İngiltere Premier Lig
ekiplerinden Liverpool’un teknik patronluğunu devralan Jurgen Klopp, kulübü
güzel günlere ulaştırmaya çalışacak. Tıpkı daha önce Bundesliga’da Mainz ve
Borussia Dortmund’un başındayken yaptığı gibi…
48 yaşındaki Alman çalıştırıcı, teknik direktörlük göreviyle kazandığı üne, futbolculuğu zamanında ulaşamamıştır. Futbola, 1975-1983 yılları arasında amatör kulüp SV Glatten’de başlıyor. Burada vasat yıllar geçiren Klopp, 1983’ten 1986’ya kadar forma giyeceği Ergenzingen kulübünde asıl istediğine ulaşıyor. 1989 yılında şu an Bundesliga’da olan Mainz takımının ilgisini çeken Jurgen Klopp, tereddüt etmeden ilk profesyonel serüvenine çıkıyor. Mainz, aslında O’nun kabuğunu kırıyor. Çünkü asıl görev pozisyonu forvetken; burada antrenörünün de telkinleriyle bir stopere dönüşüyor. Yeni görev yerinde gösterdiği başarı, Klopp’un 1989 yılından 2001’e kadar 12 yıl boyunca aralıksız Mainz forması giymesini sağlıyor. 325 maça çıkıyor ve 12 senede stoper olmasına rağmen 52 gol atma başarısı gösteriyor. Pek tanınır bir futbolcu olmasa da ‘kalas’ gibi sert yapısıyla Almanya’da görev adamı stoperlerden biri oluyor. Klopp’taki bu pozisyon değişikliği, aslında günümüzde teknik direktörlük kariyerine de yarar sağlamış durumda… Klopp’un hücum becerileri, forvet özelliklerinden gelirken; top rakip takımdayken yönettiği kulüplerin agresif presi ve markaj yapısı ise, tamamen stoperliğinden gelen özellikleri… Olgunluk zamanlarında yakaladığı bu çoklu yapıyı, tam bir kitap tutkunu oluşuyla birleştirmeyi başarıyor Klopp, yönetim yeteneklerini de buna ekleyerek bugün olduğu, olması gerektiği noktaya geliyor.
İlk
deneyimi Mainz’la
Jurgen
Klopp, 2001 yılında Mainz formasıyla futbolu bırakmasının ardından; takımın
başına getiriliyor. İlk sezonundaki mücadelesinde, Mainz’ı neredeyse boyun
farkıyla Bundesliga 2’de küme düşmekten kurtarıyor. Asıl yapılanma bir sonraki
sezon başlıyor. 2001-2002 ve 2002-2003 sezonlarında hücum futbolu ve takım
oyunuyla Mainz’i kanatlandıran Jurgen Klopp, Bundesliga 2’de dördüncü olsa da
üst lige çıkma şansını kaçırıyor. Klopp ve öğrencileri yılmıyor, takım
2003-2004 sezonu sonunda 3. oluyor ve tarihinde ilk kez Bundesliga’ya çıkıyor.
Jurgen
Klopp, Mainz ile Bundesliga’daki ilk yılı olan 2004-2005 sezonunu 11. sırada
tamamlıyor. UEFA’nın Fair Play uygulaması sebebiyle Avrupa’da mücadele etme
şansı bulup yalnızca iki tur ilerliyebiliyorlar. 2005-2006 sezonu da 11. sırada
bitiriliyor. 2006-2007 sezonunda ise Mainz, kötü futboluyla tekrar Bundesliga
2’nin yolunu tutuyor. Bir sonraki yıl, Mainz 4. olup Bundesliga biletini
kaçırınca, Klopp ile kulübün yolları ayrılıyor. Sıradan bir alt lig takımından,
Bundesliga tecrübesi olan bir ekip yaratmayı başarıyor deneyimli Alman
çalıştırıcı… 2006 Dünya Kupası’nda Almanya’nın maçlarını ZDF kanalına
yorumlarken; iyice sevilmeye ve ününü arttırmaya başladı.
