madrid ekibi, Porto'ya 35 Milyon Euro bonservis bedeli ödedi. Büyük umutlarla transfer edilen ve taraftarların büyük ümitler bağladığı Kolombiyalı forvet, başkent ekibinde asla bekleneni veremedi. Atletico Madrid formasıyla toplam 22 maça çıkan Jackson Martinez, yalnızca 3 gol kaydedebildi. Bunun üzerine Atletico Madrid, 2016 kış transfer döneminde Çin pazarına atıldı ve 42 Milyon Euro karşılığında Jackson Martinez'i Guangzhou Evergrande'ye sattı. Kolombiyalının satışından 7 Milyon Euro'luk bir gelir elde edildi.

Bu 8 ismin transfer ediliş ve satılışında, toplam 136.5 Milyon Euro'luk bir kar etti Atletico Madrid…. Yukarıda bahsedilen 15 Milyon Euro transfer zararını da düştüğümüzde, elimizde 121.5 Milyon Euro kalıyor. Bu fiyat, günümüzde İspanya, İngiltere, Almanya gibi liglerde mücadele eden zirve altı takımların sezonluk bütçelerine denk geliyor, hatta çoğunu geçiyor. Ayrıca Spor Toto Süper Lig'deki dört büyük kulübümüzün bütçesinden daha fazla oluşuyla da dikkat çekiyor. Bize de Atletico Madrid'in Vieri'yle başlattığı bu "Al-Sat" dönemini tebrik atmaktan başka bir şey düşmüyor.

Sıradaki Hedef Griezmann mı?


Bir forvet oyuncusu değil aslolarak; ancak Diego Simeone onu 2015-2016 sezonunda forvet olarak da kullanmaya başladı. Gerek çift forvette, gerekse tek forvet olarak başarılı bir performans gösteriyor. 2014 yazında Real Sociedad'tan transfer edilen Antoine Griezmann'dan başkası değil bahsettiğim… 1991 doğumlu Fransız futbolcu, sol açık olarak ve artık forvette de forma giyiyor. Son 2 yıldır, Atletico Madrid'in en dikkat çekici futbolcusu olarak göze çarpıyor. 2 sezonda şu ana kadar Atletico Madrid ile 94 maça çıktı ve 49 gol kaydetme başarısını gösterdi. Bu performansı, bitiriciliği ve etkili futboluyla şimdiden dünyanın dev kulüplerinin ilgisini çekmeye başladı.


Bu performansını devam ettirmesi halinde ve EURO 2016'da da vitrin yapmasının etkisiyle, Griezmann'ın Atletico Madrid için sıradaki satış hedefi olacağı görüşündeyim. Futbol topu gerçekten ayağına çok yakışıyor. Hızıyla, çabukluğuyla, bitiriciliğiyle, geniş oyun görüşü ve sert şutlarıyla komple bir futbolcu. Zamanında 30 Milyon Euro karşılığında transfer edilmişti; şimdi Atletico Madrid Griezmann'ı satması durumunda, en az 70-80 Milyon Euro isteyecektir. Bu da Atletico Madrid kulübü için yeni kar hedefi demek…