Dortmund’la
bir peri masalı
Jurgen
Klopp 2008 yılında Borussia Dortmund ile sözleşme imzaladığında; Borussia
Dortmund sıradan ayaklara sahip, küme düşmemeye oynayan ve borçlarından dolayı
finansal sıkıntılar yaşayan bir kulüptü. Kulübün başında 7 yıl kalan ve
taraftarların en büyük sevgilisi haline gelen Klopp, sihirli değneğiyle
Dortmund’u dipten zirveye taşıyacak ve tam anlamıyla bir dünya kulübü
yapacaktı.
İlk
görev yılı olan 2008-2009 sezonunda Borussia Dortmund, Almanya Süper Kupası’nı
kazandı ve ligi altıncı basamakta tamamladı. Ancak takımın bu dikey yükselişi,
Dortmund yönetiminin 48 yaşındaki antrenör ile sezon bitmeden sözleşmeyi
uzatmasına sebep oldu. Ayrıca, 2008 Avrupa Şampiyonası’nda Almanya’nın
maçlarını yine ZDF’ye yorumladı, doğru tespitleri ile teknik direktörlüğünün
yanında yorumculuğunu da konuşturdu. 2009-2010 sezonunda ise Dortmund, ligi 5.
sırada bitirdi ve Avrupa Ligi biletini cebine koydu. Yine 2010 Dünya Kupası’nı
başarılı yorumculuğuyla RTL’e anlattı. Sonrasını ise herkes biliyor, kısa
keseceğim: 2010-2011 ve 2011-2012 yıllarında üst üste gelen 2 şampiyonluk,
2011-2012 sezonunda ligin yanında kazanılan Almanya Kupası ve ardından
2012-2013 sezonunda gelen Şampiyonlar Ligi Finali’nde ikincilik… Bu başarıların
hepsi, Klopp’un dokunuşuyla Borussia Dortmund’un dipten zirveye çıkışını
sağladı. Bu başarıları takip eden 3 sezonda Bayern Münih’in ekonomik ve sportif
anlamında Bundesliga’yı dominasyonu engellenemezken; Jurgen Klopp ile Borussia
Dortmund’un yolları 2014-2015 sezonunun sonunda ayrıldı.
Klopp
futbolu
Jurgen
Klopp’un futbol sisteminin en temeli, ‘takım olmak’tan geçiyor. Klopp özellikle
Borussia Dortmund günlerinde takım halinde savunma ve takım halinde hücuma
oldukça dikkat ediyor. Ve bu dikkat verdiği nokta, antrenörlük kariyerinde hep
ön planda… Topla ilgili çalışmalar da sisteminde önem teşkil ediyor. Oyunun üç
bölgesinde de agresif bir baskı tercih eder. Sisteminde, savunmayı ve baskıyı
hücum presle forvetten başlatır. Rakibi üç bölgede de sıkıştırmayı ve bu
sıkıştırma sonucunda kazandığı toplarla hızlı hücum yapabilmeyi hedefler.
Tempolu futbolun temsilcisi olarak bunu Borussia Dortmund’a enjekte eder.
Dortmund’un dipten zirveye yolculuğunun, temel sistemi bu ibarelerden
oluşmaktadır.
Klopp’un
taktiği, modern futbolun hayati damarı 4-2-3-1’dir. Top kendisindeyken bu
sistemden ödün vermez. Ancak top rakipteyken; takımını çoğu zaman 4-4-2’ye
döndürür. Bu, onun sisteminde hücum pres yapmak ve rakibi sıkıştırmak adına çok
önemlidir. İstikrarı sevdiği için, bu düzenden ödün vermez. Antrenör ekibinde
yer alan Željko Buvač, onun hayatında özel bir yere sahiptir. Buvač’ı yanından
asla ayırmaz, onun eğitici karakterinden faydalanır ve takımının da
faydalanmasını sağlar. O yüzden, Liverpool’da da ekibinde istediği ilk isim
Buvač oldu. Klopp da aslında eğitimci bir teknik direktördü. Spor bilimleri
üzerine üniversiteden mezun olmuş ve diplomasını almıştır. Futbolun bilimsel
yönlerini de sever, onlara önem verir. Duygusal biridir, duygularına engel
olmaz. Bu sayede Borussia Dortmund ile bozulması zor bir bağ kurmuştur.
Liverpool’u
ayağa kaldırabilecek mi?
Sıkı
bir Liverpool taraftarı olarak, 2009 yılından başlamak üzere ve düzenli bir
şekilde hep bu takımın başına Jurgen Klopp’un getirilmesi gerektiğini savundum.
Borussia Dortmund ve Liverpool karşı karşıya getirilip oyuncu grubu, sistem,
takım, dinamikler ve taraftarlar düşünüldüğünde; Jurgen Klopp Liverpool için en
doğru isimdi. Sonunda bu düşüncenin 6 yıl rötarlı olarak kabul görmesi, beni
çok mutlu etti. Klopp’u “This is
Anfield” yazısına dokunurken gördüğümde, mutluluktan ve gururdan birkaç damla
gözyaşı bile dökmüş olabilirim. Evet futbol tutkuların birleştiği bir oyundur. Ve
dünyanın en tutkulu kulüplerinin başlarında yer alan bir takıma, tutkulu bir
teknik direktör geliyordu.
Liverpool,
sonunda “dank” etti ve kötü sonuçların ardından Brendan Rodgers ile yollarını
ayırdı. Tüm Liverpool taraftarları bu haberle bayram etti. Kulübün sahibi Fenway
Sports Group, elini çabuk tuttu ve sansasyonel bir ismi takımın başına getirdi.
Daha önce 2011 ve 2012 yıllarında da Liverpool’un takımın başına getirmek için
çok uğraştığı Jurgen Klopp’u bu sefer gerçekten John Lennon havaalanına
indirdiler ve 3 yıllık imzayı da attırdılar. İmza törenine giderken “This is
Anfield” diyerek gülmesi ve o meşhur yazının önünde bir müddet durması, basın
toplantısındaki rahat ve kendinden emin tavırları, Jose Mourinho’nun “Speciel
One” yorumu sorulması üzerine “I am the Normal One!” karşılığını verip
gülebilmesi…. Belki sizin için çok minik; ama benim için bu devasa öneme sahip
bu sahneler, Jurgen Klopp’un Liverpool için neden en doğru isim olduğunu gösteriyor.
Klopp,
basın toplantısında bu yıl çok büyük değişikliklerin yapılmayacağını açıklamıştı.
Takımdaki tek sıkıntı, şu an için Klopp’un kontra atak futbolunun Liverpool
hücumcularına nasıl etki edeceği… Çünkü Benteke, Sturridge, Coutinho, Firmino,
Milner, Lallana gibi isimler bu tarz bir sistemde daha önce hiç mücadele
etmedi. Dolayısıyla Klopp’un sisteminde ne kadar katkı verecekleri şu an bir
soru işareti… Gelecek sezon ise takıma önemli transferlerin yapılacağını ve
Klopp’un sonunda takıma istediği futbolu oynatabileceğini düşünüyorum. Yani
Klopp ve Kırmızılar için asıl belirleyici, gelecek yıl olacak. Bu tabii ki
benim düşüncem ve hislerim…
Klopp’un
sistemine baktığımızda, Tottenham maçında 4-2-3-1 taktiğiyle sahada yer
aldığını gördük; top rakipteyken ise bu sefer bir anda 4-3-2-1’e döndüler.
Southampton maçında ise Merseyside ekibinin 4-3-2-1 taktiğiyle yer aldığını
gördük. İlk ellerin hiçbir zaman günahı olmaz tabii ki; ancak Klopp bu yıl
4-3-2-1’de karar kılıp gelecek sezon yapılan transferlerle birlikte mi takımı
4-2-3-1’e çevirecek, düşünmüyor değilim.
Yolun
açık olsun Jurgen Klopp… You’ll Never Walk Alone! Liverpoollu’lar olarak her
zaman yanındayız ve kredin sonsuz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder